Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) dün tarihi kongrelerinden birini yaşadı…
Sağ seçmenin “CHP’liler hiç kimseyi bulamazsa kendi kendileriyle kavga eder” tezi bir kez daha doğrulandı dün…
Aman Allah’ım o neydi öyle… Konuşmalar o kadar uzadı ki… Millet birbirine laf yetiştirmekten neredeyse oy kullanamayacaktı…
Gelin dilerseniz dünkü kongrenin analizini birlikte yapalım…
Adaylardan biri CHP’de mutlak hakim güç olan Harun Akın ve partide yapayalnız kalan yancısı Şerafettin Turpcu’nun desteklediği Ebru Uzun…
Diğeri “tek adamcılık”a karşı çıkan muhalefetin adayı Erol Sarıal…
İkisinin de partililiği tartışılmaz bir gerçek… Ama Ebru Uzun’un bağımsızlığı konusunda birçok insan gibi benim de kaygılarım var…
Kronolojik olarak süreci birlikte hatırlayalım…
Ama bu satırları okuyan herkesten ricam, somut olaylar üzerinden giderken zihninizden söylediklerimin “doğru” ya da “yanlış” olarak yanıtlamanız…
Taaa, 7 Haziran öncesinde yapılan eğilim yoklamasına kadar dayanıyor bu hesaplaşma… CHP’nin “küstüm çiçeği” Harun Akın’ın Türkiye Değişim Hareketi’nden sabıkası olduğunu, 7 Haziran’da sıralamadaki yerini beğenmeyince ince hastalığa yakalanıp yataklara düştüğünü bilmeyeniniz yoktur herhalde…
Doğru mu, yanlış mı?
Ne zamanki CHP Genel Merkezi’nden torpil yaptırıp 3’üncü sıraya geldi o gün yeniden yollara düştü Harun Akın…
Doğru mu, yanlış mı?
7 Haziran’da sırtını döndüğü CHP için 1 Kasım seçimlerinde mebus olma hayaliyle kesenin ağzını açtığını söylememe de gerek yok herhalde… CHP’yi neredeyse 10 bin oy gerileten Harun Akın, 1 Kasım’da aldığı ağır seçim mağlubiyetinden sonra siyaseti askıya alıp dinleneceğini söylemişti…
Doğru mu, yanlış mı?
Aynı Harun Akın, delege seçimlerine karışmayacağını söylemiş, Merkez İlçe Başkanlığı seçimlerinde de müdahil olmadığını Ebru Uzun’un beyaz listesinin arkasında olduğunu söylemişti…
Doğru mu, yanlış mı?
Peki öyle mi oldu?
Halbuki, taraflı tarafsız herkes delege listelerinin de, merkez ilçe yönetimi ve üst kurul listesinin de Harun Akın’ın ofisinde bizzat kendisi tarafından dizayn edildiğini biliyordu…
Buraya kadar yazdıklarıma itirazı olan var mı?
Eğer yoksa, bir fikir partisinde, siyasi kimliklerini “demokrat” olarak tanımlayan insanların, tek bir kişinin ağzına bakarak hareket etmesi kadar acınası bir durum olabilir mi? Yani Harun Akın, “Sen gel, sen gel, sen gel, sen git” diyecek ve herkes ona biat edecek. Bunu eleştiren gazeteci de tu kaka ilan edilecek, hedef gösterilecek.
Dün tam da öyle oldu… Harun Bey’in, “Sen gel, sen gel, sen gel listesi” kazanan taraf oldu…
Ama kongrenin en ilginç konuşmasını yine o yaptı… Akın, ne belediye başkanlığına, ne de milletvekilliğine aday olmayacağını açıkladı… Hatta belediye başkan adayının Muharrem Akdemir olduğunu söyledi… Kim söylüyor bunu… Delege seçimleri için geldiği partide herkesin içinde Muharrem Akdemir için söyledikleri hala kulaklarda çınlayan Harun Akın…
Gel de inan şimdi… Hani derler ya, “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” Delege seçimlerine, merkez ilçe seçimi ve üst kurul listesine karışmadığını söyleyen Harun Akın mı belediye başkanlığı ve milletvekilliğine aday olmayacakmış…
Külahıma anlatsın onu!
Aha da buraya yazıyorum… O gün geldiğinde ya üyelerden gelen ısrarlara dayanamadığını söyleyecek, ya da tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi tepeden inme aday gösterilince, “Ülkem için, kentim için görevden kaçamadım” deyip çıkacak işin içinden…
Gelelim köşenin başlığının neden “Odun” olduğuna…
Seçimlerden bir hafta önce kesinlikle delegelere karışmadığını söyleyen Harun Bey, bu kez merkez ilçe başkanını belirlemek için Ebru Uzun’u yanına çağırır… Ebru Hanım’a aynen şu ifadeleri kullanır:“Ebru Hanım, ben istesem odunu aday gösterir, odunu merkez ilçe başkanı yaparım. Ama sizin isminiz ön plana çıkıyor. Benden haber bekleyin”
Ebru Hanım, son ana kadar Harun Bey’den haber bekler ve nihayetinde adaylığını açıklar…
Bu satırları yazmadan birkaç saat önce telefonda görüşlerini aldığım Ebru Hanım, kesinlikle kimsenin adamı olmadığını, böyle düşünenleri utandıracağını söyledi… Tüm kalbimle inanıyorum ki, Ebru Uzun o onurlu duruşlu gösterecek, “odun” olmadığını ispatlayacak kadar dirayetli bir kadın…
Ama bu yönetimle, Harun Akın’ın yaptığı o üst kurul listesiyle işi çok zor… Umarım o haklı çıkar da CHP, delege ağalarının, koltuk sevdalılarının hakimiyetinden biran önce kurtulur…
Çünkü, Akın ve Akın gibi küçük hesap yapıp siyaseti kendi istikballeri üzerine yapanların CHP’si ortalama vatandaşa bırakın umut vermeyi, CHP’den daha da uzaklaştırıyor!