Ölmeyi bayılmak mı sanıyorsunuz?

Abone Ol
Yıllardır bir şehir hastanemiz olsun istedik. Maalesef olmadı, olamadı…
Bir takım beceriksizlikler silsilesi sonucu şehir hastanesi, avucumuzun içinden kayıp gitti.
Sağlık Bakanlığı yeri belirleyin şehir hastanesi yapalım demişti.

Olmadı işte…

Bir yer bulup da paşalar gibi bir şehir hastanesine kavuşamadık.
-Onca uyarıya rağmen- mevcut hastanenin yanında, basit usül bir hastanede karar kılındı.

Bina yıllar sonra yükseldi.

Önümüzdeki yıl açılacak nasip olursa…

Tam bu sırada bu defa projede otoparkın unutulduğu, trafik yoğunluğunun aza indirilmesi için hastanenin karşısındaki tarihi Kız Meslek Lisesi’nin yıkılıp otopark yapılabileceği ortaya atıldı.

Bir otopark için okulun yıkılması kadar saçma fikir olamazdı doğrusu…

Nihayet kamuoyunun tepkisi de sert oldu…

Okul yetkilileri öğrencilere “Yok öyle bir şey” diyormuş.

Ah bu siyasiler…

Ortaya bir şey attılar…

Çıkarabilene aşk olsun…

ALIN SİZE OTOPARK!

Bu saatten sonra ‘Otopark için okul yıkalım’ hamlesi boşa çıkmıştır. Çünkü hastane sınırlarında hem de Sağlık Bakanlığı’na ait koca bir arazinin bomboş durduğu anlaşıldı.

Başhekimliğin üstünde personel için hizmet veren otoparkın genişletilerek koskoca hastane otoparkı yapılabileceğini dün Halkın Sesi’nde duyurmuştuk.  

Hiç öyle okul yıkmakla uğraşmaya, bürokrasiyle mücadele etmeye ve zaman kaybetmeye gerek yok. Hemen mevcut alanın etrafını genişletip koskoca otopark inşa etmek pekala mümkün.

Hem de zaman kaybına uğramadan…

Benim anlamadığım, koskoca arazi neden kimsenin aklına gelmedi?

Milletvekilleri ve hastane idaresi neden bu konuda sesini çıkarmaz?

Bu nasıl bir körlükse artık…

ÖLMEYİ BAYILMAK MI SANDINIZ?

Geçen haftalarda nezarethane konseptli bir kafe açılmıştı.

“Cezaevi değil kafe”
başlığıyla haberini duyurduğumuz ilginç kafe hakkında ilginç yorumlar geldi.

Dikkat çekmesi ve ilgi uyandırması bakımından başarılı bir konsept yakalayan işletmeci arkadaşı tebrik etmek lazım.
Ancak bazı yorumcular “Böyle şey mi olur” babında tepki gösterdi. Mesela “Okuma evresine gelmiş gençlere hapishane, karakol gibi şeyler özentisi olmaması gerek. Daha faydalı şeyler bulunmalı” demiş bir okurumuz. Bir diğeri ise “Yazıktır günahtır, gençler nerelere yönlendirilmek isteniyor, amaç ne, yazık” yorumu yapmış. Kimi de “Ruhsatı kim verdi?” diye sormuş.

Öte yandan gençlere buraları gösterip, özgürlüğün kısıtlanmasının ne menem kötü bir şey olduğunu anlatmak istemiş diye de düşünebilirsiniz.

Yani mevzuya nereden baktığınıza bağlı.

*

Bence bu konu, sermayeye ve eğlence sektörüne meze edilebilecek bir konu değil. 

Sanırım arkadaşlar, ölmeyi bayılmak sanıyor.

Şöyle çok değil 3-5 gün kalsalar konuya daha farklı bakacaklardır.

Bazı şeylerin kıymeti, eldeyken bilinmiyor belli ki…

Kodese girmeden özgürlüğün,

Hasta olmadan sağlığın,

Fakir düşmeden zenginliğin,

Sakatlanmadan sağlam olmanın,

Ve ölmeden hayatın…

Fırsat bulursam ben de gidip görmek istiyorum şu yalancıktan mapus damını!

Bakalım gerçeğine benziyor mu?

BARIŞ PINAR HAREKATI VE KRAL AKLI

Kahraman Mehmetçik’imiz, terör belasıyla başa çıkmak ve çeşitli stratejik planlar doğrultusunda Suriye’de harekât başlattı.

Rabbim bu milletin evlatlarını korusun.

Bütün masumları muhafaza etsin.

Suudi Arabistan harekâttan rahatsız olmuş. Tarihten aşina olduğumuz noktada yerlerini almışlar. 

Şaşırtmadılar aslında…

Lafa gelince, aynı kıbleye dönüyoruz.

İş siyaset ve dünya saltanatı olunca her gün aynı kıbleye dönen dindaşların nasıl da ayrı düştüğünü, biz daha kaçıncı kez yaşayacağız?

Bundan daha büyük bir fitne olamaz diye düşünüyorum.

Çeşitli riskleri de barındıran bu harekatın başarıyla neticelenmesini diliyorum.

KATLİAMLAR

Dün ayrıca Ankara Gar katliamının 4. Yılıydı. Birçok insan karanlık emeller uğruna haince katledildi. Geçmişte de nice canlar, kanlı pusularda, kalleşçe kurşunların hedefi olmuştu.

Nice gençler, ömrünün baharında askerler, öğrenciler, gazeteciler, eğitimciler terör kurbanı olmuştu. Hepsine Allah'tan rahmet diliyorum. 

Çok çektirdiler bu ülkenin insanına…

Anaların göz yaşlarını kuruttular…

Yusuf’una ağlamaktan gözyaşları kuruyan Yakup Peygamberi’nin yüzünü güldüren Rabbim!

Artık anaların göz yaşını dindir!

Yüzümüzü güldür!

Amin…