Zonguldaklı olup da Ali Kaya Ağabeyimizi tanımayan yok gibidir. Onu size tanıtmama gerek yok. Yayımlanmış kitapları var. Pusula Gazetesi’nde de köşe yazıları yazar. Bağımlı bir okuru sayılırım.
“Bilim ve Akıl” başlıklı yazısında 12 yıllık iktidarın yüce dinimizi kullanarak ülkemizi ne hale getirdiğini tüm açıklığı ile anlatmış. Bir aydın duyarlılığı ile hassas ve bir o kadar da riskli bir konuda bilimsel saptamalar yapmış.
Saygısızlık olarak görmez ise zaten benim de yazmayı planladığım bu hassas konuda sevgili ağabeyime katkı yapmak isterim.
Şunu açık olarak belirtelim, dindar ile dinciyi tamamıyla birbirinden ayırmazsak yanlışa düşeriz. Bu bilinçle, amacımız dindarı koruyarak inancını istediği gibi yaşamasını sağlamak. İnancının gereklerini yerine getirmesinin önündeki engelleri kaldırırken, dincinin foyalarını açığa çıkarmak.
Peki, öyle ise nasıl tanıyacağız bu maskeli dincileri?
Bunlar ellerindeki kuranı okurlar, ama içindeki emirleri uygulamazlar ya da istedikleri gibi uygularlar.
Her Cuma sosyal medyadan bir ayet sallarlar bakara, makara diyerek ayetlerle alay ederler.
Beş vakit namaz kılarlar ama ihaleye fesat karıştırırlar.
Üç aylar da dâhil oruç tutarlar ama vatandaşın hakkını, hukukunu hiçe sayıp zimmetine geçirirler.
Hacca, umreye giderler ama yanında çalıştırdıkları işçinin emeğinin hakkını vermezler.
Akılları fikirleri uçkurdadır, canları çektikçe kızların evlilik yaşını konuşurlar.
Bu kadar ipucu yeter sanırım.
Ali Ağabey yazısında; kilise dincileri “Dünya dönüyor” diyen Galilei’yi cezalandırdı diyerek bilim ve akıl çelişkisini, tarihi bir olayı referans vererek vurgulamış.
Hadi o olay yüzyıllar öncesi oldu diyelim.
Günümüzde bizim dincilerin Hırsız var diyen 11’inci sınıf öğrencisi M. E. A.’yı gözaltına alıp tutuklamalarına ne demeli?
Bütün bunlara rağmen görmemekte direnenlere R. İhsan Eliaçık’ın sözleri ışık olsun:
“İslam dini hiç bu kadar taassubun, kar hırsının, cincinin, büyücünün, cahilin, magandanın eline düşmemişti.”
Sizi gidi din tüccarları sizi…