Kozlu’da bulunan Kozlu Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğü’nde yaşanan olumsuzluklarla ilgili haberim sonunda ses getirdi. Ama ne ses!
Ben umdum ki konu ile ilgili idari ve hukuki soruşturma açılır, sorumlular mahkemeye çıkarılır. Nerdeeeeeee!
Kozlu Kaymakamlığı boş durmamış, güya konu ile ilgili araştırma yapmış ve bir şey olmadığını tespit etmiş ve haberleri yapanlarla ilgili iftira suçundan idari ve hukuki işlem yapılması için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yazı yazmış.
Kozlu Kaymakamlığı’nın bu işi nasıl soruşturduğunu ve bir şey olmadığı sonucuna vardığını kimse anlayamadı. Sevgi Evlerinde kalan bir çocukla konuşulmuş mu? Mesela bizim adını vermediğimiz genç kıza yaşadıkları sorulmuş mu? Yada çalışanlardan birine bu evlerde neler oluyor, anlat bakalım denilmiş mi?
Veya bu haberi yapan yayınlayanlara neden bu haberi yapıyorsunuz, niçin kurum yetkililerine iftira atıyorsunuz diye, elinizde belgeler var mı, varsa nelerdir diye Kozlu Kaymakamlığı tarafından sorulmuş mu?
Halbuki daha önce ilk haberi yayınladığımızda, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü aracılar vasıtasıyla bize ulaşmaya çalıştı. Çünkü iddiaları ciddiye almıştı. Ancak bir araya gelmedik, biz de bu arada samimiyetlerine inanıp ilgili haberlere ara verdik. Çünkü iddialarla ilgili araştırma yapacaklarına ve olayı çözüme kavuşturacaklarına inandık. Ancak konu ile ilgili tarafımıza her hangi bir bilgi verilmedi)
İlgili Kaymakamlık Kozlu Sevgi Evleri’nde devlet korumasında olan 2 kız çocuğunun Karabük’te yargıya yansıyan bir olay var mı diye neden araştırmadı da; alel acele haberi yapanlarla ilgili idari ve hukuki işlem yapılmasını istedi? Amaç olayın üstünü örtmek midir? Anlamak mümkün değil. Kısaca iş bu kadar ayyuka çıkmışken yetkili ve sorumlu kişi ve kurumların olayı örtme çabasını anlayamıyorum.
Biz tabi ki hakkımızda açılan soruşturma kapsamında yazdığımız iddialarla ilgili elimizdeki bilgi ve belgeleri yetkili mercilere ileteceğiz ve devamında da konunun peşini bırakmayacağız.
Çünkü o çocuklar; yavrularını sahiplenmeyen ailelerin çocukları, hayat ağacının dallarından, yürek yakan, iç acıtan hikâyeleriyle devlet korumasına alınmış bizim çocuklarımız ve bizim geleceğimiz. Onları kaybetmek değil, topluma kazandırmak için hepimiz bir şeyler yapmalıyız.