Kendime Konuşmalarım-8

Abone Ol

 
Aile deyince sebepsiz buluşmalar,günsüz,saatsiz konuşmalar,bir araya gelemedikçe özlem duymalar gelir aklıma.
Aile iyi gün,kötü gün beklentisi içinde olmadan, zaman darlığına,uzaklık,yakınlığa düşmeden ne bekliyorsa yapabilmeli,acaba müsait mi diye düşünmeden tık kapı çalabilmeli diye düşünürüm hep.Günümüzde bu tanımın yerini sebepsiz sebepler aldı maalesef;habersiz gidilmez,vakitsiz konuşulmaz oldu.
Oysa eskiden böyle miydi.Değil aile,komşuluk bile daha samimi ve içtendi.Ne oldu da değiştik böyle;mal mülk arttıkça paylaşmaz,makam mevki sınıf atladıkça selam vermez olduk.Neden böyle olduk…niye olduk…Ne diyebiliriz ki.Aynayı kendimize tuttuğumuzda biz de suçlu olabiliriz.Aramıyor diye aramamak,gelmiyor diye gitmemek üstümüze yapışır oldu;çıkarmak için şöyle bir silkelenmek gerek.
 
Çalışan kadın sayısı arttıkça komşuluğun yerini iş arkadaşlığı aldı sanki.Sosyal medya ve sosyal faaliyetler,sanat ve hobi kursları da değiştirdi komşuluk ve aile ilişkilerini.Zaman değiştikçe biz de içinde olduğumuz zamanın ortamına uyuyor gibiyiz.Aile sevgisi,komşuluk ilişkileri içimizde ukte olarak kalmaya devam ediyor böylece;onu tanıdığımız,yaşadığımız için.
Yeni nesil bu tanışıklığı bilmeden büyüdüğünden, onlar için öncelik yakın arkadaştan yana oluyor;gördüğünde selam vermek bir yana, seni görmüyor bile.
 
Biz,yani yaşı kemale ermişler olarak beklemeyi bırakıp ailenin kıymetini,komşuluğun güzelliğini yaşatarak öğretmeye devam edelim;dilimiz döndüğü,elimiz erdiğince. 
 
Gülden Işık-9 Temmuz 2018.
 
İç Döküş
 
Eşimin köy yoluna düştüğümde böylesine hüzünleneceğim aklıma gelmezdi hiç.Her adımımda beni geçmişe döndüren bayramları,köy telaşlarını,insan seslerini hatırlarken,genç kız hayaliyle gelin gittiğim köyün yalnızlığını ta yüreğimde hissettim.Selamsız bakışların izinde,korkan sözlerin suskunluğunda bir çay içimi kadar bile duramadım orda.
Bir zamanlar sesleriyle var olan,alın teriyle yapılmış on iki adımlı evin bencil,kıskanç,sevgisiz, hatta saygısız ellerle yıkıma bırakılması yıktı selam vermemin umudunu.O eller ki ata yerine konmuştu.Evin direğiydi sözde.Maalesef hak edemedi bu atalığı.Hırsının,sevgisizliğin kölesi olmuş yüreğiyle ne zamana kadar sürecek bakalım bu saltanatı,bu hak yemenin açlığı,bu doğru yolu görmemenin körlüğü! Bırakacağı miras adaletle anılmayan adı olacak ne yazık ki.Ben ki ne çok sever,sayardım ata yerine konan o eli.Ne çok yanıldığım
içimi ağlattı bunca vefasızlığa…bunca emeğe…temizlik için suyla bile ıslatılmasına kıyılmayan tahtalarının yakılıp yıkılmasına,göz göre göre içinde doğup büyüyenlerin yok sayılmasına.
 
Sebep olanların da ocağı virane olsun,demeyecek kadar insan olmayı öğrendim ben ana,babamdan.O yüzden diyemiyeceğim.Allah ıslah etsin,vicdan sahibi etsin,ardında bıraktıklarında gören,bilen yürekler olsun,diyeceğim sadece ki kötülüğün günahı affedilsin…Duasını yaşarken biriktiren ana,babanın ruhu o zaman şad olur belki.
 
Allah sevgisizlikten korusun hepimizi.Dünya malı dünyada kalır.İlle de hak,hukuk,adalettir bizleri yaşatacak olan.