Maden Mühendisleri Odası, geçtiğimiz hafta, 65 yıldır kiracı olduğu yerden, mahkeme kararıyla çıkarıldı. Cin fikirli eşhasın tezgâhladığı operasyona göre Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait bina, sözde vergi borcuna karşılık önce Hazine’ye devredildi. “Kamu malının kamulaştırıldığı” operasyonun ikinci adımı Adliye’de atıldı. Mahkeme beş dakika süren ilk celsede, herkesin “Alt Cemiyet” olarak bildiği binanın “kamulaştırıldığı” gerekçesiyle tahliye kararı alarak operasyonu tamamladı...
Kim, ne kadar farkında bilmiyorum. Birilerinin sevinç çığlıklarıyla karşıladığı bu operasyon kentin sosyal-kültürel yaşamı kadar bir arada yaşam iradesine yapılmış “büyük saldırı” olarak geçecek tarihe. “İçki” gerekçesiyle bir yaşam biçimine kabaca müdahaleyi de içeren kötülüğün etkisi uzun yıllar sürecek. Gücü yetenin, kendisinden farklı olanı kamusal alandan kovması gibi bir içtihadın oluşmasına neden olan bu adım, “Hele şu devran bir dönsün” diyerek diş gıcırdatanların sayısını da artıracak…
ÜLKENİN EN EŞİTLİKÇİ KENTLERİNDEN BİRİNİN OLUŞUMUNA EN BÜYÜK KATKIYI SUNDU
Zonguldak’ın sosyal dönüşümünde oynadığı rol nedeniyle, bu operasyon, kentin kimliğine, hafızasına, oluşturduğu değerlere de yapılmış bir saldırı kesinlikle. 1940’larda, 50’lerde, pavyonlarda, tahta masalarda yemek yiyen işçi fotoğraflarına dikkatle bakın lütfen. Çelik tabak, tahta kaşıkla yemek yiyen o işçileri tahta masalardan kaldırıp beyaz örtülü masalar ve porselen tabakla tanıştıran o bellek mekân, ülkenin, en eşitlikçi kentlerinden birinin oluşumuna en büyük katkıyı sundu bence…
O bina tarihsel ölçekli birçok olayın canlı tanığı ayrıca. Tarihimize altın harflerle geçen Büyük Madenci Grevi’nin bir “kent direnişine” dönmesinde en büyük rolü Maden Mühendisleri Odası oynadı. Ankara yürüyüşü sırasında andıkça hepimizin göğsünü kabartan “kent dayanışması” Alt Cemiyet’te örüldü. Kuşkusuz ki, bir kültürler mozaiği olan Zonguldak’ı sıkılmış yumruğa çeviren bu çabayı unutmak emek kentine yapılmış bir ihanettir. Genel Maden İşçileri Sendikası suskun kalamaz mesela bu yüzden...
KİMSE BU ŞIMARIKÇA UYGULAMAYA SUSKUN KALAMAZ
Diğer pek çok sivil toplum örgütü gibi Zonguldak Barosu da susamaz. Kentin değerleri için en büyük mücadeleyi veren, toplumsal muhalefetin örgütlü sesi Zonguldak Demokrasi Platformu burada kuruldu. Uzun dönem Zonguldak Barosunun sözcülüğünü yaptığı Platform, Baroya, “hukuk kurumu” kadar “toplumsal mücadele örgütü” kimliği de kazandırdı. Güç zehirlenmesine uğrayan eşhasın şımarıkça uygulamasına suskun kalan Baro, bu kimliğini yok saydığı gibi vebal altında da kalır kesinlikle…
Neymiş, halka açılıyormuş, sevsinler demagojinizi. Alt Cemiyet kadar halka açık neresi var? Her gün bir başka etkinliğin olduğu binanın kapısı kime kapanmış? Sayın Valim, Belediye Başkanım, Ak Partinin cin fikirli yöneticileri, lütfen bu kötülüğü yapmayın kente. Bin türlü insanın harcının alın teri ile karılıp Zonguldaklının oluşturulduğu emek kentinde, başka yaşam biçimlerini hakir görmeyin. Birlikte yaşam irademizi dinamitlemeye hakkınız olmadığı gibi, sonuçlarının, telafisinin zor olduğunu da görün lütfen…