42 Yıllık meslek hayatımda neler gördüm, nelere şahit oldum…
Muhalefetin kendilerine muhalefet yapılmasını “İKTİDAR” kadar acımasız olduğunu gördük ve yaşadık…
1994 Yılından buyana İstanbul’da Gazetecilik mesleğini icra eden Zonguldak’taki adı “Sakallı Gazeteci” Ahmet Külsoy var.
Ahmet 1980 öncesi İstanbul Pastanesi karşısında MHP İl binası önünde devrimci yayın evlerinin kitaplarını satarak direniş yapan insandı…
Yediği dayağın, zincirli sopanın hattı hesabı yoktur…
O Devrimci kimliğiyle direnişine devam etti…
Demir çubukları yerken…
Sonrasında o bıkmadı dövenler, “Ahmet’e artık kimse dokunmasın” kararını aldı…
1980 Darbesi sonrası Ahmet Külsoy benim hayatıma girdi…
Dünya görüşümüz, fikirlerimiz çok ayrı olan insanlardık…
Benim; Hür-Yurt, Haber Gazetesi, Tercüman, Bulvar, Milliyet ve Profesyonel olarak Hürriyet Haber Ajansı kapısından içeri girdiğim tarihlerdi…
Ahmet, İnanış Gazetesi Muhabiriydi…
TTK’da ki memuriyetini unutarak…
Güneş Gazetesi ciddi bir gazete olarak Bab-ı Ali’ye rakip çıkmıştı…
Ahmet’i muhabir yapma koşuluyla ilk ve son defa sakallarını ben kestirmiştim…
O dönem ki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Genel Maden-İş Sendikası rahmetli Şemsi Denizer’i ziyaret etmişti…
Ahmet aykırı soru sormazsa kabız olurdu…
Baykal’a, “Siz iktidar olsanız, liseleri cezaevine çevirirsiniz” cümlesi sonrası oda buz kesti…
Baykal, Ahmet’e saldıracak ama…
Bizim fotoğraf makineleri hazırda deklanşöre basmaya…
Bugün gibi Deniz Baykal’ın çene kemiklerinin gidip-gelişini hatırlıyorum…
Elmas TV’de program moderatörlüğünü Ergin Özkul’un ve Halkın Sesi Gazetesi Başyazarı Mustafa Özdemir’in yaptığı “Gazi Paşa Günlükleri” programına Haber Spikeri Bilge Albas ile birlikte konuk olduk…
Programın diğer kanadı İktidarın Muhalifi 6’lı masa idi…
Davet CHP Kadın Kolları Başkanı Merve Kır’dan gelmişti…
DEVA Partisi İl Başkanı, Saadet Partisi İl Başkan seviyesinde katıldığı programa İlçe Başkanları, Kadın Kolları Başkanları, Merkez İlçe Başkanları ve vatandaşlar katıldı…
Konu Yayla İlköğretim Okulu binası idi…
2’inci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün heykeli önünde canlı yayın yapıldı…
1980’den başlayarak söylüyorum…
Zonguldak Belediyesinde Başkanlık yapan hiç sağcı olmadı…
İhtilal hükümetinin atadığı dahil…
Kimi; İGD, Kimisi Halkın Kurtuluşu, Kimisi sosyal demokrat vs…
Sağ, Muhafazakar Başkan olmadı!!!
1970 Yılında yapılan imar planlamasına asla ve asla uymayan Belediye Başkanları oldu…
CHP’li Başkan Hüseyin Öztek yaptırmıştı…
Ama kimse uymadı…
Eleştiriyoruz ya; “Sanayi ve kültürel kimliklerimiz” yok etmeyelim diye…
Cumhuriyetin İlk kentinin en önemli fotoğrafı ne???
Zonguldak Belediyesi eski binası…
Ne oldu???
Gazeteci olunca insan bunlara takılıyor???
O binanın altında Halk Evi vardı…
Biz Adliyelik olduğumuzda zincir sopalı, bıçaklı, silahlı ekibin bize saldırdığı nokta idi…
Kent kimliğini koruyacağız diyoruz…
Ama bir özel kolejin kültürel miraslarımızı kendi mülküne geçirmesine ve istediğini yapmasına göz yumuyoruz…
Ayrıştığımız nokta bu işte…
İktidar zaten bizi sevmiyor da…
Sizde sevmiyorsunuz…
Hani bizim mesleğimizin deyimi…
Ne İsa’ya, Ne Musa’ya yaranmak…
Bizim kimsenin sevgisine ihtiyacımız da yokta…
Adil ve adaletli olalım…
Çünkü hepimize lazım…
Bugün şehir köye dönüştüyse bunun sorumluları belli…
O yüzden geçmişi bilmeden geleceğe kimse yorum yapmasın…
Halk TV’den Serhan Asker’in programına konuk olan Cumhuriyet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni, Zonguldaklı, Madenci çocuğu sevdiğimiz Gazeteci Aykut Küçükkaya’nın 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili sözlerine katılmıyorum…
Küçükkaya, “Sol ve aydınlara darbe yapıldı” dedi…
Yaş itibariyle bilmeye bilir…
Ahmet Kaya’nın yıkılan Zonguldak Kapalı Spor Salonun da konseri vardı…
Devrim şarkıları için herkes toplanmıştı…
Ahmet Külsoy bana, “Fotoğraf makinesini hazır tut… Ahmet Kaya’ya şarkı söylerken sorum olacak… Oda bana saldıracak” diye…
Benim için flaş haberdi…
Ahmet adaşı Ahmet Kaya’ya, “Viskileri kadınlarla yudumlarken, alem yaparken nasıl devrim olacak” diye sordu…
Saldırmadı ama konser bitti…
Küçükkaya şunu bilse, dediği lafı demez…
16 Yaşındaki çocuk Erzincan’da ki İhtilal Mahkemesinde, hiç suçu olmadığı halde idam edildi…
Bunun gibi örnekler çokta…
Bizim gençliğimizi yok eden ABD uşağı, Vatan haini omuzlarındaki şeref olmayan rütbeliler…
Hangi aydın… -Aydın ne demek ise- Bu ülkede Aydın denen kim, yargılandı ve asıldı…
Onlar masalarda devrim yaptılar…
İhtilal dönemi bir fıkra yüzünden üç arkadaşımızı sıkıyönetim mahkemesinin ahırlarına biz gönderdik…
Geçmişi bilmeyen, Geleceği de bilemez…
Sevgiyle kalın…