Bazı insanlar içinde yaşadığı toplumun değerlerini, örfünü, kültürünü, bakış açısını, tarihini, aile yapısını, eğitim düzeyini, dili kullanma becerisini, eğitim düzeyini, rol modellerini, kanaat önderlerini, hazırda bekleyen trol ordularını, medyanın manipülasyonlarını, gazeteci görünümlü şakşakçıların iftiralarını duyumsayamaz...
Güç sarhoşluğu, koltuğun yumuşaklığı, itibar görme, paranın üzerinde oturma, ihale dağıtma, işe adam alma ayrıcalığı gibi özellikleri olan makamlara bir şekilde gelenler “ne oldum delisi” aşamasına geçiverirler...
Acar tipler, “medya her gün benden bahsetsin. TV kanallarında geri zeka ürünü fikirlerimi savurayım. Medyatik olayım. Haddimi aşayım. Patavatsızlık edeyim. Reklamın iyisi kötüsü olmaz” türü lümpenliklere çok başvururlar...
Son 40 yıldır ülkedeki yöneticileri, atanmışları, seçilmişleri, feodal beyleri, tarikat baronlarını, kasaba zekalı politikacıları, mafyatik CIA kuklalarını, taşralılığı geçememiş goygoycuları, kısaca zübükleri yakından izliyorum. Her gün gazete, dergi, web sitesi karıştırmaktan beynim de b.k çukuruna dönüştü diyebilirim...
Yerel yöneticilerin kimileri itibar kazanacağını, meşhur olacağını, ünlü olarak tanınacağını sanarak aslında; AİLESİNİ, AKRABALARINI, HEMŞEHRİLERİNİ utandırıyor. Nefret objesi haline geliyor...
Özellikle "seçimle" gelen, bir şekilde delege oyunları ile parlatılmış, yoz kültür düzeyini aşamamış tipler bizleri demokrasiden soğutuyor. Kime güveneceğimizi bilemez hale getiriyor.
Bir söz var, “her toplum layık olduğu kişiler tarafından yönetilir” şeklinde. Biz, bilimden, akıldan, kültürden, kitaptan, projeden uzak durdukça başımıza da X adlı pislik çukuru siteden üzerimize b.k sıvayan dansöz köçekler gelebiliyor...