Saadet Partisi Zonguldak İl Başkanı Burak Erol yapmış olduğu konuşmada şu ifadeleri kullandı;
"Kıymetli divan,il sorumlumuz gik üyemiz,il müffettişişimiz,İl yönetim kurulu üyelerimiz,İlçe başkanlarımız,ilçe yönetim kurulu üyelerimiz,kadın ve gençlik kollarımızın fedakar mensupları hepinize hoşgeldiniz diyorum ve sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün 26 Mayıs Pazar gününü idrak ediyoruz.Mayıs ayı “Divan Toplantımız” vesilesiyle sizlerle bir araya geldik. Bizleri biraraya getiren yüce Rabbimize hamd olsun.
Kıymetli katılımcılar, mahalli idareler seçimlerinde aday tanıtım toplantımızda şu ifadeleri kullanmıştım ;
Zonguldaklı bütün kardeşlerime, bütün vatandaşlarıma sesleniyorum.
“Ben haksızlığa uğruyorum” “Ben bu yaşamı hak etmiyorum” diyen bütün Zonguldaklılara sesleniyorum…
Kıymetli hemşerilerim;
“Daha İyi Bir Yaşam Senin Hakkın”
Ve bizler bu hakkı sana iade etmek için var gücümüzle çalışacağız!
Daha İyi Bir Yaşam; yaşanabilir şehirler demektir, yaşanabilir Zonguldak’ı kuracağız.
Daha İyi Bir Yaşam; gece gündüz çalışan insanların evine mahcup dönmemesi demektir. Yolsuzlukları ortadan kaldırarak yoksulluğu ortadan kaldıracağız.
Daha İyi Bir Yaşam; ufacık çocukların konuştuğu zaman ekonomiden dert yanmaması demektir. Zonguldak’ın imkanlarını Zonguldaklılara aktararak, ekonomide açılan yaraları kapatacağız.
Daha İyi Bir Yaşam; gençlerin gelecek hakkında hayaller kurduğu zaman o hayalin merkezine kendi ülkesini koyması demektir. Gönlü kırılan gençlerimizin gönlünü kazanacağız.
Daha İyi Bir Yaşam; rahat bir ulaşım demektir. İnsan onuruna yakışmayan toplu taşımayı rafa kaldıracağız.
Daha İyi Bir Yaşam; betonlaşan şehirlere karşı yeşillenen şehirler demektir. Zonguldak’ımızı yeşillendireceğiz.
Şehrimizin sorunları, insanımızın dertleri ortadadır. Ve tüm bunlarla birlikte birileri tarafından insanımızın unutulduğu, sorunların yok sayıldığı da ortadadır.
Kendi kavgasına düşen iki kutuplu siyasetin; milletimizin dertlerine çare bulamayacağı ayan beyan ortadadır.
Geriye dönüp bakıldığında belediyecilik anlamında milletimizin gönlünde taht kuran bir anlayış varsa o da Milli Görüş Belediyeciliğidir.
Seçimlerinden üzerinden yaklaşık 60 günlük bir zaman dilimi geçti, seçimi kazanan ve milletimizin emanet oylarına mazhar olan hiçbir belediye başkanı veya yönetiminden 100 günlük eylem planı 1 yıllık hamle programı diye bir çalışma bir açıklama duymadık. İlimizin tüm belediye başkanlarına sesleniyorum vakit nakittir . Günler çabuk geçer , ivedi borçlu devir aldığınız belediyeleri denk bütçe kuracak bir mali yapıya kavuşturunuz . Yönettiğiniz belediyede adaletten , liyakattan taviz vermeyiniz . Belediyenin bir kuruşunda 85 milyon insanımızın hakkı bulunduğunu unutmayınız . Trafik çilesini bitirmek için projeler üretiniz . Mazeretler üretmeyiniz . Çocuklarımız için parklar, bahçeler ve yeşil alanlar oluşturunuz. Oturduğunuz koltukların milletin olduğunu ve geçici bir zaman dilimi kullanacağını unutmayınız . Makam hevesiyle halkımıza tepeden bakmayınız . Zonguldak ilimizin tüm belediyelerini 8 ilçe ve 17 beldeyi yakinen takip edeceğiz ve hayırlarınıza motor şerrinize fren olacağız .Yandaşlarınıza belediyenin imkanlarını peşkeş çekmeyiniz . Belediye binasının ışıklarını saat 17.00’da söndürmeyiniz , siz uzun mesailer harcamazsanız hizmet üretemezsiniz.
