Bazı kardeşlerim, bir şeyler okuyup yazarak paylaşmayı olumsuzluyorlar. Olumsuzlamada etik ve estetik kaygıyı anlarım da...
Eskiden kâğıt, kalem elimizdeydi. Şimdi sanal sayfaları kullanma rahatlığımız var. Bu rahatlığı savruk kullandığımızda yanlışlarımız da göz önünde oluyor. O yüzden özdenetim önemli.
Başkalarını yorumlarken de dikkat etmeliyiz. Yazılarda sürekli olumsuzluk aramak, iyiyi, güzeli görmemek doğru değil. Güzelleştireyim derken kişiyi yazamaz duruma getirmemeliyiz. Her yazıdan, hemen, üstün düzey beklemeyelim. Bırakalım ham meyve dalında olgunlaşsın.Yurdumun insanları inadına okuyup yazarak gelişmeliler.
Benim paylaşımlarımı görenler yaşlandıkça döküldüğümü sanırlar. Belki onun da etkisi var ama, çocukluğumdan beri hep okudum yazdım. Deftercikler doldurdum. Yaşayıp düşündüğüm her şeyi yazıya döktüm. Çoğu kayboldu. Kalanlar beni ele veriyor.
Keşke buna kanıt olabilecek yazılarımı ekte sunabilsem. Tarihlere dikkat ettiğinizde yaşarken yazmayı fark ederdiniz. Ben bunları bir şey olmak için yazmadım ki!.. İçimi döktüm sadece.
Biliyorsunuz, zorla okuma yazma olmuyor. Bu durum ortam ve eğilimlere göre oluşuyor. Her şeyde olduğu gibi, doğalı yaratmak gerekir.
Özellikle çocukları, gençleri eleştirirken ölçüye dikkat edelim. Kimseden hemen yazar, şair olmasını beklemeyelim.
Amacımız okuyup yazan bir toplumda daha iyi iletişimli, daha huzurlu yaşamak... O kadar!..
Güzel örnek olalım. Gerisi sonra gelir.