Devletler anayasa ve buna bağlı kanun, nizam ile yönetilir. Toplum içinde huzur ortamını teskin etmek, adalet, temel hak ve hürriyet için. Çocukken sokak oyunları oynarken arada mızıkçılık yapıp kurallara uymayanlar ile temelinde ailesinden iyi eğitim alanlarında yenilse de kurallara riayet ettiğini görüyoruz.
Dünün oyunbozanları büyüdü ve çeşitli kıdem ve mevkilere ulaştı. Huylu huyundan vazgeçer mi? Hala kural tanımazlar artık boylarını aşan hukuksuz işlere imza atmaya devam ediyor.
Yine biraz daha geçmişe gidelim. Çocukken oyunbozanları ya aramıza almazdık, ya da ailesine bir büyüğüne şikâyet eder; dersini aldıktan sonra aramıza yeniden katılmasını sağlardır.
Peki ya şimdi?
Büyünce işler değişti. Kural tanımaz hala var ama asıl sorun onları şikâyet edebileceğimiz; disipline getiren, rehabilite eden bir yapı ortada yok artık. İşkembe-i kübradan sallamak olmasın bir dizi örnek verelim değil mİ?
Bir yıl kadar önce şuan o çok gündemde olan; 750 milyon doların kasasından kredi olarak verip, geri istemeyen bir bankamız var. Malumunuz. Aynı banka bir dostumuz için kredi çekmeye gittiğinde kendisinden e_devlet şifresini istiyor. Bize konuyu aktarınca aynı bankanın genel müdürlüğünü 2 farklı kişi ve telefondan arayarak e_devlet şifresi almanın hukuksuz bir işlem olduğunu dile getirsekte bunu yapmakta serbestlikleri olduğunu iletiyorlar. Malum bankayı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ( BDDK ) ve T.C Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) vasıtasıyla şikâyet ediliyor. Bizzat ben kayıt açtırıyorum. Sonuç, dalga geçer bir cevap; bankamızda kredi başvurunuz bulunmuyor oluyor. Şaka gibi ama gerçek. Ve bu gerçekler CİMER’ de kayıtlı ne yazık ki.
Yazının konusu değil ancak 750 milyon dolar kayıp olduğu ülkemizde bunun Türk Lirası karşılığının şuan ki değeri 6.290.100.000 TL olduğunu ve bu para ile 2 milyon 226 bin kişiye bir aylık net asgari ücret yardımı yapılabileceğini; binlerce kişiye iş, ekmek kapısı olabileceğini de hatırlatmak isterim.
Sadece banka şikâyetleri mi? Elbette değil. Birkaç yıl önce trafikte çakarlı bir araç tehlikeli bir şekilde aracını önüme kırmış ve polis olduğunu iletmişti. Uzaktan gösterdiği okuyamadığım polis kimliği sonrası aracımın belgeleri istedi. 155’ i arayıp şikâyet ettiğimde; elimden telefonu aldı; 155’ deki polislere bir şeyler söyleyip; olay yerinden uzaklaştı. O zaman BİMER'e şikâyet etmiştim. Karakola gidip ifade verdim. Hem yolumu kesen hemde 155’ deki ekipler için. Sonuç defalarca gidip gelen dosyada takipsizlik kararı çıktı.
2015 Mayıs’ da aracıma arkadan çarparak hasar veren ve tehdit edip kaçan sürücü şikâyetimde yine benzer durum yaşadım. Takipsizlik kararı çarptı, zarar yine vatandaşa yansıdı.
