RUHSAL DOSYA

Abone Ol
Bir zamanlar okula kaydolan öğrencilerden istenen belgeler arasında Ruhsal Dosya da vardı. Ruhsal Dosya, yirmi, yirmi beş sayfalık bir defterdi. İlkokul ve ortaokul öğrenimi boyunca karneye yazılan ders notları, Ruhsal Dosyaya da yazılırdı. Ek olarak, öğrencinin psikolojik, fizyolojik özellikleri, gözlemlenen istendik ve istenmedik davranışlar öğretmen görüşü olarak yazılır, her dönem sonunda bu bölümler okul yönetimince de imzalanarak onaylanırdı.
Öğrenciye verdiğimiz kanaat notlarına oranla daha bir titizlenir, gözlem notlarımızı yazarken kılı kırk yarardık!
Biliyorduk ki bizden sonraki öğretmenler ve gideceği eğitim kuruluşları, çocuğun geleceğini bizim kanaat notlarımız ve gözlem raporlarımız üzerine kuracaktı!
Bir öğrenci, bir okuldan başka bir okula nakil olduğunda ya da ilkokuldan, ortaokula geçtiğinde, diğer belgeleriyle birlikte Ruhsal Dosya da posta yoluyla o okula gönderilir, öğrenci velisine elden verilmezdi.
Ruhsal Dosyanın ne kadar önemli ve gerekli olduğunu mesleğimin ilk yıllarında şaşırtıcı bir şekilde anladım.
Burada şehir ve öğrenci adını vermemin yanlış olacağı bir okulda, Milli Eğitim Müdürlüğünden bir yazı geldi. Belki on yıl önce okulumuzdan mezun olan ve öğretmen arkadaşımla benim de tanıdığım mahalleli bir gencin Ruhsal Dosyası, Cumhuriyet Savcılığına verilmek üzere isteniyordu.
Dosyası istenen genç, dolandırıcılık suçuyla açılan bir kamu davasında yargılanıyordu. Cumhuriyet Savcısı neden ve nasıl gerekli gördüyse, çapraşık ifadeler veren sanık hakkında bir yargıda bulunabilmek için Ruhsal Dosyasını inceleme gereği görmüştü.
Ruhsal Dosyasını bulup çıkardık. Belgeleri sarı zarfa koymadan, müdür yetkili meslektaşıma rica edip dosyayı inceledim.
Hakkında pek de iyi izlenimlerimiz olmayan bu genç, ilkokulu bitirinceye kadar üç ayrı öğretmende okumuştu. Üç öğretmenin üçü de üç aşağı beş yukarı şöyle not düşmüşlerdi; “Öğrencimiz (X Kişi) kıvrak bir zekâ ve atak bir kişiliğe sahiptir. Bu zekâ ve ataklığını, öğretmenlerini, arkadaşlarını ve ailesini sıklıkla kandırıp yanlış yönlendirmekte kullanmaktadır. Öğrencinin bu davranışlarını düzeltmek için gerekli eğitim çalışmaları tarafımızca yapıldıysa da yeterli mesafe alınamamıştır!
Öğretmenler yanılmamıştı! Durum bize, “Kişi yedisinde neyse, yetmişinde de odur!” diyordu.
Ruhsal Dosya, inceleme sonrası okul belgeliğine geri verilmek üzerine ilgili birimlere gönderildi. O genç, o davadan yargılandı; suçlu bulunarak sabıka aldı! Biz oradayken, birkaç benzeri vukuatı gerçekleşen gencin, biz oradan ayrıldıktan sonraki yaşam serüvenini bilmiyorum ama üç öğretmenin yanılmadığını defalarca kanıtladığını sanıyorum!
Şunun için yazdım bunları; bugün devletin, yerel yönetimlerin ve özel kurum ve kuruluşların çeşitli kademelerindeki tartışmalı kişilerin Ruhsal Dosyalarının incelenmesini öneriyorum. İnanın bana öğretmenlerin hiç yanılmadıklarını göreceğiz!
Örneğin, son günlerin tartışmalı kişisi bir eski güreşçinin Ruhsal Dosyasında yazılanları delicesine merak ediyorum!
 
