Bilirsiniz, siyaset erbabı, şahsının, “Zonguldak sevdalısı” diye tanımlanmasını pek sever bizde. “Şeyh uçmaz mürit uçurur” derler ya, koparılan vaveylaya zatın kendisi de inanır, sevdasından ince hastalığa tutulmuş Mecnun gibi dolaşmaya başlar ortalıkta. Gariban kentin hangi sızılı süreçlerden geçip bugünlere ulaştığı konusunda bir gün bile tefekkür etmemiştir oysa. Karşısında, bu sevdanın ne menem bir şey olduğunu sorgulayan birileri de olmayınca da körler sağırları ağırlamaya devam eder…
Özel konuşmalarımızda söylendiği için isimlerini açıklamam asla, devri iktidarı son erdiğinde, kendisine iletilen kentsel meselelere, “Benden sonra kopsun kıyamet” cıvıklığıyla yanıt veren mebzul miktarda “Zonguldak sevdalısı” var kentte. İçlerinden bitpazarına nur yağdırıp yeniden hüküm sahibi olanlar bile çıktı hatta. Hasbelkader seçim kazanınca kendini temize çektiğini sanan bu zevat, konuştuklarını unutup “Zonguldak bilgesi” havalarıyla yüzlü yüzlü hüküm vermeye devam etti yine…
HAZRETLERDEN HANGİ KONUYLA İLGİLİ DÖRT BAŞI MAMUR GÖRÜŞ DİNLEDİK BUGÜNE KADAR
Kraldan çok kralcılık yaptıkları halde, atandıkları için valileri saymıyorum, bakan, milletvekili, belediye başkanı, genel başkan, genel müdür, daire başkanı gibi kaderimizi belirleyen görevler yapıp da, süreleri sona erdiğinde kente kafa yoran, fikri destek sunan kaç muhterem var Zonguldak’ta? Siyasal iddiasını bir şekilde sürdürmeye çalışanların mırın kırınları dışında, kaç tanesi kentte olan bitenle ilgili görüş açıklıyor? Dahası, kaçı bir dönem Mecnun’u olduğu Zonguldak’ta yaşamını sürdürüyor?
Devam edelim: Hazretlerden hangi konuyla ilgili dört başı mamur görüş dinlediniz bugüne kadar? Vaz geçtim hepsinden, kent sorunlarının tartışıldığı onca sempozyum, panel, söyleşi yapıldı, ülkenin önde gelen bilim insanları fikirlerini, çözüm önerilerini sunmaya geldi Zonguldak’a. Hangisini o platformlarda gördünüz? Deli olacağım: Bu fikri çabaların içinde olmayan, araştırmayan, kentsel arayışlara katılmayan, başkalarını dinleme, okuma zahmetine katlanamayan ne bilecek de görüş oluşturacak yahu?
HİÇ KİTAP OKUMAYAN, TÜRKÇEDEN BİHABER YAZARLARI VAR ZONGULDAK’IN
İki, iki dört: Mecnun’u oldukları tek şey makam, mevki, koltuk yalnızca; geniş(!) ufukları şahsi ikballeriyle sınırlı. Bildikleri yanıldıklarına yetmediği halde, egoları yıldızlardan büyük zevatın şiarıysa “Önce ben, sonra ailem, ardından çevrem, en son da Türkiye’m, Türkiye’m” nakaratından ibaret. Haksızlık etmeyeyim: Hile, ayak oyunu, desise, yalan gibi iyi bildikleri çok şey de var. Bu da normal, siyaset onlar için etik kurallar içinde yapılan fikir proje yarışından daha çok ikbal aracı çünkü…
Siyasetin küçük insanlarından söz ettim, kaderimizi onlar tayin ediyorlar çünkü. Bunlardan sözde yazarçizerler içinde de, sivil toplumda da çokça var. Hiç kitap okumayan, Türkçeden bihaber yazarları var mesela Zonguldak’ın. Genel merkezden faks gelmedikçe kılını kıpırdatmayan bolca sivil toplum örgütü yöneticisi mevcut. Tıpkı siyasetin hacıyatmazları gibi, onlar da, omuzlarının üstünde başkalarının başını taşıyor. Sonra da bir Zonguldak sevdalısı oluyorlar ki, sormayın gitsin…