Saadet Partisi olarak tarihimizden ve inancımızdan aldığımız güçle kendi yol haritamızı çizmeye devam ediyoruz. Saadet Partisi Büyük kongreye hazırlanıyor , istişare süreçlerimiz devam ediyor . Kıymetli Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu’na yapmış olduğu tüm çalışmalardan ve fedakarlıklarından dolayı çok teşekkür ederiz . Allah kendisinden razı olsun , bizler kendisinden razıyız. Yeni seçilecek Genel Başkanımız ve kadrolarımızla Yaşanabilir bir Türkiye ve Yeniden büyük Türkiye idealimiz doğrultusunda tüm gücümüzle omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz. Mili Görüş kadroları ülkemizin ve İslam coğrafyasının teminatıdır. Bunu inanarak ifade ediyorum ,Türkiye’nin manevi derinliği olan ve karşılıksız çalışmalar ortaya koyan tek teşkilat Saadet Partisi teşkilatlarıdır.
Türkiye’de son 9 yılda muhtaç hane sayısı %65,4 oranında artış kaybetmiştir .Yaklaşık 5 milyon hane bugün yardımla muhtaçtır. 5 milyon hane yaklaşık 20 milyon insanımız demektir. Bunlara 10 bin TL maaş alan boğaz tokluğuna mahkum edilmiş emeklilerimizi dahil ettiğimizde ülkemizin manzarasını çok net bir şekilde tahayyül edebiliriz.
Türkiye hiç kimsenin babasının çiftliği değildir . 2024 yılının sadece ilk dört ayında faize 365 milyar TL ödemek zorunda kalmışız. Yıl sonunda bu miktarın 1 trilyon 250 milyar Tl’yi aşması bekleniyor . Siz yürüttüğünüz ekonomi politikar ile aziz Milletimizin göz göre göre sömürülmesine , köleleştirilmesine nasıl müsaade edersiniz ? Emekliye zam sözkonusu olduğunda bütçe bunu kaldıramaz diye sızlanan sizsiniz. Lakin büyük faiz
ödemelerini sızlanmadan yapıyorsunuz. Milletimizin tüm kaynaklarının sömürüye açık hale getirilmesini gaflet olarak tanımlayamıyoruz. Mesele bunun çok ötesindedir . Artık hatalar çok farklı boyutlar kazanmaktadır .
Kıymetli katılımcılar , size ekonomik bir kavramdan bahsedeceğim. Ulusal para yerine yabancı rezerv bir parayı tutmak, onunla işlem yapmayı tercih etmek anlamına gelen dolarizasyon yada bilimsel ifadesiyle para ikamesi Türkiye’nin eskiden beri baş belasıdır . Enflasyon yüksek olduğu için insanlar tasarruflarını , satın alma gücünü sürekli kaybeden Türk lirası yerine dolar , Euro gibi rezerv paralar üzerinden saklamayı tercih ederler.
2001 kiriz çıktığında dolarizasyon oranı %57 idi .Bankalarda ki her 100 liralık mevduatın 57 liralık kısmı yabancı para idi. 22 yıllık tek parti tek hükümet yönetiminden sonra bugün itibariyle dolarizasyon oranı yüzde 55,7 dir . Kur korumalı mevduat uygulama sonrası sadece 2023 yılında merkez bankası 813 Milyar Lira zarara sürüklendi . 2001 krizi öncesinde ki duruma giderek benzeyen bir duruma doğru sürükleniyoruz .
Sözde tasarruf tedbirleriyle insanımızın gözünde kaybettiği itibarını yeniden kazanmaya amaçlayan iktidarın asıl yapması gereken Türkiye'nin yarınlarını kazanacak gerçekçi ekonomik tedbirleri hayata geçirmek olmalıdır. Milletimizi yoksullaştırmak demek aslında ülkemizi güçsüzleştirmek demektir. Ne milletimiz ne de ülkemiz. Böyle bir uygulamayı asla ve asla hak etmemektedir. Biz Saadet Partisi grubu olarak yürüteceğimiz siyasetle, mecliste vereceğimiz mücadeleyle insanımıza yapılan tüm haksızlıkların önüne geçmeye çalışacağız. İktidarın milletimize karşı yeni hatalar yapmasına mani olmaya çalışacağız. Bunun için de en büyük gayretleri ortaya koyacak ve de tekliflerimizi sunacağız. İktidarın bizi takip etmesini uyarılarımızı özellikle dikkate almasını istiyoruz. Fakat tasarruf tedbirleri konusunda olduğu gibi 6 yıl sonra değil uyarılarımızı eş zamanlı olarak dikkate almasının faydalı olacağına inanıyoruz. Bu sadece bizim açımızdan değil milletimiz açısından da bu gerekli iktidarın bizatihi kendi geleceği açısından da bu önemlidir. Bu uyarılar doğrultusunda iktidarı kapsamlı adımlar atmaya davet ediyoruz.
Mayıs ayı divanımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum, en kalbi duygularımla sizleri selamlıyorum . Çalışmalarımızda Rabbim yar ve yardımcımız olsun . Saadet Partimizin en büyük başarılara imza attığı ve milli görüş ilkelerinin hakim olduğu bir Türkiye Rabbimizden diliyorum ."
HABER MERKEZİ