TANRI, ÖRÜMCEK AĞININ NERESİNDEDİR?
Sinek, bir anlık dikkatsizlik sonucu, örümcek ağına takılmıştı. Bir yandan kurtulmaya çalışırken diğer yandan da yalvarıyordu;
Tanrım, bana yardımcı ol! Tanrım beni kurtar!
Örümcek, ağa takılı sineği görünce mırıldandı;
Tanrım! Sana şükürler olsun; öğlen yemeğimi verdin!
Örümcek, salya sümük Tanrıya yakaran sineğe keyifle baktı ve neşeyle sordu;
Seni kurtarması için yalvardığın Tanrı, benim öğlen yemeği için şükrettiğim Tanrı mı yoksa?
 
İNEĞİN KURTULUŞU!
Ne akla hizmetse, diğerlerinin arasından ayrılıp raylar arasındaki bir tutam otu otlamak için tren yoluna çıkan inek, uzaktan gelen trenin canhıraş düdüğüyle panikledi. Kafasını çevirip baktı! Tren hızla geliyor, korkutucu tınısıyla düdük çalıyordu! Hemen kaçmalıydı! Rayların üzerinde koşmaya başladı! Önde inek, artında bağıra çağıra gelen tren! Tren hızlı, inek yavaş!
İnek tren yolundan sağa ya da sola sıçrayıp kurtulmayı akıl edemiyor, boylamasına kaçıyordu!
Ortaokul öğrenciliğimde gözlerimle görerek tanık olduğum bu sahnenin üzücü sonucunu yazmayayım isterseniz!
Ah inek ah! Her şey seninle başladı biliyor musun?
 
OBURLUĞUN SOSYOLOJİSİ
Her şey benim olsun!
Bütün güç bende olsun!
Ben ne dersem odur! Fikrinizi çöpe atın; yerine benimkini koyun!
Tek söz, tek ses...
...
Köşeden, adamı izleyen kırık gözlüklü muzip çocuk bağırdı;
Tek söz, tek ses; tek ayak! Böyle gidemezsin birader; tekliyorsun!
Anlamadım!
Anlamayacak ne var emmi; tek ayakla yürünmez, öteki ayağını da kullan!
 
ANGELA MERKEL
Time Dergisi, Angela Merkel’i; “Şahsi menfaate ve zorbalığa taviz vermediği, dünyada az bulunan ahlaki liderlik gösterdiği için” dünyada Yılın Siyasetçisi seçti.
Haberi okuyunca hiç şaşırmadım!
Sosyalist ‘Doğu Almanya’ yurttaşı olarak yetişip akademisyen olan Merkel’in yaşam serüvenini enine boyuna biliyorum. Lütfen, internet arama motorlarından birini kullanarak siz de bir bakın!
Angela Merkel, sosyalist bir ülkede yetişerek Hıristiyan Demokratlar gibi erkek egemen bir partide nasıl Genel Başkanlığa yükselmiş ve Alman Başbakanı olmuş, bir görün isterim. Merkel’in sıradan bir yurttaş gibi süren mütevazı yaşamını sevecenlikle göreceksiniz!
Almanya Merkez Bankasında 900 Milyar Euro fazla para var. Düzgün ekonomi, düzgün siyasetin ürünüdür! Ve Almanya, o nedenle Almanya!
Ama Almanya...” ile başlayan cümleler kurmayın. Almanya’nın nüfusu, yüzölçümü, yer altı ve yerüstü varsıllık kaynakları bizimle aynı. Hatta üç yanı denizlerle çevrili ve dört mevsimi bir arada yaşayan bizlerin bir başka artısı gelişmeye açık bir genç nüfusumuzun olmasıdır! Jeopolitik ve coğrafi olarak dünyanın en avantajlı bölgesindeyiz...
Bizim neyimiz eksik biliyor musunuz?
Onu da siz söyleyin artık! Benden bu kadar...