Ne garip bir şehir…
Biri işadamı Erdoğan Demir…
Diğeri Zonguldak eski Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak…
Bu iki isim önceki gün Zonguldak Adliyesi’nde tartışarak karakolluk oluyor…
İddiaya göre, Metin Seyfi Sazak’a hakaret suçundan yargılanan Erdoğan Demir, Sazak’ın üzerine yürüyerek tehdit ve hakaretler savuruyor…
Sazak ve Demir olayın ardından birbirlerinden şikayetçi oluyor…
Halkın Sesi de bu durumu haber yapıyor…
Haber Halkın Sesi’nden başka hiçbir gazetede yayınlanmıyor…
Buraya kadar anlaşılmayan bir şey var mı?
Bu olayı Pusula, “Yeni Adım ve Halkın Sesi internette kapıştı” başlığıyla servis yapıyor…
Yeni Adım ise gün içinde internet sitesinde, “Sazak, malum gazeteciye haber yaptırdı” başlığı atıyor…
Sahi, size göre de bir işadamı ve eski emniyet müdürünün hem de adliye koridorlarında karakolluk olmasının haber değeri yok mu?
Yoksa sorun, olayda Erdoğan Demir’in adının geçmesi mi?
Birincisi herkes rahat olsun ortada kapışma falan yok…
İkincisi Erdoğan Demir, beni iyi tanır ben öyle diyorsam öyledir…
Erdoğan Bey anlayana kadar sabırla aynı şeyi yazmaya devam edeceğim…
Metin Seyfi Sazak’la tanışmıyorum ve sevmiyorum…
Ayrıca dün çıkan haberle ilgili ben değil muhabir arkadaşımız Barış Doğan Metin Seyfi Sazak’tan telefonla görüş aldı…
Ve o haberde Erdoğan Demir’in de Metin Seyfi Sazak’tan şikayetçi olduğunu yazmıştık…
Yani kimse haybeden ortalığı bulandırmaya çalışmasın…
Herkes herkesi tanıyor!
***
Kimse halka rağmen halt yiyemez…
Önceki gün ÇATES’te direnerek, kazanılmış haklarını geri alan işçi arkadaşların hikayesini okumuşsunuzdur…
Peki, Saz Köyü ve civar köylülerin verdiği mücadeleyi izliyor musunuz?
Şehirde koskoca tüccarların adını duyunca korkudan ne yapacağını şaşırdığı Demirlere kafa tutacak kadar yürekli olan insanlar, dün de Demir grubunun bölgeye yapmayı düşündüğü taş ocağına karşı topladıkları imzaları Valiliğe verdiler…
Köylüler adına basın açıklamasını okuyan Saniye Abla, sularına, verimli topraklarına, soludukları havaya, doğaya, ekolojik yapıya sonuna kadar sahip çıkacaklarını söyledi…
Onların haklı mücadelesi umarım bölgede işsizlik belasına termik santrallere teslim olan, “Aç öleceğimize tok ölürüz” diyen yöre insanına ışık olur…
***
Eğer sinirimden ondan önce ölmezsem…
Hoca, cenaze musalla taşına getirilip, “Merhumu nasıl bilirdiniz?” diye sorduğunda…
“İyi bilirdik” kaç kişi der bilmiyorum ama…
Ben öyle düşünmüyorum…
Bir adam her şeyi bilir mi?
Her konuda fikir sahibi olur mu?
İşi gücü, arasının iyi olduğu kişileri vıcık vıcık yağ kokan köşe yazılarıyla göklere çıkarmak…
Bir gazeteci sürekli birilerini övüyorsa bilin ki nemalanıyordur…
Siz kimi kastettiğimi anladınız…
Kötü olan hayatını yağcılık yaparak kazanan köşe yazarının kartvizitinde bir de “başkan” yazmaz mı?
Neyi merak ediyorum biliyor musunuz?
Siz ki işimizin doğası hata yaptığımız zaman affetmiyor, yorumlarınızda anında satırı vuruyorsunuz da, böyle dalkavuklara nasıl tahammül ediyor, nasıl haddini bildirmiyorsunuz anlamıyorum…
Hiç sağa sola “Bu kim?” diye sorma sırma saçlı…
Sana diyorum, düş artık milletin yakasından.