Çaycuma

Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Belgelerinde Çaycuma

İnsanların oluşturdukları kültür ve buna bağlı olarak ortaya çıkardıkları uygarlıkları, toplumsal süreçleri, yaşanmışlıkların sebep-sonuç ilişkilerini belgelere dayalı olarak inceleyen tarih, olayların hangi zaman dilimi ve coğrafyada yaşandığını anlatan bilim dalı olarak tanımlanıyor.

Abone Ol

Toplumların ulus olma duygusuna sahip olarak ortak hedeflere yönelme becerisi göstermesinde büyük rolü olan tarih bilgisi, insanı insan yapan değerlerle kucaklaşmasını da sağlıyor. Sanıldığı gibi yalnızca dünün değil yarının bilgisini de üreten tarih, farklı toplumlarla empati kurulmasına da katkı sunuyor.

TARİH EZBER BİLGİLER BÜTÜNLÜĞÜ DEĞİLDİR

Sanılanın aksine donmuş bir kalıp, ezber bilgiler bütünlüğü olmanın çok daha ötesinde anlamlar ifade eden tarih, deşeleyenleri yeni bilgilere ulaştırıyor. En kadim bilmece olarak önünde duran, “Kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz” sorusuna yanıt arayan insanların kendilerine doğru yaptıkları yolculuklarda, en çok kat edilen yolun adı da olan tarih, merak duyan herkesi eğlenceli bir öğrenme yolculuğuna da çıkarıyor.

OSMANLI VE CUMHURİYET DÖNEMİ ARŞİV BELGELERİNDE ÇAYCUMA KİTABI BELGELERDEN OLUŞUYOR

Belediyemiz tarafından yayımlanan “Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Belgelerinde Çaycuma” kitabı bu coğrafyayı yurt yapan bizlere böyle bir olanak sunuyor. Kitap, bizzat kaynağından sunduğu arşiv belgeleriyle hafızalarımızı tazelerken yeni bilgilerle de buluşturuyor. Prof. Dr. Seyfullah Kara’nın editörlüğünde Prof. Dr. Recep Karacakaya, Prof. Dr. Barış Sarıköse ve Dr. Öğretim Üyesi İsmail Yücedağ tarafından hazırlanan kitapta önemli bilgi ve belgeler yer alıyor.

34 HANEDE 200 NÜFUSUN YAŞADIĞI BİR HRİSTİYAN MAHALLESİ DE YER ALIYOR

Kitaptan öğrendiğimize göre, tarihin her döneminde şu ya da bu şekilde var olan Çaycuma,

19. yüzyılın sonlarında, bugünkü sınırlarının çok daha ötesinde geniş bir alanı kapsıyor.  1314 (1896) yılı Kastamonu Vilayet Salnamesi’nden alınarak kitaba konan belgeye göre 1896-97 yıllarında, Çaycuma’nın (Çarşamba nahiyesi) sınırları içinde 107 köy bulunuyor. Gace’den (Gaca) Kilimli’ye, Ibrıcak’tan (Yenice) Veysoğlu’na (Gökçebey) Hacıali’den (Beycuma) Kokurdan’a (Çatalağzı) kadar bir büyük coğrafyada yer alan bu köylerin 6.461 hanesinde, o tarihlerde, 49.621 nüfus barınıyor. Kitaba göre, nahiyede Ermeni nüfus bulunmazken, merkezinde (Çarşamba), 34 hanede 200 nüfusun yaşadığı bir Hristiyan mahallesi de yer alıyor.

ZONGULDAK İL MERKEZİ ÇARŞAMBA’YA (ÇAYCUMA) BAĞLI ELVAN KÖYÜNÜN BİR MAHALLESİYDİ

Tüm bu anlatımdan 46 hane 335 nüfuslu Elvan köyünün bir mahallesiyken, 1899 yılında, hızla büyümesi nedeniyle nahiye bile yapılan kaza merkezi statüsüne yükseltilen Zonguldak il merkezinin Çarşamba’ya bağlı bir yerleşim olduğu anlaşılıyor. Çünkü o tarihlerde Elvan, Çarşambaya bağlı bir köy olarak görünüyor.

YARININ NASIL ŞEKİLLENECEĞİ YAŞANACAK EKONOMİK VE SİYASAL GELİŞİMLERE BAĞLI

Son derece öğretici olan tarih bilgisi, toplumlar gibi kentlerin de, siyasal ve ekonomik konjonktüre bağlı olarak büyük değişimler yaşadığını, bir halden bir hale çok hızlı bir şekilde evrildiğini gösteriyor. Yakın tarihe kadar hepimizin ortak merkezi Kastamonu’ydu mesela. Bir ara Bolu oldu. Kömürün bulunuşu, bu bölgenin kaderinin Zonguldak’la birlikte bütünleşmesini sağladı. Yarının nasıl şekilleneceği yaşanacak ekonomik ve siyasal gelişimlere bağlı elbette. Gelişmeleri doğru okuyup uyum sağlayanlar geleceğe emin adımlarla yürürken, buna ayak uyduramayanlar başka bir öykü olarak yer alacak tarihte.

DÜN BİLGİSİNİN DE ÇOK ÖNEMLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ

Çaycuma Belediyesi olarak binlerce yıllık tarihin içinden “Uzun bir insanlık öyküsü” olarak süzülüp gelen Çaycuma’nın her türlü birikimine, değerine sahip çıkmayı, korumayı, bozulmadan gelecek kuşaklara aktarmayı görev biliyoruz. Bugünü şekillendirir ilçemizi yarınlara hazırlarken, dün bilgisinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu çabalarımızın ürünü olarak kütüphanelerde yerini alan  “Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Arşiv Belgelerinde Çaycuma” kaynak kitap şeklinde, biriken sorularımıza yanıt vermeye çalışıyor. Prof. Dr. Seyfullah Kara, Prof. Dr. Recep Karacakaya, Prof. Dr. Barış Sarıköse, Dr. Öğretim Üyesi İsmail Yücedağ’ın çok büyük emekleri sayesinde elbette.