Bu sözler, Ulusal bir kanal da, ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ tartışılan programda CHP ve MHP’li katılımcı Milletvekillerine ait.
Duvarında ‘Egemenlik Kayıtsız ve şartsız milletindir’ yazan bir Millet Meclisi’nin müdavimi, Millet Vekilleri’nin sözleri.
Sade bir gözlemci açısından bakarsan “Zaten aday çıkartamıyorlar, ‘çatı’ adayı bile çıkartsalar kazanamayacaklarını bildikleri için, şimdiden, kazanması kuvvetle muhtemel ‘Tayyip’i karalıyorlar” diye düşünebilirsiniz.
Ancak; Halkın oylarıyla seçilen bu politikacılar, acaba kendi çıkarttıkları aday’ın kazanma şansı olsa, böyle mi konuşur?
Efendim; “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir’ sloganını batılı ülkeler duvardan indirdi. Avrupa da şimdi ‘Kuvvetler ayrılığı ilkesi’ moda deniyor.
Kuvvetler ayrılığından kasıt; Yasama, Yürütme ve Yargı.
Hani, 4. sıra daÜçünü birden denetleme yetkisine sahip Basın(!) olan.
Siyasetçi(Yürütme)yetkilerini Yargı ve Yasama ile paylaşır(mış) Batı’da.
Peki, Batı’nın demokrasi anlayışı ile senin demokrasi anlayışın aynı mı?
Batı da “bir otel odasında karşı partili Milletvekillerini ‘Bakan yapacağım’ diye ayartıp, ‘hükümet kurma işi’ var mı?”
% 60’ı Tayyip düşmanı, % 40’ı Tayyip yanlısı, Ortak doğrusu olmayan, bu Medya mı, denetleme yapacak 4. kuvvet olarak?
Bir yandan ‘özgürlük’ diye bağıran, bir yandan Kendi ‘muhabirini’ işten atan ya da yazarına ‘sansür’ uygulayan(!) Medya…
Entrikalar ile yaşanan Demokrasi kesintileri, Demokrasi için asılan bir Başbakan ve iki Bakan’a rağmen, ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesinden habersiz çoğunluk…
Bir yan da Kuvvetler ayrılığı, diğer yan da kanal, tünel, havaalanı, santral gibi Ülke kalkınması için elzem olan yatırımlara saldıran anarşist güruhlar!
Bu sarmal içinde, politika’yı takip de zor.
Çatı adayı çıkartmak için uğraşan iki grup var.
Biri MHP + CHP. Diğeri Kürt gruplar + Sosyalistlerin birleştiği HDP.
Birbirine zıt bu grupların, menfaat için oluşturdukları her türlü koalisyon, AKP karşısında son sekiz seçimde ‘galip’ gelemedi.
30 Mart sonrası, itirazlar neticesi tekrarlanan 2 İl, 7 İlçe, 5 Belde’de yapılan seçimlerde değişiklik olmadı. İki İl de normal seçimlerde kazanan partiler yine kazandı.
Aslında, bu itiraz seçimlerinin en büyük özelliği, bir anket niteliği taşımasıydı.
203 bin seçmenin katıldığı bu seçimlerde AKP: 61.487 oy aldı.
CHP + MHP + HDP ve diğerleri:72.250 oy.
Yalova’da Tüm partiler AKP’ye karşı CHP’ye oy vermişler.
Ağrı’da ise HDP adayı Sırrı Sakık’a. İlginç değil mi?
Yalova da, iki seçim öncesi % 10 alan MHP, bu seçim de % 1. 4’e düşmüş.
30 Mart’ta 37 İl’de baraj altında kalmış CHP, şimdi Çatı diyor.
Taban’ı kaymış, haberi yok…
Bu, ortak düşman’a karşı taktik arayış, zamanla yerini ya zihin kaymasına yöneltir ya da tabela kaymasına…
Bu; Demokrasilerde, ayıp bir şey değil elbette. Bu partilerin ‘tavan’larını da değişime zorlar. Partileri eline geçirmiş, makam hırsıyla koltuk işgali yapanları silkeler.
En önemlisi, ‘bunların kazanma şansı yok. Benim oy’um neden zayi olsun’ öz eleştirisini getirir ve ‘küsurat Partileri’nin aradan çıkmasını sağlar.
Bu Ülkemiz için bir değişim ve gelişim olur.
Demokrasi’nin olmazsa olmazlarından biri siyasi partiler ve medya’dır. Eyvallah.
Ancak; Çok parti çok demokrasi, çok medya çok seslilik olmadığı da bir gerçek.
Dikkat ederseniz; Gezi ve 17 Aralık gibi, ‘uzantılar’ın yaptığı kalkışmalar, eskisi kadar rağbet görmüyor. Siyasi istikrar’ın, ekonomik kalkınma ve toplumsal refah’ı getireceğine olan inanç giderek artıyor. Yerleşik düzen’in, ‘Güçlü - kalkınmış Yeni Türkiye’ aleyhindeki düşünce ve tezgâhları, eskisi gibi anlaşılmaz değil.
Eskisi gibi, ‘Ordu sallasın, politika allasın, anarşi ballasın’ alışkanlığı bitti.
Şimdi, ‘Siyaset, Sandık, Millet’ anlayışı hâkim.
SONUÇ:
Siyasi Arena’da da Yasal olmak şartıyla Ayak Oyunu (!) elbette var.
Çatı adayı, kapı nöbetçisi, koltuk işgali vs…
Futbol da olduğu gibi…11 kişi, 3-5-2 taktiği ile başlıyorsun maça. Bakıyorsun ki, gol atamıyorsun. Üç kişi değiştirme hakkını kullanıp, 4-2- 4 taktiğine dönebiliyorsun.
Olmadı, 3-4-3 taktiğine…
Ama; Kesinlikle ‘şike’ yok. Şike yaparsan, ‘Avrupa’ kupasına almıyorlar.
Avrupa’da, kurallar hâkim. Spor da, Siyaset’te de…
Eloğlu, onun için duvarından ‘Hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir’ sloganını indirmiş, yerine ‘Kuvvetler ayrılığı’ uygulaması getirmiş.
Bir yerden başlayacaksın. Türkiye Partisi olma, istikrar isteme, hizmet için proje üretme…
‘Çarşı, her şeye karşı (!)’ demeyle olmuyor.
‘Eski Türkiye Alışkanlıkları’nın devam etmesi mümkün değil.
Anlayana, sivrisinek Saz. Anlamayana, Kuvvetler ayrılığı az.