Sevindiren gelişme: Başkan duyurdu! Sevindiren gelişme: Başkan duyurdu!

Hayati Yılmaz ile Zonguldak Tarih’in yorumu söyle: 
“Savcı olayına girmeyeyim girmeyeyim diyordum ama yaşanan gelişmeler beni zorladı.
Çaycuma Başsavcısının, bir bayan avukat ile ilişkisi varmış. Başsavcı ,bu bayan avukatın eski sevgilileri hakkında ev veya iş yerlerinde arama kararı aldırmış. Bir kişiyi göz altına aldırmış. Haklarında arama kararı alınanların içinde Zonguldak'ta avukatlık yapan bir kişi ve binbaşı da varmış. 
Basında çıkan bu olay, savcının kıskançlık olayı olarak algılandı. 
Bir kaç hafta önce Zonguldak'ta bir yerel gazetede, üstü kapalı olarak bu haberi ; "isminin içinde ‘çay’ geçen bir ilçemizde , savcının kıskançlık olayı" şeklinde vermişti. Zonguldak'taki bir başka gazete ise, haberi yapan gazetecinin, üstü kapalı şekilde savcıyı, tehdit ettiği, vurgulamıştı filan.
Hal böyle olunca, Zonguldak'ta isminde "Çay" geçen ilçenin “Çaycuma” olduğu ayan beyan açık olduğundan, yaşanan olayı herkes merak etti.
Olay Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e gitti. Saygı Öztürk, olayda adı geçenlerinde masum olmayacağı bilgisine ulaştı. 
Başsavcının adına sahte hesaplar açıldığı. Avukat sevgilisinin, eski erkek arkadaşları tarafından başsavcının telefonuna girilmiş 
(Hacklenmiş) olabileceği şüphesi ile bu kararı aldığı bilgisine ulaşan Öztürk, yazıyı kaleme almaktan vazgeçti. Saygı Öztürk bu bilgileri nereden aldı? Yine Adalet bakanlığından. Yani ; konu zaten adalet bakanlığınca biliniyordu.
Fakat Ulusal gazetelerden Yeniçağ gazetesi haberi patlatınca, Zonguldak’taki tüm yerel gazeteler de bu haberi yayınlamaya başladı.
Ülkemizde artık konu basına yansımış ve Sosyal Medya’da tepki gösterince, olayın ardında hangi gerçekler var veya yok, gizlilik kararı filan kimse aldırmıyor. Kararı kamuoyu tepkisi veriyor. 
Yani anlayacağınız, olay ilk önce basına sonra Sosyal Medya'ya yansıyınca , Adalet Bakanlığına da başsavcı hakkında soruşturma başlatıyor.
Başsavcı ise kendisine yöneltilen sorulara hep "bu konuda konuşamayacağını, bu olaydan Zonguldak Başsavcılığının haberdar olduğunu vurguluyor. Yani Çaycuma Başsavcısı usül gereği hesap vereceği tek makamın Zonguldak'taki il Başsavcılığı olduğunu vurguluyor. Kamu görevlileri kanuna göre doğrusu da budur.
Kimse şu soruyu sormuyor ; 
Başsavcı gerçekten bunu bir kıskançlık için değil de ; telefonu ve hesaplarına girildiğini tespit edip ,bunun üzerinden “kişisel bilgileri ele geçirmek suçlaması ile bir soruşturma başlatmış olabilir mi ? Bu olayın arkasında, başsavcıya bir kumpas kurulmuş olabilir mi ? Asıl kıskançlık yapan karşı taraf olabilir mi ? Gerçekten devletin savcısının adına sahte hesap açılmış ise bu kişi veya kişiler buna nasıl cesaret etmiş ? 
Sıradan biri olarak sahte hesabımızı gördüğümüzde bile ortalığı ayağa kaldırıyoruz. Demi ?
Üstelik bu olayda ismi zikredilen kişiler , sıradan insanlar değil.
Eğer Saygı Öztürk kendi kaynakları ile elde ettiği bilgileri kaleme alsaydı, olay soruşturmaya kadar gitmeyecekti. Ama Yeniçağ gazetesi Zonguldak'ta yayılan bu haberi aynen yayınladığı için; halen devam eden bir soruşturmanın neticesi daha belli olmadan karar verilmiş oldu. 
"Savcı bu olayı kıskançlık olarak yaptı" 
Dizi filmi kıvamında haber. Üstelik savcının fotoğrafları bir dizi film karakteri gibi paylaşılıyor.
Gerçekten böyle mi olmalı ? 
Savcının bekar bir insan olduğu söyleniyor, özel hayatı kimseyi ilgilendirmez. Sevgilisinin de geçmiş ilişkileri onu ilgilendirmeyeceği gibi ; olayda sadece bir kişi yok, 5 kişinin olması da bence olayı daha da şüpheli hale getiriyor.
Ben yargı mensubu arkadaşlarıma bu konuyu sordum. Bir savcı, kendisi hakkında yapılan ve şüphe ettiği bir olayı, kendi araştırabilir mi ? Kendi özel hayatı ile ilgili olan olayda ,arama kararı çıkartması etik mi ?
Bana verilen cevaplarda; "olayı başka bir savcıya aktarması daha doğru olacağı" şeklindeydi. Belki bunun yayılmaması konusunda böyle karar almış olabilir; fakat kendi hakkındaki soruşturmasını kendi yapmasının ardından , olay bambaşka yere savrulduğu anlaşılıyor.
Ama asıl işin şu yönü çok tehlikeli ; Köfteci Yusuf olayında da kamuoyu , devletin kurumuna değil , ürünlerin içinde domuz eti tespit edilen bir işletmeciye sahip çıkmıştı. Yani bu olayın altında da yatan faktör; artık insanların kamu kuruluşlarına olan güveninin sarsılması ile alakalı.
Eskiden kamuoyu "koskoca savcı bunu bir kıskançlık olarak yapacak değil ya" der, inanmazdı. 
Ben halen devletin kurumlarına güven duyanlardanım. 
Dosya savcıdan alınmalı , bu 5 kişi hakkındaki soruşturma devam etmeli. Bu 5 kişi birlikte mi hareket etti yoksa hangisinin olduğunu bilmediği için o birini tespit etmek için beş kişiyi dahil mi etti ! Bu bayan avukatın sanıları ile mi ortaya çıktı ! Bu soruların cevabı bulunmadan başsavcıyı topun ağzına koymak, bana pek doğru gelmiyor.
Eğer gerçekten başsavcı bunu "kıskançlık" olarak yaptıysa; bu görevi kötüye kullanmaktan öteye gitmez. Ama ; tam tersi ise bunun boyutu çok farklı yerlere gidebilir.
Bu olay gerçekten bir kumpas mı değil mi ortaya çıkartılmalı. Bütün bunları ortaya çıkaracak yine adalet kurumudur.
Adalet Bakanının memleketinde, adaletsizlik olacak değil ya ! ( Eklenti ; Saygı Öztürk'ün yazısı bugün yayınlandı.)
*
Yargı, bu olayla çalkalanıyor
Saygı Öztürk

