Kazanan, kaybeden!..

Abone Ol

            1 Kasım genel seçimleri önceki gün herhangi bir olay yaşanmadan sakin bir ortamda yapıldı. Seçim sonuçlarına göre AKP, anketlerin ve çeşitli tahminlerin üstünde oylarını artırdı. CHP yerinde saydı, önemli bir varlık gösteremedi.  HDP elindeki 21 vekili yitirdi, daha dar bir konuma geldi. MHP büyük bir erime yaşayarak 40 vekil yitirdi.

            AKP, 7 Haziran sonrasındaki kanlı-gözyaşılı süreci kendi açısından “çok iyi” değerlendirerek bu sonuca ulaşmayı becerdi. Görünen o ki iktidar partisi devletin her türlü olanaklarını kullanarak 5 ay içinde büyük bir başarı elde etti. 258 vekili varken bu seçimde 317 oldu, çoğunluğu elde etti. Eskiden olduğu gibi istediği  yasaları  çıkarma sayısını buldu.

            İktidar partisinin, elde ettiği % 49.5 çoğunluk ile, karşısında bulunan %50.5 oranındaki muhalif oyları ve parlamento dışı muhalefeti gözardı etmemesi umuluyor. AKP’nin çoğunluk elde etmesinin, her konuda haklı olduğu anlamına gelmediğini de belirtelim.

            *****

             Zonguldak’ta alınan  sonuçların da ülkemizin genel çerçevesi içinde olduğu görülmektedir. İktidar partisi açık farkla kazanmış, muhalefet partileri  kaybetmiştir. AKP Zonguldak’ta 7 Haziran’da  kaybettiği 40 bin kadar oyunu ve 1 vekilliği geri almış, durumu yeniden 3-2 yapma başarısını göstermiştir.

            AKP aday listesinde 7 Haziran’da 3. sırada bulunan Özcan Ulupınar Meclis’e gidememiş, 1 Kasım’da ise yine 3. sırada  olduğu halde seçilme başarısını göstermiştir. Bu  seçimlerin bir başka sonucu ise; 7 Haziran seçimlerinde MHP milletvekili seçilen Zeki Çakan’ın, partisinin  oy oranını  koruyamadığı için bir kez daha seçilememiştir.   

            Buna göre AKP: Hüseyin Özbakır,  Faruk Çaturoğlu, Özcan Ulupınar; CHP: Şerafettin Turpçu, Ünal Demirtaş’ı TBMM’ye göndermiştir. Seçilen vekillerimizi, sorunu çok Zonguldak’a iyi hizmetlerde bulanacakları inancıyla kutluyorum.

            *****

            Evet, 2 Kasım sabahı durum budur. Pekala nasıl meydana gelmiştir bu durum? O zaman biraz geriye gitmemiz gerekecektir.

            2002 yılında DSP- Ecevit, Anap-Mesut Yılmaz, MHP-Devlet Bahçeli üçlü kaolisyonunun nasıl dağıldığını ve Devlet Bahçeli’nin isteğiyle/restiyle genel seçimlere gidilişini de anımsamamız gerekir. Çünkü 2002’de yapılan genel seçimlerde AKP tek başına iktidarı ele geçirmişti.

             7 Haziran seçimleri sonrasındaki sonuçlara göre iktidar partisi AKP önemli ölçüde oy kaybına uğramış,  muhalefet partileri ise toplam olarak % 60 civarında bir çoğunluk elde etmişlerdi. Bu durum muhalefet partilerinin seçim vaatlerine uygun bir kaolisyon ortamı yaratmıştı. 

             İktidar partisi  AKP ise, koalisyonun kendisine hesap sorulacağı endişesiyle büyük bir tehlike  yaratacağını görüyordu. Bu nedenle “istikşafi görüşmeleri” akamete uğratmasını becerdi.

            Muhalefet partileri, ne yazık ki çok elverişli bir durumu kullanamıyarak  AKP'nin  uygulamalarının ardına takılı kaldı. MHP genel başkanının uzlaşmaz tavrı, halk tarafından beklenen ve benimsenen CHP+MHP kaolisyonunu engelledi.

            MHP, bir kez daha AKP iktidarının dümen suyunda davranış gösterdi.  TBMM Başkanlığı seçiminde de aynı tavrı gösteren MHP,   terör konusundaki   araştırma önergesine de red oyu vermeyi kendine uygun görebildi.  

            Muhalefet partilerinin bu birbirine güvensiz tutumunu benimsemeyen seçmenler, tepkilerini sandıkta gösterdiler. MHP, her konuya “Hayır” diyerek olumsuzluk göstermesinin faturasını çok ağır ödedi.

            HDP, kaolisyon turlarında olumlu bir tavır sergilemiştir ancak, genel politikaları içinde PKK ile ilişkisini kesememesi, seçmene güven vermedi.  Bu nedenle daha önce oy aldığı kentlerde  oy kaybına uğradığı  görüldü. 

            7 Haziran sonrasında başlayan PKK terörü öncelikle bölge halkına sağlık, toplumsal, ekonomik, psikolojik olarak büyük zarar verdi, bölgede can güvenliğini yok etti. Artan kanlı terör ve dış politik gelişmeler karşısında, ülkenin sahipsiz kaldığı  duygusu, seçmen oylarını büyük parti olan AKP’ye yöneltti.  

            AKP ise eline geçen bu kozu çok iyi değerlendirdi. Askeri gücü kullanark terör örgütüne ağır kayıplar verdirdiğini gösterdi. AKP’nin bu atakları HDP'ye kaçan oylar ile MHP'ye kaçan milliyetçi ve muhafazakar oyları geri toplamasını sağladı.   

            *****

            7 Haziran seçimi sonuçları, iktidarı köşeye sıkıştırmıştır ama beceriksiz ve ihtiraslı muhalefet bu fırsatı kullanmasını becerememiştir.  1 Kasım seçimleri ve sonuçları ise, bir anlamda AKP iktidarını olası tehlikelerden kurtarmış görünüyor. AKP tek başına iktidar yolunu açmıştır ama, “Başkanlık” sistemine geçiş yolu ise  açılmış  görünmüyor.