TBMM’den geçen ve Cumhurbaşkanının onayladığı yasaya tepki olarak Redevans (Türkiye Taşkömürü Kurumu ‘TTK’ dan kömür sahası kiralayan kişi-şirket) işletmecileri kömür sahalarındaki üretimi kısmen durdurdu.
Aslında “kardan zarar” eden Şirketler, işçilerin alacağı parada ve diğer sosyal haklarda gözleri olmadığını söylüyor ve bunun karşılığında istedikleri, “ürettikleri kömürü devletin satın alması”.
Bu sahalarda kayıt içi ve dışı yıllık bir milyon tondan fazla kömür çıkarılıyor. Yine bu sahalarda kayıt içi ve kayıt dışı çalışan işçi sayısı 5 bin civarında. Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) yıllık üretimi ise bir milyon yüz bin ton civarında ve TTK da çalışan toplam işçi sayısı on bin civarında yani TTK da çalışan işçi sayısı özel sektörde çalışan işçilerin iki misli.
Kapitalizmde bir kural vardır “hiçbir işveren zarar ettiği bir işi yapmaz “. Yıllardır Zonguldak’ın, doğal kaynaklarını ve insan emeğini hayasızca sömüren özel ocak sahipleri şimdi kuyruklarına basılmış gibi, “ Bu yasayla kömürün maliyeti bizlere çok yüksek olur. Devlet buna çözüm bulsun yoksa üretimi durdururuz” dediler ve kısmen durdurdular. Yani işçilerin “Grev” kararına karşı işverenin “Lokavt” hakkını kullanması gibi bir şey.
Devlet görünürde işçi haklarında ileri bir adım atmış gibi görünüyor. Aynı 961 anayasasının işçilere getirdiği haklar gibi ama burada işçilere bir tuzak daha var. Devlet, zaten hepsi asli görevlerinden sapmış sendikal örgütlere bakıp işçilere;” Bakın sendikanız olmadan da ne güzel haklar veriyoruz, sendikayı ne yapacaksınız “ demek istiyor.
Birde gelecekte bir takım kararnamelerle olumlu görünen bu hakların budanması söz konusu olabilir. İşçi sınıfının ve örgütlerinin bunda uyanık olması şart.
Görünüşe bakılırsa kömür ocakları sahipleri haklı, bu son yasayla kömürün maliyeti yüzde kırktan fazla yükseliyor. Yüzde kırk maliyet artışı ocak sahiplerine büyük bir külfet.
Doğrusunu söylemek gerekirse aslında özel sektör, çoğunluğu atıl durumda olan TTK nın terk ettiği genelde yüzeye yakın yerlerde çalışıyor.
Buralarda 70–80 yıldır aynı kodlarda çalışma yapıldığından kullanılan malzeme bakir damarlara göre fazla olduğu gibi her zaman göçük tehlikesi vardır.
Can güvenliği tehlikesi her zaman diğer yerlere göre çok fazladır ve bu nedenle işveren bu gibi yerlerde diğer yerlere göre iki üç misli ek bir maddi kaynakla önlem almak zorundadır.
Zonguldak havzasındaki Redevanslı sahaların tümünde yüzlerce, yasal olmayan-izinsiz-“Kayıt dışı” ocak çalışır ve bu ocaklardan saha sahiplerinin haberi vardır, çünkü bu kömürü onlar kendi ocaklarında ürettikleri kömürün yarıdan daha az fiyatına satın alırlar. “Kayıt dışı” ocaklarda üretilen kömürün maliyeti, Şirketlerin ürettiği kömürün maliyetinin yarısından daha azdır, çünkü bu ocaklarda çalışanların can güvenliği tedbirleri yoktur, çalışma saatleri resmi olan ocaklarda çalışanlardan 3–4 saat daha fazladır, çoğunda çocuklar çalışır, ücretler çok düşüktür…
Saha sahibinin sahasında kömür çıkarıp ta saha sahibine kömürü satmayan kayıt dışı kömür çıkaran kişiyi saha sahibi kolluk güçlerine ihbar eder.
Saha sahipleri üretimi durdurur mu? Şu anda bir kumar oynuyorlar. Bu sahalarda çalışanlar ve aileleri toplamda on beş bin kişi. Kömür para demek, kömür işletmecilerine para lazım. Bu sahalardan kömür çıkmazsa yıllık kömür üretiminde bir milyon ton kömür eksik olacak demektir. Bir milyon ton kömür Çatalağzı Termik Santrali’nin (ÇATES) bir yıllık ihtiyacıdır. TTK nın yıllık ürettiği kömür ancak ÇATES’e yeter. TTK, on bin işçiyle yıllık ürettiği bir milyon ton kömürü ÇATES e satacak ve ÇATES bu kömürle Türkiye’deki enerjiye yüzde iki buçuk katkı sağlayacak. Bu durum kurallara aykırı.
Aylar öncesinden yazdım; kömür ithalatındaki sıfır olan gümrük vergisi artırılmadıkça bu sorunun çözümü zor. İthal kömürde sıfır olan Gümrük vergisi artırıldığında birçok firma, ithal kömürden daha ucuz olacak olan yerli kömürü tercih edecektir.
TTK ‘nın kömür üretimini artırmak için işçi alma niyeti yok. Ocak sahipleri bir süre sonra üretime yine kaldığı yerden başlayacak bu onların işi. Ama iş ve can güvenliği harcamalarını ekstra bir külfet gibi gören işverenler bundan sonra da bu alana yatırımı mali külfet sayacak. Tabii çalıştıkları eski ayaklar bu külfeti artırmaya müsait, işverenler haklı.
Kimse merak etmesin en fazla 5–6 gün içinde üretim yeniden başlar çünkü Hiçbir işveren “kardan zarar” ettiği için trilyonluk yatırımlarını çürütmez.
İş ve can güvenliği tedbirlerinin eksiksiz tam alınması, işçilerin işsiz kalmaması için:
—Maden işçisi olarak çalışmaya başlayan işçi, işbaşı yaptığının ilk günü “Ocak İntibak Kursu”na başlamadan ve daha ocağa girmeden bağlı olduğu iş kolundaki sendikaya üye olsun. Sendikasız işçiyi çalıştıran işverenlere ceza uygulansın.
—İthal kömürden gümrük vergisi alınsın
— İşçilerin sigorta primlerinin yarısını devlet versin.