Komiser, karşısındaki gizli polise emreder;
“Şimdi aşağıya sorgu odasına inip oradaki beş zanlıyı sorguya çekeceksin. Bunlardan biri katildir. Diğerleri adi suçlu! Sen katilin hangisi olduğunu öğrenip kurşuna dizeceksin. Haydi git; görevini yap!”
Polis sert bir selam verip çıkar. Aradan on, on beş dakika geçer geçmez. Polis kapıyı vurup girer.
“Suçluyu öldürdüm amirim!”
“Oğlum, adamları ne zaman sorguladın da suçluyu bulup öldürdün?”
“Sorgulamadım amirim; beşini de vurdum!”
“Ne yaptın be adam? Onlardan birisi katildi. Diğerleri adi suçlu!”
“Ne fark eder amirim? Siz bana suçluyu öldürün dediniz ve ben de suçluyu öldürdüm! Katil, öldürdüklerimin arasındaydı!”
“Ya öldürdüğün diğer suçsuzlar?”
“Olsun amirim, amacımız suçluyu öldürmekti ve ben suçluyu öldürdüm!”
PRAGMATİZM
Felsefede “Pragmatizm” olarak adlandırılan anlayış üstteki polis gibi düşünmektir! Bu düşünceye göre amaca ulaşan her yol mubahtır! Hak, hukuk, adalet, eğri, doğru, yanlış, iyi, kötü, suçlu, suçsuz fark etmez. Amaç; sonuçtur! Sonuç almak için yapılacak her türlü iş doğrudur.
Pragmatizmin Türkçe karşılığı “Faydacılık”tır. Fayda sağlayın da nasıl sağlarsanız sağlayın!
Pragmatizmi besleyen bir diğer felsefi kavram da “Determinizm”dir. Türkçesi “Sebep-Sonuç” olarak söylenebilir.
Örnek verirsek; “Bana para gerekli! (Sebep) O halde bir yol bulmalıyım. Eller yukarı; bu bir soygundur! (Sonuç)”
Determinist bakış açısının temeli Aristo mantığına kadar dayanır. Düpedüz “düz mantık” yani!
Bunu da örnekleyelim;
“Bir hırsız yakaladık!”
“Sorun bakalım hangi millettenmiş?”
“Sorduk; Yunanlıymış!”
“Madem hırsız Yunanlı, o halde tüm Yunanlılar hırsızdır!”
PRAGMATİZM, DETERMİNİZM VE ARİSTO MANTIĞI!
“Sayın Meclis Üyesi arkadaşlar, bildiğiniz gibi kırk bir tane proje yapacağımı vaat ettim. Ancak bunları yapmaya paramız yok. Bize para gerekli! Düşündüm, taşındım şöyle bir yol buldum; her ev sahibinden, evinin değerinin % 2’si kadar parayı ‘Katkı Payı’ deyip alacağız! Kabul edenler? Etmeyenler? Kabul edilmiştir!”
(Vaveyla sonradan kopar. Kazın ayağı öyle değildir. İki ucu bakterili değnek ilgili ilgisiz herkese değmiştir. Meclis Üyeleri mızıldanır!)
“Sayın başkanım, galiba yanlış oldu!”
“Ne yanlışı yahu? Kanunda yeri var. Hem sözünüzün arkasında durun!”
“Sayın başkanım, ama yönetmeliğe göre bizim şöyle yapmamız gerekirdi...”
“Ne yönetmeliği arkadaşlar? Her şey kanuna uygun! Hem bu en adaletli para alma yöntemi! Bu kırk bir proje nasıl olacak? Bozgunculuk yok!”
“Sayın başkanım, biz hiç istimlâk yapmadık, üstelik aynı kişilerden para isti...”
“O konuyu açmayın! Bir yerde de söylemeyin! Sonra kimseyle baş edemeyiz!”
“Sayın başkanım, hani bari mahsuplaşsak diyoruz! Altı yüz insan itiraz dilekçesi verdi. İnsanlara anlatamıyoruz!”
“O dilekçeleri verdirenler husumetle davranıyor. Muhtarları o ‘servet koruyucu solcu’ gaza getirdi! Hepsi kışkırtma!”
“Sayın başkanım...”
“Tamam! Konu kapanmıştır! Projeler için para lazım!”
SOSYAL DEMOKRASİ...
“Sosyal demokrat” düşünce, yapısı gereği, düşünsel olarak sosyalizme, ekonomik duruş olarak kapitalizme yakındır. Her şey yolundayken özgürlüklerden, eşitlikten ve adaletten yana duruş sergiler, ipler gerildiğinde kapitalizm ve onun çizgisinde yer alır!
V.İ. Lenin, “Devrimci Lafazanlık” adlı kitabında bu konuyu ayrıntılarıyla irdeler ama okuyucuyu buralara sürüklemek istemem.
Çaycuma’da yaşananları “Kapitalist hukuk” nasıl yorumlayacak hep birlikte göreceğiz ama şunu önceleyerek söylemeliyim; yaşananlar kapitalizmin hukukuna göre bile hukuksuzluk!
Bu hukuksuzluk ve usulsüzlükleri İdare Mahkemesine sunacağız ama ‘sağa yaslanan’ bir sosyal demokrasiden medet ummanın ‘beyhude’ olduğunu hep birlikte görmüş olduk.
Bu sürecin en kötüsü de, “Konya Valisini alkışlayan öğretmenler!” oldu. Ne diyelim; ‘konjonktür!’
DAHA ÖNCE DE YAZDIM...
Daha önce de yazdım, bugüne dek sorduğumuz hiçbir soruya yanıt verilmedi! Ardı ardına suçlamalar, karalamalar, hakaretler, aşağılamalar falan sıralandı ama örneğin; neden insanların bilgilendirilmediği, neden 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait katkı payı gerektiren projelerin zamanında halkla paylaşılmadığı gibi daha birçok soruya yanıt verilmedi! Bu ve benzeri birçok soru ortada dururken yüksek perdeden bağırıp çağırmak kimseyi ikna etmeyecektir!
Pragmatizm, determinizm, Aristo mantığı açıklama falan yapmaz; bahçedeki marulları, ıspanakları, rokaları, soğanları çiğneyip daldaki elmaya yürür! “Nö gözel olmuuuş!” diyenler de alkış yarışına girer!
Geri adım atacağımızı beklemeyin. Biz, abuk sabuk vergiler ve hayat pahalılığı altında ezilen halkın yanındayız!
Bu ülkede hukuksal hak arayışı olduğu sürece öyle ya da böyle bu yolları sonuna dek kullanacağız. Göreceksiniz; Biz kazanacağız!