Haşmetli Hünkarımız, Büyük İnsan, Büyük Devlet Adamı: Selim ALAN.
Hamdi-Ali ve Selim.
Bermuda Şeytan Üçgeni.
İstediklerini yapıyorlar. Bak Selim’in hakkını yememek lazım. Ali gibi cadde ve sokak ortasına bina yaptırmıyor. Hortumu yetmeyeceği 30-40 katlı bina yaptırmıyor.
Hamdi ağır ağabey. Ona danışılmadan bir şey olmuyor.
Sıkça bir araya geliyorlar ve planlamaları yapıyorlar.
Ali ile Hamdi’nin derdi Selim gibi değil. Onlar dünya nimetleri ve fırsatlarından nasiplenmek istiyor.
Ama haşmetli Selim’in dünyası farklı.
Evet Selim’de yandaş, yanlış, yamuk-yumuk adamlara yol veriyor ama.
Onun derdi başka.
Selim hem Vali, hem TTK Genel Müdürü, Hem Cumhuriyet Başsavcısı, Hem İl Emniyet Müdürü, Hem Çevre Şehircilik İl Müdürü, Hem AFAT Müdürü, Kızılay Başkanı, AKP İl ve İlçe Başkanı v.s v.s hepsi olmak istiyor.
Yani kentin tüm organlarının kendinse bağlanmasını istiyor.
Çok güçlü kendisi. (Güç zehirlenmesi kötü bir hastalıktır. Tıp doktoru Hünkarımız Dr. Ömer Selim Alan daha iyisini bilir)
Sedat abisi, Süleyman abisi ve Reisi var.
Birde Zonguldak’taki sözüm ona ağır ağabeyleri var.
Selim’e göre, Partisinde ihanetçiler var. Dili tam dönmüyor. Hainleri var. Hainler listesi var. Birincisi Zeki Tosun, -Zeki Tosun ile Selim kankaydı. Ankara’ya her yere beraber gidiyorlardı. Zeki’nin yardımcısı idi. Yatak odası hariç Zeki’nin her şeyini bilirken onu siyaseten sattı. Bunu nedense unutmuş. Ha, Zeki Tosun ile ben sadece ve sadece cenazelerde tokalaşan birisiyim. Hiçbir hukukumda yok. Bu biline.- İkincisi önceki dönem Merkez İlçe Başkanı –Ki ona seçim kazandıran- Mustafa Çağlayan, Reis’in talimatıyla İlçe başkanı olan, ancak kimsenin tanımadığı, caddede kibirli yürüyüşü ve kimseye selam vermeyen Mükerrem Ayçiçek var.
Selim Ankara’ya her gittiğinde; “Benim önümü tıkıyorlar, partimize zarar veriyorlar, benim yatırımlarımı engelliyorlar. Bunu parti teşkilatları içinde Bürokratlar içinde” söylüyor.
Bu söylemi hem bürokrasi için hem de Parti yönetimleri için söylüyor.
Selim’in tek derdi var. Tek adam olmak. İli komplike yönetmek.
Hırsı, egosu tavan olan insan.
Tıp literatüründe ki adını kendisi daha iyi bilir.
Şöyle olsa olmaz mı?
Selim’in Tıp doktorluğu kadar benimde Sağlık Bakanlığına az emeğim geçmemiştir. Bu yüzden söylüyorum. “BİZ” olmayı densek.
Olmaz mı?
Vali Selim, Alay Komutanı Selim, Cumhuriyet Başsavcısı Selim, İl Emniyet Müdürü Selim, TTK Genel Müdürü Selim, Belediye Başkanı Selim.
Hepsi sen olsan ne olur ki!
Bir unvanın daha kaldı ama onu demeyeyim.
O zaman Polat ağabey, Hamdi ve Ahmet kafanı koparır.
Sen içinden onlar için şunu diyorsun; “Onlar kim ki?” Bence haklısın! Senin sözün Ankara’da daha fazla geçiyor. Bak istediğin bürokratı, yargı mensuplarını görevden aldırıyorsun. Sırada Emniyet Müdürü, TTK Genel Müdürü ve Vali var. Asıl güçlü olan sensin. Onlar piyon –sen zeka oyunları, kağıt oyunlarını iyi bilirsin- zaten değimi Haşmetlim.
Birde sana muhalefet eden –sana büyük haksızlık eden- gazetecileri de –ilk denemen başarılıydı- cezaevine atsan, bu Yeni Zonguldak daha güzel olacak Hünkarım.
Ya Başkan her şey güzelde. Yanlışta anlama ama, Şu Amelebirliği hastanesi yolu ne olacak. İki senedir orada yaşayanların anasını belledin de. Acizane; bizimkisi Aslanla-Tilki hikayesi gibi.
“İstemezuk” dediler ya. Bu sözü TBMM eski Başkanı, Etik Kurulu Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu Üyesi Sayın Köksal Toptan içinde söylemişlerdi.
Bermuda şeytan üçgeni peş peşe istediği bürokratın kellesini koparıp yolluyor. Sıradakiler de hazır. Sevgiyle kalın.