Türkiye bir tuhaf oldu. Son yılllarda dengelerimiz gibi, toplumsal davranış kalıplarımız da değişti. Olaylar karşısında bunca hantal, bunca tepkisiz, haksızlıklara bunca sessiz kalmamız da gösteriyor ki, toplumsal reflekslerimizi de yitirdik iyice. Siyaset mühendisleri genetik şifremizi kırdı, büyük bir ustalıkla bir halden başka bir hale çevirdi bizi. Hafızamızdan itiraz cümleleri silindi, “Hayır” demenin, karşı çıkmanın, eleştirmenin, muhalif olmanın kötü bir şey olduğu bilgisi zerk edildi hücrelerimize.
Dahası, uygulanan baskıcı politikalarla tabularımız oluştu bolca. Bir yurttaş olarak devlet politikalarına itiraz edemiyoruz örneğin. Güvenlik politikalarını eleştirenlerin gözaltına alınıp, troller tarafından linç edilmesi vukuatı adiyeden zaten de ekonomi, sağlık, iskân, istihdam gibi konularda da söz söyletmiyorlar insana. Kafka romanlarına rahmet okutacak absürt bir atmosfer içindeyiz. Tıpkı oradaki gibi olan bitenin farkındayız ama kayıtsız gözlerle izlediğimiz her şey daha korkunç hale geliyor…
AKP’LİLERİNTIPKI REŞİT OLMAYAN ÇOCUKLAR GİBİ TÜM SORUMLULUKLARDAN ARİ OLDUĞU KANIKSATILIYOR
En önemlisi şu, havuz medyası, troller ve devlet eliyle yapılan uygulamalarla muazzam bir Erdoğan kültü inşa ediliyor. Birilerince insani tüm hatalardan münezzeh sayılan zatın ağzından çıkan her sözün yasa haline gelmesi muhaliflerce bile olağan sayılıyor mesela. Sokağa yüzlerce araç ve koruma ile çıkması, geçtiği yerlerde yolların kapatılıp hayatın durdurulması, dilediği kişiye milyarlarca dolarlık ihale verip istediğinin malına el koyması doğal hakkı görülüyor hatta birçoğumuzca…
Dahası “Siyasal sorumluluk” gibi bir kavram silinerek hayatımıza tam bir keyfilik egemen kılınıyor. Alınan bir karar gece yarısı kararnamesi ile ortadan kaldırılıyor, nedenleri açıklanmadığı gibi sorgulanmıyor bile. Bunlar ülkede bin bir soruna yol açıyor; toplum, akıl almaz bedeller ödüyor, felaketler yaşıyor ama AKP’lilerin tüm sorumluluklardan ari olduğu düşünülüyor. Yanılmaz güç Erdoğan’ın kararlarının tartışılamaz, eylemlerinin eleştirilemez olduğu pompalanıyor. Zorlanılan yerlerde de “kader planı” sokuluyor devreye…
HERKES CİNAYETİ BİLİYORDU
Günlerdir acılar içindeyiz. Müteahhitlerden teknik elemanlara, yerel yönetimlerden konut sahiplerine kadar herkesin sorumluluğu tartışılıyor. Cılız sesler dışında iktidarın sorumluluğu hiç gündeme gelmiyor ama. Açık ve net, bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, 20 yılda 9 kez imar affı çıkarıldı bu ülkede. Hiçbir mühendislik hizmeti almayan yüz binlerce kaçak yapı, bu aflarla yasal hale getirildi. Kaçı yıkılıp, kaçı insanlara mezar oldu, hiç hesabı yapılmayacak mı bunların, “Deprem vergileri nerede” diye kimse sormayacak mı…
Kafka ile başladık, Marquez’le bitirelim. Tıpkı “Kırmız Pazartesi”deki gibi herkes cinayeti biliyordu. Naci Görür gibi birçok bilim insanının söyleye söyleye dilinde tüy bitti de kimse kılını kıpırdatmadı. Bedeliyse kırk binden fazla ölüm, yüz milyarlarca dolarlık maliyet ve duygusal travma yaşayan on milyonlarca insan olarak çıktı karşımıza. Hiç konuşulmayacak mı bunlar? Hepsi unutulup gidecek mi? Hayır. Yazın bir kenara: Deprem sırasındaki beceriksizlikler de dahil sorumluluklarının üstünü, başımızda Demokles’in kılıcı gibi sallanan Erdoğan kültü de örtemeyecek…