Çaycuma Belediyesinin “Hocaların Hocası” olarak bilinen ve ülke bilim tarihinin en değerli akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Ruşen Keleş ile düzenlediği “21. Yüzyılda Kentleşmenin Vizyonu ve Yerel Yönetimlerin Rolü” başlıklı konferansın yöneticiliğini yapılan Prof. Dr. Erol Köktürk, bir sunum konuşması yaptı. Köktürk yaptığı konuşmada, “İdeal Kent Dergisi, Ruşen Keleş Hocamızın 90. yaş gününe armağan olarak hazırladığı 37. sayısı için benden de bir yazı istedi. Bunun için mutlu olduğumu, kıvandığımı ve dergi yöneticilerine içtenlikle teşekkür ettiğimi özellikle belirteyim. Ama ben 90 yaşı Prof. Dr. Ruşen Keleş öğretmene bir türlü giydiremiyorum. Çok bol geliyor. Bu nedenle 90. doğum günü nedeniyle istenen bu yazıyı, aslında burada bitirmem gerekiyordu… Ama dergi yetkililerinin istemini yerine getirmek için katkılarımı sürdürmek istedim ve dergiye şimdi sizlere sunacağım yazıyı gönderdim.” dedi
BENİM İÇİN, ‘ÖĞRETMENLİK’ EŞİTTİR RUŞEN KELEŞ’TİR
Köktürk konuşmasını, “2003–2006 yıllarında yayınlanan Hayat Bilgisi dizisinde Afet Öğretmen karakterini canlandıran değerli sanatçı Perran Kutman’ın akıllara yerleşen en önemli repliklerinden biri, ‘Hoca Camide! Ben Öğretmenim!’ repliğiydi. Dizinin bu bölümünü izleyen, yaşı benim yaşıma yakın, kendisini sevgiyle ve özlemle andığım bir öğrencim beni arayıp, ‘Hoca Camide! Bundan sonra sana ‘Öğretmenim’ diyeceğim!’ demişti ve bu beni çok etkilemişti. Çok da hoşuma gitmişti. Bu olaydan kısa bir süre sonra Prof. Dr. Ruşen Keleş’e bir ileti göndermem gerekti. Ben de iletiye, ‘Değerli Öğretmenim’ diye başladım. O zaman bu zamandır, ağzımızdan kaçırmadıysak, dilimiz sürçmediyse, birbirimize ‘Öğretmenim’ diye söz yöneltmeye başladık. ‘Öğretmenliğin’ çağrıştırdığı anlamın tam karşılığı Ruşen Keleş Öğretmenimizde vardı. Benim için, ‘Öğretmenlik’ eşittir Ruşen Keleş’ti. O bir öğretmen! Hem de çok iyi bir öğretmen… Kendisinden 44 yıldır öğreniyorum.” Şeklindeki ifadelerl sürdürdü.
PROF. FEHMİ YAVUZ VE PROF. DR. CEVAT GERAY ÖĞRETMENLERİME DE GÖNÜL BORCUM VAR
Ruşen Keleş’in akademik gelişimine çok önemli katkılar sunduğunu da söylen Köktürk, sözlerini, “Üniversitede asistanlığa başladığım 1980 yılında, Prof. Fehmi Yavuz ve Prof. Dr. Cevat Geray ile birlikte yazdıkları ‘Şehircilik Sorunlar-Uygulama-Politika’ kitabı yayınlanalı 2 yıl olmuştu. O kitabı elinize aldığınızda ağırlığını ve bu kitabı yazmış olanlara hayranlığınızı duyumsuyordunuz. Doktora çalışmalarım sırasında çok sık başvurduğum bu başucu kitabının yazarlarıyla tanışmak ve doktora çalışmam konusunda önerilerini almak için 1984 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Şehircilik Enstitüsüne girdiğim zaman, ciğerlerime çektiğim hava akıl hücrelerimi tetikledi. Oradan da beslenen ivmeyle bugünlere kadar geldim. Bu vesileyle Prof. Fehmi Yavuz ve Prof. Dr. Cevat Geray öğretmenleri saygıyla anıyor, bana öğrettikleri için onlara gönül borcumu sunuyorum. Nazizm’den kaçarak Türkiye’ye gelen ve daha sonra Berlin Belediye Başkanlığı da yapan, Ankara Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakültesi Şehircilik Enstitüsünün kurucusu Alman Ernst Reuter'i de saygıyla anıyorum” diyerek sürdürdü.
