Çaycuma

Şiddet yaşamın her alanından dışlanmalıdır

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Eğitim ve kültür alanında atılacak adımlarla, toplumdaki erkek egemen zihniyetin kadını ikinci sınıf varlık gibi gören anlayışları aşılmalı, şiddet, yaşamın her alanından dışlanmalıdır.” dedi

Abone Ol

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı 25 Kasım Kadına Karşı Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” nedeniyle bir mesaj yayımladı. Kantarcı mesajında, “Dominik Cumhuriyeti’ni diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo’ya karşı mücadele yürüten Mirabel Kardeşler, 25 Kasım 1960 tarihinde gözaltına alındı, burada tecavüze ve işkenceye uğratılarak öldürüldü. Cinayet, kaza süsü verilerek kapatılmaya çalışıldı, ancak gerçekler ortaya çıkınca katledilen 3 kadın, şiddete karşı mücadelenin sembolü haline geldi. Mirabel kardeşlerin ölüm yıldönümü, 1999 yılında, Birleşmiş Millet tarafından ‘Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması için Uluslararası Mücadele Günü’ olarak kabul edildi. Her 25 Kasım’dan kadınlar bu konuda taleplerini dile getirirken, toplumun diğer kesimleri, bu sorunun ortadan kaldırılması için önerilerini sıralıyor, bu alanda mücadele eden örgüt ve kişilerle dayanışmasını açıklıyor.” dedi.
ÜLKEDEKİ HER 10 KADINDAN 4’Ü BİR ŞEKİLDE ŞİDDETE UĞRUYOR
Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli sorunlar yaşadığını söyleyen Başkan Kantarcı, “Hacettepe üniversitesi tarafından hazırlanıp bizzat Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan bir rapora göre, ülkedeki her 10 kadından 4’ü bir şekilde şiddete uğruyor. Çocuk yaşta evlenenler cinsel, fiziksel, duygusal olmak üzere şiddetin her türüne maruz kalırken, çocukluğunda cinsel istismara uğrayanların oranı yüzde 9'u buluyor. Boşanmış veya ayrı yaşayan kadınların yüzde 75'i ise fiziksel şiddete uğradığını ifade ediyor. Rapordaki bilgilere göre, kadınlar, en çok birlikte oldukları eş veya erkekler tarafından cinsel, duygusal veya fiziksel şiddete uğruyor. Şiddet gören kadınlar üzerinde yapılan çalışmaya göre, eğitim oranı düştükçe şiddet görme oranı yükseliyor. Şiddet mağduru 10 kadından 3'ü intiharı düşündüğünü ifade ederken, veriler her 10 kadından birinin intihar girişiminde bulunduğunu gösteriyor.” dedi.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’NDEN ÇIKAN ÜLKEMİZİN İÇ HUKUKUNDA “TOPLUMSAL CİNSİYET” KAVRAMI BULUNMUYOR
Bu olumsuz tablonun değiştirilmesi için eğitim-kültür kadar hukuksal alanda da yapılması gerekenler olduğunu söyleyen Kantarcı, “Türkiye uluslararası toplumun kadına yönelik şiddeti önlemek için oluşturduğu İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacılarından biri olmanın onurunu taşıyorken, alınan bir kararla sözleşmeden çıktı. Uzmanlar dünyanın hiçbir ülkesinin hiçbir hukuksal metninde, İstanbul Sözleşmesi gibi toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıktan detaylı bir şekilde bahseden ve devlete ödevler yükleyen başka bir düzenlemenin olmadığını söylüyor. İç hukukumuzda ‘toplumsal cinsiyet’ kavramının bulunmadığını da ifade eden konu uzmanları, bunun, şiddeti önlemeye yönelik politikalar geliştirme yerine, sistemi, palyatif bir takım tedbirlerle, yüzeysel ve tek tek vakalara yönelik mücadeleye yönlendirdiğini ifade ediyor. Öte yandan, kadınların, maruz kaldıkları şiddeti yetkili mercilere bildirmekte çeşitli zorluklarla karşılaştığı, şiddet mağdurlarının başvuracağı destek mekanizmalarının yetersiz olduğu da bir tartışmasız gerçek olarak önümüzde duruyor.” dedi.
KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEK YALNIZCA DEVLETİN GÖREVİ DEĞİLDİR
Kadına yönelik şiddetin aynı zamanda bir insan hakkı sorunu olduğunu da söyleyen Kantarcı, “Eğitim ve kültür alanında atılacak adımlarla, toplumdaki erkek egemen zihniyetin kadını ikinci sınıf varlık gibi gören anlayışları aşılmalı, şiddet, yaşamın her alanından dışlanmalıdır. Kadınların kendilerini özgür hissedip toplumsal yaşamda aktif şekilde yer almasının, kimilerinin iddia ettiği gibi ailenin dağılmasına değil güçlenmesine neden olacağı açıktır. Kadınlara yönelik şiddeti önlemek yalnızca devlete yüklenmiş bir sorumluluk değildir. Daha önceleri de defalarca söylediğim gibi şiddetle mücadele hepimizin görevidir. Tüm toplumsal kesimlerin bunun bilinciyle hareket etmesini istiyor, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün bu doğrultuda atılacak adımlara vesile olmasını diliyorum. Özel olarak kadına, genel olarak da tüm canlı varlıklara yapılan her türlü şiddeti kınıyor, şiddetin tamamen ortadan kalktığı barış dolu bir dünya diliyorum” diyerek tamamladı.

Haber Merkezi