Pulat'ın açıklaması şu şekilde;
"Kadına yönelik şiddet, kadınların cinsiyetleri nedeniyle maruz kaldıkları fiziksel, cinsel, psikolojik acı veya ıstırap veren ya da verebilecek olan her türlü eylem, uygulama ya da bu tür eylemlerle tehdit edilme, zorlanma veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakılmalarıdır. Kadına yönelik şiddet, sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir yara ve insan hakları ihlalidir.
Şiddetin Tanımı ve Kapsamı
Kadınlara Yönelik Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi’ne göre, kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, “bir kadına sırf kadın olduğu için yöneltilen ya da oransız bir şekilde kadınları etkileyen” şiddettir. Bu şiddet, kadınların yaşam hakkını doğrudan tehdit etmekte ve toplumda derin yaralar açmaktadır. Birleşmiş Milletler Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde de bu şiddet, “ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem” olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddet ve Cinayetler
Dünyada milyonlarca kadın, şiddet mağduru olmakta ve yaşadığı şiddet yüzünden hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ise kadın cinayetleri günden güne artış göstermektedir. Türkiye’de kadın cinayetleri, artık katliam boyutuna ulaşmış durumdadır. Her gün en az 3 ya da 4 kadın acımasızca katledilmekte, bu durum toplumun vicdanını derinden yaralamaktadır. Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda toplumda farkındalık yaratmak hayati bir önem taşımaktadır.
Kadınların Mücadelesi ve Toplumsal Dayanışma
Şiddete maruz kalan kadınlar, bu yolda yalnız olmadığının farkına varmalı ve boyun eğmemelidir. Kadının susması, alttan alması, ekonomik bağımsızlığının olmaması gibi toplumsal dayatmaların şiddete tepki göstermemesinin önüne geçilmelidir. Kadına yönelik şiddetle mücadelede hepimize görev düşmektedir. Bizler, kadınların yanında olmalı, onların sesini duyurmalı ve bu sesi daha da güçlü kılmalıyız. Kadınları korumak, sadece bir yasayla değil, toplumun tüm kesimlerinin bilinçlenmesi ve dayanışmasıyla mümkün olacaktır.
İstanbul Sözleşmesi ve Yasanın Yetersiz Uygulanması
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ve 6284 sayılı yasanın yetersiz uygulanmasının bedeli ne yazık ki kadınlarımızın canıyla ödenmektedir. Her bir ihmal, her bir geri adım, bir kadının daha hayatına mal olmaktadır. Kadın cinayetlerinin önlenmesi için gereken adımların atılmaması, bir insanlık suçudur. Bizler, bu suça ortak olmamak için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz.
Şiddete Karşı Mücadeleye Devam
Kadına her türlü şiddetin karşısındayız. Kadın katliamına karşı susmayacağız. Sessiz kalmak, şiddeti onaylamak demektir. Bizler, sesimizi yükselterek, kadınların sesi olacağız ve kadın katliamının önüne geçmek için tüm kız kardeşlerimizle birlikte el ele mücadelemize devam edeceğiz. Kadına yönelik şiddeti durdurmak, hepimizin sorumluluğudur ve bu sorumluluğu sonuna kadar taşıyacağız."