Birkaç hafta önce sokağa çıkma yasağında şehrin göbeğinde içki içen 10 -12 kişilik grubu şikâyet ettik. Şikâyeti ederken defaten iletilen konu olduğunu ve ilgilenilmemesi durumunda İçişleri Bakanlığı, Valilik şikâyetinde bulunacağımızı iletmemize karşılık memur arkadaşlar gelip; yasak olmasına karşılık sokakta bulunan, maske takmayı bir kenara bırakın şehrin ortasında içki içen grubu dağıtmadan, işlem yapmadan olay yerinden geri döndüler. O grup o alanda gece yarısına kadar saatlerce ortalığı rahatsız ederek tabii ki caizse bir gövde gösterisi yaptı. Elbette CİMER şikâyeti var. İstanbul’ da geçen bu son olayı Vali Bey'in Danışmanı ve ilgili kurumlarına ilettik. Çözüm olur mu, ihtimal vermiyorum ancak vatandaş olarak durma sessiz kalmadığımız için en azından sadece bu kısım için huzurluyuz. Bu şahsımızdaki olaylardan birkaçı. Yeri ve zamanı geldiğinde kayıtlı onlarca örnek daha birebir bizim ilettiğimiz paylaşabiliriz. Ne yazık ki tamamına yakını çözümsüz, takipsizlikle sonuçlandı veya bankada olduğu gibi sorudan çok alakasız bir cevapla konu hasıraltı edildi.
Memleket gündemi çok karışık. Yolsuzluklar cumhuriyet tarihinin zirvesinde. 128 milyar dolar derken 750 milyon doları duyduk; peşi sıra hemen her gün hükümet ile ilişkili olanların en az 2, bazılarının 4, bilemedin 5 yerden maaş aldığını izliyoruz. Açıkçası vatandaş olarak benim midem bulanıyor; kendileri, eşleri, çocukları, aileleri bunlar ile dostluk kuranların bu olan biten karşısında sesini çıkaramasa da; en az benim kadar utanıp, midelerinin kalktığından artık şüphem yok. Demokrasiye inancımız ve bağlılığımız sonsuz; tamda bu sebeple şuan yapılan akıl almaz işlerin, yolsuzlukların hesabının sorulacağı günü görmeyi iple çeker olduk. Kefenin cebinin olmadığını bildiğimiz gibi çalanın yanına kar kalmayacağını da bu ülkede yetişmiş, büyüyen her namuslu vatandaş gibi iyi biliyor, iliklerimizde hissediyoruz.
Bu süreçte kime güveneceğiz?
Net bir ifade ile kim size kötü ya da iyi eliyorsa tam aksini iddia eden kaynakları okuyun. Zor olmasa gerek haftada sadece 1 gün o sürekli izlediğiniz TV kanalları, internet siteleri yerine; girmeye imtina ettiğiniz haber siteleri ve izlemekten bunaldığınız o kanalları bir açıp, sabrederek izlemenizi öneririm. İster iktidar; ister muhalefet olsun; kimi destekliyorsanız içiniz tamamen rahat değilse ülkedeki her olumsuz durumda sizinde payınız olacak, bununda vebali var üzerinizde unutmayın.
Yeni nesillere şahsen güvenim çok yüksek. Evet, onların oynadığı oyunlar, izlediği filmler veya sosyal medya uygulamaları 40'lı yaşlarımda bana dahi garip geliyor ancak her şeyde bir neden sorguluyor olmaları ve asla kavga, dövüş ve huzursuz ortamlarda olmak istemeyişleri bana umut veriyor.
Bu kadar olumsuzluklar yazdıktan sonra bana sen kime güveniyorsun diyenler için. Ben yeni nesile güveniyorum. O nesil şimdinin ağababalarını da adam edecek sonunda. Kral olmaktan çok uzlaşmayı deneyenleri, bilim ışığında ahlaki kararlar verenleri daha sık göreceğiz önümüzdeki dönemde.
İşaretleri var mı? Evet var. Bunca yolsuzluk dosyasını her gün görüyor ve birileri midemizi bulandırırken düşünmemizi sağlıyorsa bu işaretleri görmemek elde değil.
Selamlar…
Görüş ve önerileriniz için: mustafaeleman@gmail.com