Lüzumsuz monologlar!

Abone Ol

Bu sıralar sıkça yazmadığım için eleştirenlere hep aynı şeyi söylüyorum…

“Daha ne yazalım?”

Şimdi bugün Ali Rıza Tığ’a onun dünkü yazısındaki üslubuyla okkalı bir köşe kaleme alıp meraklısına eğlence de çıkartabilirdim buradan…

Ya da başka gazeteler gibi onu susturmak için tefrika olmuş hikayelerini yeniden hatırlatabilirim de…
Hatta ondan daha çok çirkinleşmek de var öfkelenince...

Yok yok öyle yapmayacağım…

Bir kere o hataya düştüm, ikinci kez o çamura bulaşmayacağım…

Hacivatla Karagöz’ün atışmasından öteye gitmeyecek bu diyalogu burada noktalamak galiba en doğrusu…

Ben de öyle yapıyorum.

Nokta!

                                            ***

Hadi bu kötü diyalogu geçtim…

Aynı şeyleri yazıp yazıp duralım da,  konuştuklarında mangalda kül bırakmayan milletvekillerinin oynadığı orta oyununa figüran mı olalım!

Ya da varlığıyla yokluğu arasında fark olmayan Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir gibi bir başkanı konuşup boş yere vaktinizi mi alayım?

Kardan sonra patates tarlasına dönen Ankara ve İstanbul güzergahında sözde asfalt döken iktidar türemesi müteahhitlerin bitmek bilmeyen yollarımızdan nasıl yollarını bulduklarını konuşsak ne değişecek?

Köpeksiz köyde değneksiz gezen Erkan Haberal’ı mı tartışalım…

Tombaladan milletvekili olan Faruk Çaturoğlu’nun ona verdiği cevabı mı?

Her geçen gün daha çok oksijenimizi çalan termik santraller yazsak ne çare…

On binlerce Zonguldaklının “daha iyi bir yaşam” hayaliyle oy verdiği AKP Milletvekili Özcan Ulupınar çıkıp kent insanıyla dalga geçercesine, “Gerekirse o bölgedeki insanları başka yerlere taşırız” deme cüretini gösteriyor ve ona oy veren binlerce Kilimlili, Çaratlağzılı, Muslu’lu hatta Filyoslu seçmen susabiliyorsa…

Hadi siz karar verin, yarın neyi yazalım?

Tek kişilik bir tiyatro oyununda…

Lüzumsuz monologlar bunlar!

Çünkü bu kentin kaderini yazan da onlar…

Sonunu hazırlayan da…

Bize sadece izlemek düşüyor!

İtirazı olanın başına neler geliyor hep birlikte görüyoruz…

Hadi şimdi elleriniz patlayıncaya kadar alkışlayın hep birlikte…

Ve bekleyin…

Sıranın size gelmesini...