4 Şubat Dünya Kanser Farkındalık Günü’nde kanserle mücadelede erken teşhisin önemine değinen Harma, "4 Şubat takvimlerde Dünya Kanser Farkındalık etkinliği olarak bilinmekte. Kanser, kontrolsüz hücre çoğalması ve organların bu hücre çoğalmaları tarafından tutulmaları olarak bilinmekte. Burada ölümcül olan kanserlerle savaşın bu gibi haftalarla hatırlanıp mücadeleye devam edilmesi yönünde etkinliklerin yapılması doğrudur" dedi.
Kadın hastalıkları kanserlerinde en ölümcül olan kanserin yumurtalık kanseri olduğunu belirten Harma, "Kadın hastalıkları kanserlerinden en ölümcül olanı yumurtalık kanserleri oldukça ölümcül sessiz kanserlerdir. Sessiz katil olarak bilinmektedirler. Sessiz katil olarak bilinmelerinin nedeni şudur: Bariz bir belirti vermemektedir. Çoğunlukla dahiliye polikliniklere hazımsızlık şikayeti, karın şişkinliği, mide bulantıları, reflü, bağırsak alışkanlıklarında düzen değişiklikleri, idrar alışkanlıklarında düzen değişiklikleri gibi belirtisiz her hastalıkla karışabilen türden durumlarla karşımıza gelir. Bu yüzden hastalar vakit kaybederler" şeklinde konuştu.
Özellikle 60 yaş üzerinde ve iki haftadan uzun süreli şikayetlerin altını çizen Harma, "Burada vurgulanması gereken nokta, 60 yaş üzerinde bu tür şikayetlerin iki haftadan uzun sürmesi takdirde muhakkak bir jinekoloğun da devreye girip muayenelerinin yapılmasıdır. Bu kanserler maalesef bu belirtileri verdiklerinde erken teşhis alamamaktadırlar. Yumurtalık kanserleri genellikle ilerlemiş olarak karşımıza çıkar. Erken teşhis edilebilmek için de muayenelerin düzenli aralıklarla yıllık muayene şeklinde yapılması önerilmektedir" ifadelerini kullandı.
Rahim ağzı kanserinin de önemine vurgu yapan Harma, "Yumurtalık kanseri haricinde çok güncel bir bilgi, taraması olan yani erken teşhis edilen kanserlerden rahim ağzı kanseri çağımızda tüm dünyada tamamen silinmek üzere bir mücadeleyle karşı karşıyadır. Rahim ağzı kanserinin etkeni bir virüstür. Yüzde 99’un üzerinde kanserin etkeni olarak bilinmektedir. Bu HPV virüsüne karşı elimizde güçlü bir silah bulunmaktadır. Bu da aşıdır. 14 yaş üzerine üç doz şeklinde önerilmektedir. 9-14 yaş aralığında da iki doz olarak önerilmektedir. Rahim ağzı kanserinin etkeninin bilinmesi bu kanserle olan mücadelede tarama testlerini getirir. Sağlıklı insanlarda riskli kimler belirlenir. Bu belirlenecek insanlar da Sağlık Bakanlığı KETEM’lerde 30 yaş üzerinde kadınlara rahim ağzından alınan bir sürüntü ile HPV testleriyle tarama yapmaktadır. HPV pozitifliği olduğu takdirde bu bireylerin daha erken muayene edilmesi ve öncül lezyonlar dediğimiz kanserleşebilecek hücrelerin erkenden tespit edilmesi ve tedavi edilmesi mümkün olabilmektedir. Bu tedavi şansı çok yüksektir. Dolayısıyla "erken tanı hayat kurtarır" sözü çok doğrudur. Tarama testlerinin düzgün olarak yapılmasını öneriyoruz" diye ifade etti.
Rahim kanserinin de menopoza yakın dönem ve menopoz sonrası dönemde ortaya çıktığını hatırlatan Müge Harma, "Rahim kanserine gelecek olursak, genellikle menopoza yakın dönem ve menopoz sonrası dönemde ortaya çıkar. Kanama düzensizlikleri en belirgin özellikleridir. Hayvansal gıdalarla yüksek beslenme, obezite, tansiyon, şeker hastalıklarıyla beraber riski artmaktadır. Bunun da bir taraması yoktur maalesef. Dolayısıyla bu tür bireylerin her yıl jinekolojik muayenelerini yaptırmaları bu kanserin erken tanısına neden olacaktır" diye belirtti.
Prof. Dr. Müge Harma, kadın kanserleriyle mücadelede erken teşhisin hayati önem taşıdığını belirterek, "Tarama testleri ve düzenli jinekolojik kontroller sayesinde pek çok kadın hayatını kurtarabilir. Bu nedenle her kadının sağlık kontrollerini aksatmaması gerekiyor" dedi.