Bugünlerde yaşananları, yarın, tarih kitapları nasıl yazacak, emin olun çok merak ediyorum… Olan biteni tüm çıplaklığıyla yansız bir şekilde anlatmaya çalışanlara kimsenin inanmayacağını “kesin bilgi” olarak not ediyorum buraya… İki nedeni var bunun… Birincisi, her denilen yalana inanıp, en çıplak gerçeği bile reddetmek genetik kodlarımıza işlenmiş bir davranış biçimi olacak gelecekte… O nedenle başka türlü davranamayacağız… İkincisi de gerçek hayatta olanlar ancak Aziz Nesin kitaplarında görülecek türden bir kara mizaha benzediği için, okuyana, “gerçeklik duygusu” vermeyecek…
Doğru söyleyen dokuz köyden değil, kitaplardan da kovulacak yani… Merak ettiğim bir diğer husus da şu: Söz varlığımız içinde “komplo” diye bir sözcük bulunmasaydı, AKP elebaşları, özellikle son birkaç yıldır ne yapardı acaba… Zatı muhteremler, gökten yağmur gibi yağan ve her biri de maşallah domuz kurşunu gibi olan iddiaların hangisine, nasıl yanıt verirdi… Çıldırasıya meraktayım, yerine hangi sözcüğü koyarak bu kadar ikna edici olabilirlerdi toplumda… Ben zaten sıyırdım da, bunca absürtlük karşısında, toplumun da akıl sağlığından şüphe etmeye başladım artık…
ELBİRLİĞİYLE ÜLKEYİ SÖVÜŞLÜYORDU
Reza Zarrap ötüyor Amerika’da… AKP elebaşları, ayağa kalktı: “Komplocu ajan…” Günaydın… Adam ta en başından beri alçağın biriydi zaten, her türlü tarakta on bin türlü bezi olan şarlatanın tekiydi… Devlet içine çöreklenmiş FETÖ çetesi, 17-25 Aralık’ta, tereyağından kıl çeker gibi ipliğini pazara çıkarıverdi soytarının… Çok kolay oldu, suç ortaklarıydı çünkü… Reza’sı, bakanı, bakan - başbakan çocuğu, FETÖ çetesi el ele vermiş, elbirliğiyle sövüşlüyordu ülkeyi… Devran döndü, post kavgası başlayınca tek dokunuşla lağım patlayıverdi… Her yan kokmaya başladı ülkede…
Amerika’da görülen dava için de laf hazır hazretlerde… “FETÖ komplosu, düzmece mahkeme…” Yine bir meraktır aldı beni… Peki, bu Amerika’daki mahkeme düzmece, orada söylenen her şey yalandı da, neden Reza’nın mal varlığına el konuldu Türkiye’de... Yahu bu Reza bu kadar sahtekârdıysa, bir hafta içinde iki kez neden nota verildi Amerika’ya… Uğruna, dünyanın süper gücüne neredeyse savaş ilan edeceğimiz bir şahsın pis bir ajan olduğunu görecek öngörüden de mi yoksun bu ülke… Bu kadar mı bitiğiz… Hadi MİT istihbar edemedi diyelim, enişte hep Man Adası’ndaydı da mı duymadı rezaleti…
BU ÜLKE BABALARININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL
Sözün ucu Man Adası’na geldi madem, okyanusu geçmeden devam edelim o halde… Kraldan çok kralcılık yapan bazı aklı evveller, AKP Reis’inden daha fazla kralcılık yapıp, onun bile yalanlamadığı Man Adası şirketini yok saymaya kalkıyor… Kimi yüzsüzler de “Ne olmuş yani, Cumhurbaşkanı yakını diye ticaret de mi yapmasınlar?” diyerek sahip çıkmaya çalışıyor haramzadelere… Evet yapmayacaklar… Yapıyorlarsa da vergi kaçırmaya tevessül etmeyecekler… Hatta bir rapor uydurup askerden de kaçmayacaklar ayrıca… En fazla da bu ülkeyi babalarının çiftliği sanmayacaklar…
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde bırakın cumhurbaşkanıyla başbakanı, yakınlarının adı, bu şekilde şaibeli ticari faaliyetler karışmış hiç kimseye muhtarlık yapma hakkı bile vermezler… Bakan ya da başbakan olmazdan yıllar evvel, evinde sigortasız hizmetçi çalıştırdığı ortaya çıktığı için istifa etmek zorunda kalan onlarca siyasetçi adı var hafızamda… Ama bizde, her şey serbest maşallah… İçinde “komplo” sözcüğü bir cümle kurdun mu, her şey pirüpak oluyor… Zeytinyağı olsa okyanusun dibine batacak yalan gemisi bırak denizi, dağlar bayırlar aşıyor… Gel de sıyırma kafayı…