KÜRSÜDE VE AYAKTA KONUŞUR. DİMDİK AYAKTA. DİMDİK
Kırk yıl önceki tanışmadan sonraki süreçlerde sayısız kereler Keleş’le birlikte olduklarını da söyleyen Köktürk, “Sevgili öğretmenimle aynı panellerde konuştuk. Aynı toplantıların katılımcısı olduk. Birlikte çalıştığımız ortamlar oldu. Kendisinin konuşmacı olduğu ortamları paylaştık. Kendisini dinlemeyi hep özledim ve yeni konuşmalarını bekledim. Kendisi hep benim izleme alanımda oldu ve kaldı. Bu tür etkinliklerde oturarak konuşmayı sevmeyen birisi Ruşen Keleş Öğretmen. Kürsüde ve ayakta konuşur. Dimdik ayakta. Dimdik. Kendisini tanıdığımdan bu yana aynı diklikte. Ve tane tane konuşur… Konuşmasında anlaşılmayan, dil sürçmesi olan, belirsiz bir alan yoktur. Nettir. Sadedir. Anlaşılırdır. Ve kendisine verilen süreyi bir dakika bile geçirmez. Çünkü hazırlanmıştır. Olasılıkla evinde prova da yapmıştır. Yoksa bu düzen ve disiplin nasıl sağlanabilir?” diyerek sürdürdü.
BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN ÖZELLİKLERİNDEN BİRİSİ, ALÇAKGÖNÜLLÜLÜĞÜ
Kendisini Ruşen Keleş öğretmene yakın duyumsadığını söyleyen Prof. Köktürk, “Bunun için kendimi şanslı sayıyorum. Bu duyumsama tek yanlı değil. Aslına bakılırsa bu duyumsamayı sağlayan Öğretmenimizin kendisi. O, davranışlarıyla, bakışlarıyla, içtenliğiyle, doğallığıyla bunun altyapısını kuruyor. Beni en çok etkileyen özelliklerinden birisi, alçakgönüllülüğü. Negatif anlamda şöyle düşünülür: ‘Yalnızca ülkemizin değil, dünyanın kentbilim ve çevre konularında en saygın isimlerinden birisi olan bir insana erişmenin kolay olmaması gerekir.’ Oysa bu değerli Öğretmenimiz bir telefon uzaklığındadır. Gönderdiğiniz ileti üzerine günlerce beklemeyeceğiniz bir zaman dilimindedir. O an uygun değilse, en kısa sürede geri dönme nezaketindedir. Sayın Adnan Binyazar, 06.08.2022 günlü Cumhuriyet Gazetesi’nde, ‘Ruşen Keleş’in Aşkı’ başlıklı bir yazı yazmıştı. Okuyunca, değerli Öğretmenimize, ‘Bu yazıyı okuduktan sonra dedim ki kendi kendime, biraz bencilce de olsa, “Ne mutlu bana ki, Ruşen Öğretmeni tanıma ve onun öğrencisi olma şansım oldu...” Saygıyla ve sevgiyle...’ diye bir ileti gönderdim. Öğretmenimizin geri dönüşü şöyleydi: ‘Çok değerli kardeşim Erol Bey, Adnan Bey abartılı bir dil kullanmış gibi geldi bana. Kendimi tanımakta zorlandım. Nazik ilginiz için çok teşekkür ediyor, gözlerinizden özlemle öpüyorum.’ Alçakgönüllülük. Ben Öğretmenimizi içtenlikle seviyorum.” dedi.
ONUN YİRMİ DÖRT SAAT BATMAYAN BAŞKA BİR GÜNEŞİ OLSA GEREK
Ruşen Keleş’e diğer birçok nedenin yanı sıra özellikle dil alanındaki çabalarından dolayı hayranlık duyduğunu da ifade eden Prof. Köktürk, konuşmasını, “Türkçemizin anlatım sınırlarını geliştirme konusundaki çabalarından dolayı… Yazma ve konuşma dilindeki duruluktan dolayı… Öz Türkçe konusundaki yayınlarından dolayı… Dil konusunda duyarlı olunması konusunda hepimize örnek olduğu için… Hayran olduğum bir diğer özelliği de, enerjisi… Hani bir kurum kendisinden bir konferans istese, takvimi uygunsa ‘Hayır’ demeyen, nerede olursa olsun koşturan bir kişidir, değerli Öğretmenimiz. Bu enerjiyi nasıl üretiyor? Onun yirmi dört saat batmayan başka bir güneşi olsa gerek. Bu nedenle kendisine 90 yaşı giydiremiyorum. O da giymesin zaten… Bu yazıyı fazla uzatmamam gerekiyor. Dergi yetkilileri, yazının oylumuna kısıtlama getirmişler. Ama ben şunu söylemeden edemeyeceğim: Bugün de kentbilim, çevre, kentsel dönüşüm ve diğer konularda başım sıkışsa, önümü aydınlatan bir ‘Deniz Feneri’dir benim sevgili ve bilge Ruşen Keleş Öğretmenim. Kendisine sağlıklı, mutlu yaşlar diliyorum.” diyerek tamamladı.