Çocukken kapının önündeki musluktan ağzımı dayayıp su içtiğimi biliyorum. 90’lı yılların sonlarına kadar sadece kardeşime bebekliği döneminde su alınırdı, o suda cam şişede olan gayette lezzetli ve mineralli bir suydu.
2000’lerin başında Bursa’ da öğrenciyim. İlk yıl musluktan su içtiğimi hatırlıyorum ancak sonradan 5 lik şişelerde su almaya başlamıştık ve yadırgamıştım.
İstanbul maceramız başladığı gün damacana ile tanıştık. 19’luk. Takribi 20 yıldır musluktan su içtiğimi bilmem.
Bir süredir zihnimi meşgul eden durumlar var. Dedelerimizin, ninelerimizin, atalarımızın alışkanlığı olmayan nelere alıştırmış bu hayat bizi diye tersten bir sorgu yapıyorum. Zamanı gelince diğer konulara değiniriz elbet. Ancak çok ciddi “ Su Meselesi” var ve kimse bu durumdan rahatsızlığını dile getirmiyor.
Sular Kanunu var mesela. Orda der ki;
Madde 1 – Şehir ve kasabalarda köylerde ihtiyacatı ammeyi temine mahsus suların tedarik ve idaresi belediye teşkilatı olan mahallerde belediyelere, olmayan yerlerde Köy Kanunu mucibince ihtiyar meclislerine aittir.
Özetle belediye sana su hizmetini getirmek zorunda, bu bir kamu hizmetidir der.
Şimdi şuan bu yazıyı her nerede okursanız okuyun, en son ne zaman çeşme suyundan su içtiniz?
Peki, bir soru daha, çeşme suyundan su içilmeyecek derecede tatsız, sağlıksız ise neden “içme suyu” bedeli ödüyoruz. Çünkü içme suyu kuyu suyuna göre en az 3-4 kat daha pahalı. Tamam, herkes evine su deposu alsın, kuyu suyu temin etsin demiyoruz elbet, ancak “içme suyu” adı altında belediyeler her ay cebimizi tabiri caizse tokatlarken, biz hayırdır kardeşim açıklamadaki hizmeti neden veremiyorsun diyemiyoruz.
Bunu neden yerel ya da ulusal basın araştırmaz?
Neden muhalefet ya da iktidar bir kişi ele almaz.
19 litrelik su ortalama 12 – 21 TL arası değişiyor. Cam şişede olursa bunlarında 2-3 katı daha pahalı bir fiyata bu ürünleri satın almak zorunda kalıyoruz. Şahsen biz evde birden fazla damacanamız olduğu için stoklu ürün alıp çeşitli kampanyalarla daha uygun bir fiyata ürüne ulaşabiliyoruz.
En basit bir hesap ile 4 kişilik aile sadece temel ihtiyacı 2 lt su ihtiyacı ve birer bardak çay, bir tas çorba içse 10 LT su kullanmak zorunda 1 günde. Ayda 300 Lt tüketimin karşılığı 16 damacana eder. 10 TL ye alanda var, 18 TL ye alanda var, özetle aylık elektrik, doğalgaz, hatta belediyenin içme suyu diye sattığı ve içemediğimiz su faturasına herkes tepki gösterirken; bu faturaların belki 2 katı su faturasını haftalık ya da günlük karşıladığımız için ve karşımıza ay sonu fatura gelmediği için fark etmiyor olabilir miyiz?
Biz toplum olarak buna alıştırıldıysak ve bu durumdan fayda görmüyorsak, damacana evin bir kalıcı eşyası olarak gözlerde yer kazanmışsa, bu işten birileri karlı çıkıyor olabilir mi?
Sadece su satıcıları değil elbet, arıtma cihazı satan ve bunu büyük bir endüstri haline getirenlerin bu büyük oyunda bir parmağı olabilir mi?
Ya da geçtim bu hüsnü kuruntuları, biz neden bu kadar çok su kaynağımız varken, 20 senedir musluktan su içemiyoruz, bunu biz kendimize bile neden soramıyoruz?
En iyisi yormayalım zihinlerimizi, gidip bir pet şişe soğuk su içelim sudan yazının üstüne.
Nasılsa yine kimse ses çıkarmayacak, olur ya sözü geçen biri görürse, okuduğunu unutacak. Amma velâkin suya yazmadık yazıyı, gün gelir arşivden çıkar.
Biri sahiplenir elbet.