ey sevgili
güzele baktım
gözlerim oruçlu
tırmanırken yetmişe doğru
Yağcılar'dan Tepebaşı'na
yorgun kömür katırları yoktu
dönüşte Fener Caddesi'nde
köpeğin ipindeydi elin
kendin düşümdeydin
anıt çınara sordum dünü
iki yüzyıl öncemizi
yaprağıma sor dedi çınar
o çok gezer
yaprak peşinde
indim denize
deniz dalgındı
yaprak çöptü artık
kanat çırpıyordu martı
hava sisliydi esintiliydi
limanda gemiler demirliydi
tam fırıldak çevirme vakti
derken içten içe
kulağımı çekti Atatürk heykeli
tuğla oldum fırladım Rat'a
sen Zonguldak'sın içimde
doyur yine doyur gözlerimi
ey sevgili