Milli Eğitim Bakanlığı "Öğretmenlik Kariyer Basamakları" adı altında bir yönetmelik yayımladı. Buna bağlı olarak "Eğitim Bilimleri" konulu yaklaşık beş yüz kırk sayfa bir metin yayımlayarak bizlere "Bu yazılanlardan sorumlusunuz." dedi. Benim de üyesi olduğum sendika dahil birçok sendika yapılacak olan sınava itiraz etti. Şu anda kamuoyunda sınavın iptal edileceğine dair çok yoğun bir algı mevcut.
Şimdi gelgelelim şeytanın gör dediğine. Görüyorum ki bütün öğretmen sendikaları bu sınava karşı fikir birliği içindeler. Birçok konuda farklı düşüncelere sahip olan sendikaların bu konuda fikir birliği içinde olması beni şaşırtmadı değil. Sendika liderlerinin de kendi düşüncelerinden daha çok üyelerinin çoğunluğunun görüşü bu yönde olduğu için sendikalar bu görüşü dillendirdiler. Bu ortak görüşe Sözcü gazetesi yazarı Deniz ZEYREK' in de katıldığını görüyorum. Özetle diyorlar ki öğretmenlik mesleği zaten bir uzmanlık mesleğidir. O nedenle her öğretmen bir uzmandır. Daha önceki yazılarımda bir deyimden söz etmiştim: “İçine doğru karışmış yalan…” Takip eden okurlarımız hatırlayacaktır. Her öğretmen kesinlikle uzman değildir. Kendisini yenileyen, değiştiren, okuyan, araştıran, sorgulayan ve bu süreç sonunda kazanımlarını içselleştirip uygulamaya geçirebilen öğretmen uzmandır.
Milli Eğitim Bakanlığı da bir uygulama başlatmış. Akademisyenlerden oluşan bir toplulukla beraber eğitim programı hazırlamış ve eğitim programı sonunda yapılacak sınavla uzman öğretmenlik ya da başöğretmenlik unvanı vereceğini açıklamış. Uygulamaya da başlamış. Tüm bu süreci, prosedürü onaylamıyor olabilirsiniz. O zaman yerine bir alternatif koyacaksınız. Takip ettiğim kadarı ile alternatif olarak " Öğretmenlikte belli bir yılı tamamlayan uzman, daha fazlasını tamamlayan direkt başöğretmen olsun ya da maaş ve ücrette artışa gidilsin." gibi fazla da alt yapısı üzerinde çalışılmamış yaklaşımlar dillendiriliyor. Bunları yazarken aklıma Peyami Safa’ nın o ünlü dizesi geldi:
“Tecrübe, yaşlanarak değil, yaşayarak kazanılır ve zaman insanları değil, armutları olgunlaştırır.”
Yapılan eleştirilerin bir kısmı öğretmenler bölünürmüş, öğretmenler odasına nifak girermiş. Öğretmenlerin hepsi bir arada mı ki yeni baştan bölünsün; eğer öğretmenler bölünmese ki hepsi aynı bilim dalının ,bana göre öğretmenlik bir bilim dalıdır, elemanı oldukları için tek bir sendikaları olurdu. Vurduğu yerden de ses getirirdi.
Sınava ve yapılış sürecine karşı itirazlarınız olabilir. Mesela ben de videoların izlenmesinin zorunlu tutulmasını anlayabilmiş değilim. İnsanlar istedikleri gibi sınava hazırlanabilmelidir. Bunun için bir sınırlama getirilmemelidir. Elinizi vicdanınıza koyun. Eğitim konularındaki metinleri okuduğunuzda ya da videoları izlediğinizde hiç mi yeni bir şey öğrenmediniz?
Öğretmenlik hem alan bazında hem de eğitim bilimleri bazında sürekli değişen ve gelişen bir aktivasyona sahip. Böyle dinamik bir bilim dalının bu kadar durağan değerlendirme süreçlerine tabi tutulması hatta hiç tutulmaması akıl karı değildir. Öğretmen olarak kendimizi çok kısa aralıklarla güncellemek zorundayız. Güncellemeliyiz ki toplum karşısındaki saygınlığımız bundan elli sene önceki olduğu düzeye ulaşsın.
Değerli öğretmen dostlarım, sınav iptal olacakmış diye konu metnine çalışmayı ihmal etmeyiniz. Daha önceki sınavda tecrübeyle sabit olan bir gerçeği hatırlatalım. Bazı sendikalar daha önceki uzman öğretmenlik sınavını protesto ederek üyelerinin sınava girmemesi konusunda telkinlerde bulundular. O üyeler bu sınava girmeyerek yıllardır ödenen uzman öğretmenlik ek gelirinden faydalanamadılar. Aklınızda bulunsun!