Kavanoz dipli dünya

Abone Ol

Haberler fitili ateşlenmeye hazır bomba gibi peş peşe düşüyor kentin gündemine. Hangisini takip edeceğini şaşırıyor insan. Bir yandan yerel seçim savaşları, diğer yandan Erdoğan Demir’in açıklamaları kentin rutinini bozup, bambaşka şeylere dikkat kesilmemizi sağlıyor. Yerel seçimlerde AKP’nin Zonguldak Belediye Başkan adayını açıklamasının ardından gözlerin çevrildiği CHP, yılan hikâyesine dönen aday belirleme sürecini bir türlü sonlandırmıyor. Gözden uzak mahfillerde alınan ve her gün değişerek bir başka boyut kazanan kararlar kamuoyunda güven duygusunun azalmasına neden olduğu gibi, aday adaylarının motivasyonunu da bozuyor. Dışarıdan bakınca, CHP, tam bir cadı kazanı gibi görünüyor.

 

Tartışmalarda hep savunduğum argümandır: Tayyip Erdoğan’ın yıldızını bunca parlatan şey, Nurettin Sözen belediyeciliğinin başarısızlığıdır. Akmayan sular, toplanmayan çöpler bir yana, o dönemde patlayan İSKİ skandalı, bana göre bu ülkenin gördüğü en nitelikli sosyal demokrat parti olan SHP’yi çökertmekle kalmadı yalnızca, ülkenin onlarca yıllık siyasal atmosferini belirleyecek sonuçlar da doğurdu. CHP’li yerel yönetimin son derece düşük performansına bir de aday belirleme sürecinde ortaya çıkan olumsuzluklar eklenince, korkarım, ülkede 90’lı yıllarda yaşananların küçük boyutta tekrarı yaşanacak Zonguldak’ta. Pirincin taşını ayıklayabilene helal olsun ondan sonra…

 

KENTSEL MUTABAKAT

Yaşayarak gördük, günü kurtarmaya, anlık başarıya odaklanmış politikalar ileriye doğru vahim sonuçlar doğuruyor. Açıklıkla yazıyorum: “Kırk satır mı, kırk katır mı?” denilerek dayatılan mevcut yönetimin beceriksizliğine de, Ali Bektaş belediyeciliğinin gözü karalığına da tahammülü yok Zonguldak’ın. Tüm sosyal tarafların, sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerin katılımıyla oluşturulacak uzun erimli politikalarla yeniden yapılandırılması gerekiyor. Bozulan kentsel dokuyu olabildiği ölçüde geri kazanmak, kenti yarınlara hazırlayacak bir itilim yaratmak için “mutabakat” sağlamamız şart artık. Zonguldak’a bunu başarabilecek basiretli yönetici lazım.  Dün “cahil” diyerek aşağıladıklarının koluna girip, yan yana durduğu insanları “Bunlar iktidara gelse, millet fare yer” sözleriyle suçlayacak kadar şirazesinden çıkmış Ali Bektaş sağlayamaz bu mutabakatı.

 

Ali Bektaş demişken onu belki de en çok eleştiren bir insan olarak, kimi çevrelerce yapılan manipülasyon üzerine de birkaç şey söylemek isterim. Ona oy vermiş, sonra da yaptığı belediyeciliğin mağduru olmuş bir insanım. Zonguldak’ın en güzel yerleşim yerlerinden biri olabilecek Fatih Sitesi’ni yaşanacak yer olmaktan çıkardı yaptığı imar oyunlarıyla. Yaşadığım çevrede kesmedik ağaç, imara açmadık yeşil alan bırakmadı. Pek çok akçeli işe adı karıştı daha sonra, kimileri dava konusu oldu bunların. Dilim döndüğünce de bunları yazmaya çalıştım. Tüm iddialara karşın AKP tarafından da Zonguldak belediye başkan adayı yapıldı. Bir kısım erbabı kalemse bunu bizim başarısızlığımız, kendilerinin de başarısı olarak pazarlamaya çalıştı.

 

ŞAİBESİZ BİR ADAY YERİNE ALİ BEKTAŞ OLSUN

Açıklıkla belirteyim, AKP’nin adayının kim olduğu beni ilgilendirmez, babamı aday gösterseler oy vermem çünkü… Geçmişinde şaibe olmayan, gelecek vaat eden pırıltılı bir aday yerine, her adımı bir başka gaf, her sözü muhaliflerine malzeme, her icraatı karşıtına bey kozu olan Ali Bektaş’ın aday gösterilmesi çok daha iyi bence. Onun aday olup olmaması, ne başarı, ne de başarısızlık haneme bir şey yazar. Gazetecinin kamuoyu oluşturmak, bilgilendirmek gibi bir görevi vardır ama manipülasyon yapmaması gereken bir şeydir. Ben hangi gerekçelerle karşı çıktığımı anlatıyorum her yerde. O arkadaşlar da neden bu kadar gözü kara desteklediğini açıklasın. Haklıya değil de kazanacak ata oynamak gibi bir niyetleri varsa, o başka tabii…

 

Unutuyordum az daha… Erdoğan Demir’in yaptığı açıklamaları okuyor musunuz? Mutlaka okuyun Her şeyin çivisinin nasıl çıktığını göreceksiniz çünkü… Ne ala memleketmiş evvelden, al takke ver külah işler nasıl da güzelmiş ama… Üçe aldığı silahı on beşe satmaya çalışan emniyet müdürü… Binlerce liralık konfeksiyon alışverişinin ödenmeyen borcu… Garezine kesilen trafik cezaları… İşe bakın yahu, daha düne kadar ED plakalı araçları bırakın ceza kesmeyi durdurmaya dahi cesaret edilemediği yazılıyordu gazetelerde. Şimdiyse o plakalara kasıtlı olarak ceza yazıldığından söz ediliyor. Büyüklerim, “Düşmez kalkmaz bir Allah” dedikten sonra eklerlerdi: “Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin…”