Kestaneci Mahallesi’ndeki Uzun Mehmet Anıtı önünde düzenlenen törende, anıta çelenk konuldu, saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu. Törene, Kdz. Ereğli Kaymakamı Mehmet Yapıcı, Karadeniz Bölge Komutanı Albay Ahmet Öztürk, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, TTK Genel Müdür Yardımcısı Fazlı Uncu, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Sekreter Yener Arslanbuğa, TTK Armutçuk Müessese Müdürü Tuğrul Toprakçı, GMİS Armutçuk Şube Başkanı Şanver Turan ve şube yöneticileri, Kozlu Şube Başkanı Dursun Başbakıcı, Merkez Servisleri Şubesi Başkanı Aysel Kocabaş ve şube yöneticileri, bürokratlar, sivil toplum ve meslek örgütleri ile siyasi partilerin başkan ve yöneticileri, maden işçileri, öğrenciler katıldı.

Törende konuşma yapan GMİS Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Zonguldak Maden Havzası’nın ilk şehidi Uzun Mehmet’i, kömürü buluşunun 195’inci yılında saygı ve rahmetle andıklarını ifade etti. Konuşmasında, 176 yıllık üretim tarihi ve TTK’nın son durumu ile taşkömürünün önemini vurgulayan Mutlu, şöyle dedi:

“Uzun Mehmet’in taşkömürünü 1829 yılında Neyren deresinde bulmasına rağmen üretim tarihimiz 1848 yılında başladı. Kurtuluş Savaşı ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, madencilere ve maden havzamıza sahip çıktı. Ülkemizde sadece Zonguldak Havzası’nda bulunan taşkömürü sayesinde Erdemir ve Kardemir demir-çelik fabrikalarımız, ÇATES elektrik santrali ve Filyos Ateş Tuğla Fabrikası bölgemize kuruldu. Kısa sürede sanayi kentine dönüştük ve Emeğin Başkenti olduk. Bu vesileyle Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 86’ıncı yılında sevgi, saygı, şükran ve rahmetle anıyoruz.

Madencilik, dünyanın en zor, en ağır ve en riskli işkollarından biridir. Madencilik, özveri ve kültür işidir. Bu kültür sabahtan akşama kazanılmamıştır. Maden işçileri; bu kültürü, 176 yıllık üretim sürecinde kazanmış, bu uğurda 5 bin şehit vermiştir. Bölge insanımız acılar yaşayarak madenciliği öğrenmiştir. Maden Havzamız, taşkömürü üretimi, demir-çelik fabrikaları ve enerji santraliyle uzun yıllar ülkemiz sanayisinin lokomotifi olmuş, ülkemizin gelişip büyümesine büyük katkılar vermiştir.
Ancak, özellikle 1990 sonrasında küreselleşme adı altında uygulanan yanlış politikalar nedeniyle işçi sayısı ile birlikte taşkömürü üretimi de gerilemiştir. Türkiye, demir çelik sanayinin ana hammaddelerinden biri olan koklaşabilir özellikteki taşkömürü ile enerji santrallerinde kullanılan taşkömürü ihtiyacını karşılayabilmek için yılda 38 milyon tondan fazla kömür ithal eder ve her yıl taşkömürü ithalatına milyarlarca dolar öder hale gelmiştir. Bir yandan ülkemizin bulunduğu coğrafyada süren enerji savaşları nedeniyle dünyada ve özellikle Avrupa’da yaşanan enerji krizi, batılı ülkeleri yeniden taşkömürü üretimini harekete geçirme planları yapmaya zorlamıştır.  Bu gelişmeler, yerli ve milli kaynakların değerlendirilmesinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur.

Meteoroloji’den Zonguldak’a çok kritik son dakika uyarısı! Meteoroloji’den Zonguldak’a çok kritik son dakika uyarısı!


1.5 MİLYAR TON TAŞKÖMÜRÜ REZERVİ

 
Yeraltında çıkarılmayı bekleyen 1,5 milyar ton taşkömürü rezervimiz var. TTK’nın kurulu kapasitesi yıllık 5 milyon ton kömür üretimidir.  Yani ülkemizin de kendi kaynaklarını harekete geçirme ve ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayabilme imkanı bulunmaktadır. Demir-çelik fabrikalarımızın yüksek fırınlarını çalıştırmak, sanayimizin çarklarını döndürebilmek için havzamızdaki özkaynağımız taşkömürüne ihtiyaç olduğu açıktır. Başta demir-çelik sanayisinin ihtiyacı olan koklaşabilir taşkömürünü havzamızdan karşılayabilmemiz mümkündür. TTK’ya alınan 2 bin yeni maden işçisi işbaşı yapmıştır. Ancak kurumun işçi açıkları kapatılamamıştır. Bu gerçekler ışığında ithalatın azaltılması ve Türkiye’nin bu ağır faturayı hafifletmesi için yerli ve milli kaynaklarımıza daha fazla önem verilmesi ve TTK’nın; öncelikle yerüstü ve yeraltı işyerlerinde norm kadroyla ve istikrarlı bir şekilde çalışması gerektiğini, iş sağlığı ve güvenliğinin tam anlamıyla sağlanarak taşkömürü üretimini artırma zorunluluğumuz olduğunu, böylece ülkemize ve milletimize daha çok hizmet eder duruma geleceğini her fırsatta ve her platformda ilgililere anlattık, anlatıyoruz. Biz bu gerçekleri sonuç alınıncaya kadar anlatacak ve bu yolda mücadeleyi sürdüreceğiz.
 


KİT REFORMUNDAN DERHAL VAZGEÇİLMELİDİR
 
Bir süre önce Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Kit Reformu adıyla hazırladığı ve KİTlerin özelleştirilmesinin, kapatılmasının veya daraltılmasının önünü açacak bir tasarı gündeme geldi. Bu tasarıya karşı Zonguldak Platformu’nu kurduk ve sesimizi hep birlikte yükselttik. Sesimiz Ankara’dan duyuldu. Başta TTK ve TKi olmak üzere özelleştirme, kapatma veya daraltmaya yol açabilecek çalışmaların tekrar gündeme getirilmesi halinde mücadelede kararlı olduğumuzu tüm yetkililere ifade ettik. Ancak, geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’da Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın KİT Yönetişim Reformu adı altındaki çalışmayı ısrarla gündeme getirmeye devam ettiklerini gördük. Stratejik kamu kurumlarının özelleştirilmesine-kapatılmasına veya daraltmasına yol açabilecek girişimlere karşı, Sendikamızın, maden işçilerimizin, Zonguldak Platformu paydaşlarının, Zonguldak ve bölge halkının kararlı tavrı nettir; KİT Reformu adı altında hayata geçirilmeye çalışılan girişimlerden derhal vazgeçilmelidir.
Tehlikenin farkındayız ve bir kez daha uyarıyoruz: Bu girişimlerde ısrar edenler, karşılarında Genel Maden İşçileri Sendikası’nı, maden ve MTA işçilerini, sendikaları, sivil toplum örgütlerini, meslek örgütlerini, siyasi partileri, emekçilerimizi, işsizimizi, emeklimizi ve halkımızı bulacaklardır. Başta Uzunmehmet olmak üzere tüm maden şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum.”
 
Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve TTK Armutçuk Müessese Müdürü Tuğrul Toprakçı da Uzunmehmet’i anan birer konuşma yaptı. Ardından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı öğretmenler ve öğrenciler tarafından müzik dinletisi gerçekleştirilerek şiirler okundu. Program sonunda GMİS tarafından öğrencilere kırtasiye malzemeleri hediye edildi.

Editör: Sercan Yıldırım