Fotoğrafların Dili-1
Son zamanlarda dolaştığım, gezdiğim yerlerde etkilendiklerimi şiirle, düzyazıyla, fotoğrafla dillendiriyorum.
Dillendirmek kendiliğinden olmuyor tabii. Gördüklerim dokunuyor beynime, yüreğime, Oralardan dökülenler fotoğraf ve yazı oluveriyor yani.
Geçen hafta, Derince Çenesuyu Parkı, gezi alanım oldu. Kaşık, küpler derken kuş evleri ilgimi çekti. Bizim eski tahta evleri andıran kuş evleri çevresinden ayrılamadım bir süre. Evler boştu. Kuşların dönmelerini bekledim.
Kuşlar gelmedi.
Kuşların evlerine dönüş görüntülerini yakalamak isterdim. Olmadı. Boş kuş evleri fotoğrafı kaldı dosyada.
Oraya yine gideceğim. Kuş cıvıltılarına eşlik edeceğim.
Sonra bir İstanbul kaçamağım oldu. Üsküdar sahilinde turlarken yeni restore edilen Kız Kulesi çekti ilgimi. Masalım bozulmuş gibi oldu. Masalı, arkaya düşen tarihsel yarımada dokusu canlı tuttu.
Fotoğrafla döküldüm yine.
Benim fotoğraf makinem ve daktilom olmadı hiç. Kalemle döktüm duygularımı, düşüncelerimi, izlenimlerimi. Şimdi cep telefonum var. Daktilom, fotoğraf makinem, kalemim, kâğıdım o artık. Ürettiklerimi paylaşıyorum, güzelliklere tutunmak için.
Üsküdar sahiline, Salacak'ta Kız Kulesi önlerine minicik bir kuş kız uçurdu bizi. O uçuşun yaşlı kuşlarıyız biz artık. Yalnız kuş evlerini gözlüyoruz konmak için.
Kuş, kız; ev, kule ve cıvıltı... Biz aslında cıvıltının peşindeyiz.
Fondaki düşsel ezgi (Safiye Ayla'nın sesinden) beni eski sevdaya çağırıyordu:
"Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur
Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur.
Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur.
Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur,
Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur,
Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır
Kâtibime setrede pantol ne güzel yaraşır"
...
Dönemezdim eski sevdaya.
Bir kuş evine cıvıldamaya gidiyorum. Oradan kanatlanıp uçmaya, yeni umutlara, yeni ufuklara...