ON İKİ AY VE 365 GÜN

Abone Ol
Henüz kirlenmemiş 12 ay ve 365 gün ile koltuğumuzun altına sıkıştırdığımız umutlarımızla beraber koyulduk yola. Ne hayaller kurduk her birimiz, ne hedefler koyduk yarına dair, farkındadır umarım şu salına salına gelen yeni yıl. “Umarım veda ederken burnumuzdan getirmemiş olarak gider.”
Özene bezene deviriyoruz saatleri, öyle gelişigüzel yaşamaya korkuyoruz artık, yaş kemale erdiğinden midir yoksa sistem öyle mi buyuruyor bilinmez ama bir hayli titiz davranıyoruz. Bel ki bu biraz da  yeni yılın hatırına.  Değişim dönüşüm için illaki yeni bir yıl gerekiyormuş gibi kandırıyoruz ya kendimizi. Onun da canını okuyacağımız aşikâr oysa…
Umut denilen ve insanı yaşama bağlayan o kıymetli bağ yetmiyor bir başına sistemi değiştirmeye. Cesaret ve kararlılık gerekiyor beraberinde. Bir elin sesi nasıl çıkmıyorsa tek başına, çokluk istiyor hedefe varabilmek açısından insanlık ilişkileri.
 Değişim için ihtiyacımız olan şey yeni bir yıl değil sadece, Belki de zihin temizliği ve vicdan rahatlığı da olmazsa olmazı değişimin, dönüşümün. Bu ikisinden biri fire verirse, boşu boşuna umutlanmış olacağız. Dünya üzerinde, sistemin çöktüğü her yerde, vicdanını öldüren insanlar çoğalıyor demektir. Zihninin içine kötücül düşünceleri ekenler, vicdanlarını da diri diri gömenler ne yazık ki.
Takvim yapraklarında sıralanan günlerin, ayların, bununla baş edebilmeleri imkânsız, siz ne kadar beyaz sayfalara olan umudunuzu çoğaltsanız da, buna zihinleri vicdanları kirli olanlar müsaade etmeyeceklerdir.
Şimdi moral bozuyorum ve umudun üstüne sis perdesi çekiyorum gibi algılanabilir tespitlerim ama sonuç itibarıyla bunun böyle olma ihtimalinin çok daha kuvvetli olduğunu biliyor olmamız, bizi başladığımız yere geri döndürecek. Yani değişen şey sadece takvimdeki rakamlar olacak.
Dünya yine dönecek, savaşlar yine olacak ve yolunda gitmeyen şeyler yolunda gidenlerin hevesine de gölge düşürecek.
Bunun için hep bahaneler bulmak zorunda kalmamız ise acınacak yanımız. Tutunacak bir dal arıyor olmamız, denize düşenin yılana sarılması kadar vahim aslında. Yılanla çiyanla olur mu sizce bu iş?
Beyaz sayfa hayaliyle umutlarımız yeşerebilir mi sadece. Gerçek gözümüzün içine doğru girerken, zihnimiz vicdanımız kendinden umudu kesmişken, var mı yarına dair gerçekten içimizde umudu olan.
Ne kadar çok 12 ay ve 365 gün ziyan ettik hem şimdiye değin, bir düşünsenize.
Önemli olan yenilenen yılın gelmesi değil, hırslarına yenilen insanlığın kendine gelmesi.