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde başlayan bir soruşturma yargı dünyasının önümüzdeki günlerde belki de en çok konuşacağı konu. Olayın içinde aşk, kıskançlık, avukatlar, savcının telefonunun klonlanması, evlerde yapılan aramalar, fake (sahte) hesaplarda yazışmaların yayımlanması, daha neler neler.
Bazı avukatların ofis ve evlerinde aramalar yapılması başlangıçta “Çaycuma Başsavcısı, sevgilisi olan avukatın eski sevgililerinin evini aratıyor” iddialarına neden oldu. Bunun doğru olup olmadığı soruşturma sonucu ortaya çıkacak. Sadece iddia. Evlerde yapılan aramalar var. Bazı suç delili olduğu öne sürülen belgelere de ulaşıldığı belirtiliyor.
BAŞSAVCI-AVUKAT İLİŞKİSİ
Çaycuma Başsavcısı Yavuz Cengiz, “Soruşturma yürütülüyor. Bu konuda açıklamayı sadece Zonguldak Başsavcımız yapabilir” dedi. Soruşturma konusuyla ilgili iddiaları sorduğumda, bu konuda bir şey söyleyemeyeceğini, açıklama yapma yetkisinin Zonguldak Cumhuriyet Başsavcısı Abdülrahim Alan’da olduğunu tekrarladı. Başsavcı Abdurrahim Alan’a sordum,  soruşturmanın devam ettiğini belirtti, içeriği hakkında bilgi veremeyeceğini söyledi. Edindiğimiz içeriği sorduğumuzda da bir şey söyleyemeyeceğini kaydetti.
Kadın avukatın gönül ilişkisi yaşadığı avukat ve bir askerin evleri arandı. Bir de açılan Instagram hesabından söz ediliyor. Böylece, “Kişisel verilerin hukuksuz bir şekilde ele geçirildiği” de soruşturmanın bir parçası.  Bekar olan Başsavcı Yavuz Cengiz, kendisinin bir iftira ve komplo ile karşı karşıya olduğunu söylüyor.
 
