Güley açıklamasında şu ifadeleri kullandı;
"Yerli Malı Haftası, tutumlu ve bilinçli bir tüketici olmanın öneminin anlatıldığı ve yurt genelinde tüm okullarda 12-18 Aralık tarihleri arasında kutlanan özel bir haftadır. Yerli malı; ülkede yetiştirilen, üretilen her türlü mal anlamına gelmektedir ve yerli malı haftası ile de yerli üretim ve tüketim desteklenerek teşvik edilmektedir. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda Türkiye, savaştan ağır yaralı çıkmış fakir ve çağın gerisinde kalmış, sanayileşmemiş bir ülkeydi. Bu durumun kısa süre içinde düzenlenmesi için iktisat kongreleri yapıldı. Ülkenin dört bir yanından sanayiciler, büyük çiftçiler toplantıya katıldı. Toplumsal üretimde yerli malı kullanılmasına karar verildi. İthalatın azaltılması, mümkün olduğunca yerli üretimin kullanılması teşvik edildi.
Sonrasında Millî Görüş Lideri Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın atmış olduğu adımlar, başlattığı çalışmalar, açtığı fabrikalar ve Milli gelir itibariyle de ilk 15 ülke arasına girmek için 8-10 ülkeyi geçmek için sunmuş olduğu hedeflerle yeryüzünde önemli maddeler üretiminde ilk 10 ülke arasına girileceğini, bunun da büyük bir hamle olacağını yaparak göstermiştir.
Günümüz de ise geldiğimizde ülkemizdeki tarım alanları son 10 yılda yüzde 5; son 19 yılda ise yüzde 12 geriledi
31 Ekim 2006 yılında 5553 sayılı tohumculuk yasası çıkarıldı. Bu yasayla çiftçinin elinden doğal tohumlar alındı ve yerli tohum kullanan çiftçiye destekleme yapılmama kanunu uygulamaya konuldu. Uluslararası Para Fonu (UPF: IMF), Dünya Bankası (DB: WB) ve Avrupa Birliği gibi kuruluşların ülkemiz tarımına yapmış olduğu dolaylı müdahaleler, tarım işletmelerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Türkiye uzun yıllar tarımsal üretimde başarılı ve kendi kendine yetebilen bir ülke konumunda idi. Anadolu, buğday ve arpanın anavatanı olarak bilinmektedir ancak bu bereketli topraklar, çiftçinin tüm uyarılarına rağmen üretim gücünü yitiriyor.
Zonguldak ilimizde tarım üzerinde yapılan yanlış politikalar sebebiyle etkilenmiştir. Türkiye'nin en kaliteli kestane balı olarak belirlenmiş ve bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor, vücudun hastalıklara karşı direncini artırıyor. Fakat kestane balı hem hava şartları hem de ucuz ilaçlama sebebiyle üretimi azalmış durumdadır.
Son dönemde yaşadığımız tecrübeler üretime dayanmayan bir ekonominin kırılgan olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Saadet Partisi olarak diyoruz ki; ülkemizin üretim kapasitesini ve katma değeri artıracak yapısal reformların hız kazanması gerekmektedir. İvedilikle kapsamlı ve planlı tarım hamlesi başlatarak üreticiye destek sağlayan bir ekonomi inşa edilmelidir. Kalkınmanın hem hedefi hem de kaynağı insandır. Bu bakış açısıyla ülkemizin imkânlarını, reel sektöre, üretime dönük yatırımlara aktararak yeni bir kalkınma hamlesi başlamalıdır.
Bizler ülkemizin kadınları olarak mutfağımızda kendi tarlalarımızın mahsulünü kullanmak istiyoruz.
Bizler, yavrularımıza ithalatın ne demek olduğunu anlatmak değil, ülke zenginliklerimizden bahsetmek istiyoruz.
Ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşımı kolay olmasını istiyoruz.
Ve biz biliyoruz ki; çiftçimiz kazandıkça 85 milyon kazanır, tarım sektörü ayağa kalkınca Türkiye şaha kalkar!
Çünkü bizler, yerli üretim yerli tüketim ve milli kalkınmanın hayat bulması için çalışıyoruz. Ülkemizin Saadet’i, dışarıda değil yine ülkemizin kendi elindedir."
HABER MERKEZİ