Hemen ileride lokomotiflerin kömür aldığı bir alan olduğu için;  saha içinde 5 parmak kömür tozu birikirdi. Tabi , bir saat oynadığımız maçtan sonra herkesin üstü başı, eli ayağı toza bürünürdü. Maçtan sonra herkes doğru istasyonun yanında olan çeşmeye...
Biz şanslıydık. Hafta sonu tatilin tadını çıkarırdık. Fakat Tuncay, Turgay, Ekrem kardeşler için durum çok farklıydı.
Bu üç kardeşin babaları Osman amca , oğullarının çekirdek satmaları için Çatalağzı'nda el arabası yaptırmıştı. Sırayla dururlardı tezgah başında. Açıkta ,soğukta ,yağmurda ,karda çakmak gazı doldururlardı.  Tuncay bizim yaşıtımızdı. Diğerleri henüz o zaman ufaktı. Dolayısı ile Tuncay Ailenin tüm yükü çekerdi. Eğer babasından kaçabilirse ,bizim yanımıza tüyerdi. Tabi dönüşte tüm papazı da o yerdi.
1980'lerde gençtik ,biz kahve önde otururken o da bizim hemen yanımızda çekirdek satardı. Kışın biz içeride film seyrederken ,o dışarıdaydı. Arada ısınmak için kahveye gelirdi.
Çalışma tempoları hiç değişmedi. Yazın karpuz satarlardı.
1990 yıllarında Belediye dükkanları yapılınca ,köşe başındaki dükkanı aldılar. Marketçilik yapmaya başladılar. Dışarıdan içeri geçmişlerdi ama yine de Çatalağzı'nda “kaç derece soğuk olursa olsun” dükkanların kapısını kapatmadılar.. 
Yine soğuk altında çalıştılar. 
Çatalağzı’nda dükkanların kapısı soğuklarda bile kapanmamamısı,  bu kardeşlerle başladı.    Üstelik sabah altı ile gece 00.40’a a kadar; Çatalağzı’ndan en son giden işçi treni İstasyondan ayrılınca kapatırlardı dükkanlarını.
Bu 3 kardeş, bir dükkandan geçinir ve ailelerine bakarlardı.
Evlendiler.
Sonradan kardeşlerden biri manav dükkanı açtı.
Babaları vefat edince , Tuncay dükkanın tüm sorumluluğunu üstlendi. Fakat bu seferde, maden-kop ve  üç harfli marketlerle baş edemediler.
Yıllarca o soğuğu yiyen en büyük ağabeyi Tuncay , böbrek yetmezliği hastalığına kapıldı. Tedavisi sürüyordu. Zonguldak’a iki üç günde bir gidip,  diyaliz makinasına bağlanıyordu.
En son Almanya'dan izne geldiğimde beraber Ömerağzı`nda bir barakaya gittik. Aradan kaç yıl geçmiş, halen bizim ile aynı ortamda olabilmek için hastalığına ramen bize katıldı. Hastalığını o zaman öğrendim. Gece boyunca içeriden çıkamadı ve bize katılamamıştı. Sabah buradan direk hastaneye gitti.
Çocukluğundan, ellili yaşlara kadar , Çatalağzı caddesinden ayrılmayan Tuncay'ı herkes severdi. Güleç bir siması vardı. İzne gittiğimde onun dükkanın önünde otururduk. Gırgır ,şamata sohbetler ile akşamı geçirirdik..
28 Nisan 2019'da ben Almanya'dayken ölüm haberini alınca kahroldum. Çatalağzı’nın birden bomboş hale geldiğini hissettim.
Dün de kardeşi Turgay'ın vefatını öğrendim. Allah gani gani rahmet eylesin. İkisi de genç yaşta vefat etti. Allah diğer kardeşine uzun ömürler versin.

Kilimli'ye acı haber! Kilimli'ye acı haber!

Hayati Yılmaz ile
Zonguldak Tarih

Editör: Bilge ÖZKUL