Yavuz Cengiz
SUÇLAMALAR İNANILIR GİBİ DEĞİL
Gözaltına alınan avukat Ö.U.K.’nın Başsavcının sevgilisi olduğu belirtilen avukatla 2022 yılına kadar arkadaşlık yaptığı, ayrıldıktan sonra da bir daha görüşmedikleri belirtiliyor. Ama iddialar çok. Örneğin, Başsavcı Yavuz Cengiz’in, telefonunun klonlandığı, bütün yazışmalarının da ortaya döküldüğünü öğreniyoruz. Savcının başına böyle bir olay gelmesinde, kaçak define arayıcılarına fırsat vermemesinin de etkili olduğu belirtiliyor. Savcıya bir kumpas kuruluyorsa bunun hesabı mutlaka sorulacaktır. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da olayın bütün yönleriyle ortaya çıkarılmasını istiyor. 
Zonguldak Barosu’nun bir yetkilisi de, SÖZCÜ’ye, “Soruşturma devam ediyor. Başsavcının  özel hayatı ele geçirilmiş, adına fake hesap açılmış. Telefonundaki dijital veriler klonlanmış, bunlar fake hesapta yayınlanmış yani özel bilgiler orada yayımlanmış. WhatsApp yazışmaları ve bir yargı görevlisinin tehdit edilmesi iddiası var. Suçlu aranıyor ama kim olduğu da belli değil” dedi. 
GÖZALTINA ALINAN AVUKAT NE DİYOR?
Gözaltına alınan ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Avukat Ö.U.K.’ya dönük suçlamalar da öyle-böyle değil. Hakaret, tehdit, şantaj, kişisel huzur ve sükunu bozma, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, bilişim sistemlerini kullanarak hırsızlığa teşebbüs, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı verme ve ele geçirme, kişisel verileri hukuka aykırı kaydetme. 
Avukat Ö.U.K. hakkındaki iddiaları asla kabul etmediğini, bu işte bir yanlışlık olduğunu belirtti. İfadesi alındıktan sonra serbest bırakılan avukat, bu süreçte neler yaşadığını bize şöyle anlattı:
“Öncelikle, böyle talihsiz bir olay ile kamuoyunu meşgul ettiğim için yargı mensuplarından ve okurlardan özür dilerim. 11 Eylül 2024 tarihinde Çaycuma Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması kapsamında Zonguldak’taki aile evimiz, herhangi bir aile üyem evde yokken arandı. Bu aramanın ardından eve gittiğimde, yatak odası dolabımın etrafa saçıldığını, evde bulunan yatakların kaldırıldığını ve mevcut sevgilim ile olan fotoğrafların karıştırıldığını gördüm.
Bahsettiğim fotoğraflar dijital materyal kapsamında değildir; yalnızca polaroid hatıra fotoğraflarıdır. Aynı zaman diliminde, ben Sakarya’da ailemle birlikte kalırken evim arandı. Gelen kolluk görevlileri eşliğinde Zonguldak’a getirildim. Belirtmek isterim ki hiçbir kolluk görevlisinden kötü muamele veya saygısızlık görmedim.
ÇOK AŞAĞILAYICI BİR DURUM
Ancak Zonguldak’taki evim aranırken yapılan muamele, şahsım adına çok aşağılayıcıdır. Olayın ilk anından itibaren Baro Başkanımız ve meslektaşlarım olayın takipçisi olmuşlardır. Süreç içerisinde de kendileriyle istişarelerimiz bir hayli olmuştur. Soruşturma aşamasında öğrendiğim kadarıyla, şikayetçi taraf olayın soruşturmasının yapıldığı Çaycuma Adliyesi’nin Başsavcısıdır.
Olaya benim dahil edilme kısmına gelirsek, yıllar önce ilişkim olan avukat bir kız arkadaşımın ifadesinde ismimi geçirmesi ve bu hanımefendinin kullandığı telefon ile ilişkimiz olduğu dönemde benim görüşmelerimin olmasıdır. Bir avukat olarak, bu olayda evimde arama yapılacak kadar somut delil olmadığını düşünmekteyim.
Yaşanan bu talihsiz olay neticesinde ben ve ailem zor duruma düştük. Ancak gerek Zonguldak Cumhuriyet Başsavcımıza, gerek baromuza güvenim tamdır; bu talihsiz olayın en kısa zamanda çözümleneceğine inanıyorum.”
SON DAKİKA: HSK’DAN İNCELEME
Bu karmaşık olayla ilgili son dakika bilgisini de aktarıyorum: Çaycuma C. Başsavcısı Yavuz Cengiz hakkında Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) tarafından Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un talimatıyla inceleme başlatıldı.
İddialara konu olan avukat kadının adına instagram hesabı açıldığı, avukatın bu durumdan şikayetci olması üzerine soruşturma başlatıldığını öğrendim. Kadın avukat, eski gönül ilişkisi olan bazı isimlerden şüphelendiğini söyleyince konu dallanıp budaklandı.
Bu süreçte ne başsavcıyı ne gözaltına alınan eski sevgili denilen isimleri ne de avukat kadını suçlamayalım ve HSK’nın incelemesinin sonucunu bekleyelim.

Saygı Öztürk'ün köşe yazısına ulaşmak için: https://www.sozcu.com.tr/yargi-bu-olayla-calkalaniyor-p95494

Kaynak: Sosyal Medya