Kentini düşünen gazete!

Abone Ol

Giriş-gelişmeyi geçip direk sonuca geleyim!

Pusula’nın yeni sloganını çok tuttum!

‘Kentini düşünen değil, kendini düşünen gazete’

Bu memlekette iki tane gazeteci tanırım…

Biri Sadettin Teksoy, diğeri Ali Rıza Tığ!

Çünkü ikisi de beni çok ama çok güldürüyor…

Zihni Sinir’i aratmayan düşünceleriyle reyting avcılığı yapan Ali Rıza Tığ, zaman zaman isim vermeden bizi eleştirir. Gölgesinde gazetecilik yapan yaveri de ona yancılık yapar.

Kimi zaman ‘iyi polis-kötü polis’ oynayarak okuru keklediklerini zannetseler de, aslında herkes her şeyin farkındadır.

Takım elbise-kravat-jöleli saçlarla saygınlık kazandıklarını düşünüyor olacaklar ki, her durumda ‘Vatan kurtaran Şaban’ edaları, ince işportacı teknikleriyle üste çıkmayı bilirler.

Toplumsal olaylarda kalp grafiğini aratmayan zikzaklar çizseler de, sıkılmadan utanmadan ortaya çıkıp, sloganı patlatırlar;

 ‘Pusula, kendini düşünen değil, kentini düşünen gazete’

İlk bakışta kulağa hoş geliyor dimi…

Ama benim tanıdığım Ali Rıza Tığ’ın bu sloganı bulacak kadar yaratıcı olmadığını bildiğim için, araklamacı gazetecilerin el rehberi Google’da bu dahiyane sloganı yazınca yanılmadığımı görüyorum.

Bugüne kadar defalarca işine gelmeyen konularda sağıra yatan bir gazeteci için söylenebilecek en komik sözler bu olsa gerek.

Bu kentte gazetecilik yapan herkes bilir…

Ali Rıza denince akla ilk gelen şey paradır!

Şüphesiz parayı herkes sever!

Ama Ali Rıza, parayı kazanmak için çalışmak yerine, bir yoluyla para kazananları kazanmayı tercih eder…

Aynen dediği gibi… Ölür memleketi için! Onun için, Zonguldak Zonguldaklılarındır! Hüviyetinde ‘Zonguldak’ yazan siyasetçilere olan aşkı da buradan gelir…

Aynen söylediği gibi kömür madeni yoktur ama…

Zaten, kömür madenlerinin hepsi ona çalışır!

Ara sıra kendisi gibi düşünmeyenlere zeka testi yapar!

Kendi geçmişindeki utançlarını görmez, ama başkalarının yatak odası hikayelerine kadar girmekten de geri kalmaz.

Gün gelir, liberaldir… Gün gelir muhafazakar!

Milliyetçiliği kimselere kaptırmaz, ama neden askerlik yapmadığını bilenler bilir!

Termik santraller konusunda tavrını alemi-cihan bilir.

Ama faturayı beğenmezse, en büyük çevreci aktivist odur!

Ona göre, abone olmayanın onu eleştirmeye hakkı yoktur.

Haklı olarak internet takipçilerinin sayısıyla övünür, ancak onlardan para alamadığı için beleşçi yazacak kadar da vefasızdır. Sanki siteye aldığı reklamların parası Darülacize’ye bağışlar!

Çete davasından aldığı ceza, telefon kayıtlarındaki utanılacak diyaloglar, Likoğlu’ndan neyin karşılığında aldığını açıklayamadığı para ortadayken kendisini değil kentini düşündüğünü söyleyen bir gazeteciye birilerinin bunu hatırlatması lazımdı.

Biz de aklımıza ilk gelenleri hatırlatalım dedik!

Dilerse yarın o da çıkıp, gerçeği bildiği halde onlarca kez cevap vermeme rağmen benimle ilgili aynı iddialarını sorar ben de yanıtlarım… Yine anlamazsa bir daha anlatırım.

Ta ki anlayana kadar!

Not: Bu yazıyı, köşe yazılarıma ara verdiğim süreçte Ali Rıza Tığ’ın ‘Taşkömürüne teşvik’ haberiyle ilgili yaptığı yoruma ithaf ediyorum. Biz o tarihte teşvik çıkmadığını savunmuştuk. Onlar da aksini… Taşkömürüne teşviğin geçtiğimiz günlerde çıkması bizim tezimizi belgelemiş, onların Köksal Toptan’ı kurtarmak adına uydurduğu, ‘Düşük C’ masalının fos olduğunu gözler önüne sermiştir. Taşkömürüne teşvik çıkması, ne siyasilerin ne de Pusula’nın yayınlarının sonucu değil, başta SOMA olmak üzere hükümetle pazarlığa oturan büyük kömür şirketlerinin zaferidir. Teşvik onlara yapılan bir kıyak mı? Yoksa Zonguldak’a mı? Gelin tartışalım!