SÜRGÜN GELİN

Abone Ol

  Mümtaz Tiftik

        (275 s.)

     Kapağındaki geleneksel görünümlü kadından anladım tarihime gideceğimi bu kitabı okurken. Kapak, özel ve güzel, bir tabloya bakar gibi baktırıyor kendine.

     Roman, ilk cümleyle veriyor anlatım özelliğini. İlk cümle bir sözcük: Yorgundular.

      Anlatım hiç yormuyor. Cümleler kısa. Yer yer Dede Korkut Hikâyeleri tadı var. Oda karanlık ışık ıldırık yoktu, yıldızı bol geceyi, köyden ıradıklarında, ılgıt ılgıt esen seher yeli, ezim ezim eziliyor...  bu tadı veren örneklerden birkaçı.

     Köy yaşamı anlatılı Sürgün Gelin, beni, ta çocukluğuma taşıdı. İlk sayfalarda dönmeye başladı masal içimde.  Ben  de aş odasında, sütlü pirinç çorbası içerek katıldım roman yaşamına.

      Ocak, sergen, ortadaki sofrada toplanış, sedirde ve yer yatağında yatış, yorgun argın yemek hazırlamalar... Gülsüm Ana çevresinde, Mehmet'in ikinci eşi Nimet Gelin ve çocukları Melike, Nezihe, Ömer; hayvanlarıyla birlikte, doğayı yaşam edişleri aldı götürdü beni.

     Geleneksel köy yaşamı, tarlasıyla, bostanıyla, harmanıyla, çeşme başıyla, samanlığıyla, düğün dernekleriyle sarıyor okuyucuyu.

     Romanda yer, kişi araç gereç adları özenle zamana ve çevreye uygun verilmiş.

Çamdüzü, Ardıçlık,  Bahçealtı; Kulaksızların Melike, Akbıyıkların Hasan,  Parmaksız Rıza, Kör Tafık'ın Fadik, Kolcuoğlu İrfan, Kırbaş Hamdi, Yarıcıların Rıza, Sırım Hakkı, Topal Salih; tutak, yüklük, sergen, yaygı, tıkır, tırpan, deste, herkir, dirgen, üvendire, düğen, yaba, yığın... Sanlar yaşamdan üretilerek verilmiş kişilere, ailelere. Kadın adlarına ana, kadın, gelin... eklenmiş.

     Sözcüklerin Türkçe oluşu, atasözlerinden, deyimlerden yararlanış yazarın özdil saygısını da öne çıkarıyor bir bakıma. Böylelikle dil ve anlatım şırıl şırıl akıtıyor olay örgülerini.

     Yaşıtlarımızı anılara taşıyan roman, sanırım, çocukları ve gençleri, masal dünyasına götürecek.  Masal da anı da olsa içinde yaşatmayı beceriyor roman okuyucuyu. Yazar, bunu kurguyla, dili ve anlatımıyla başarmış gerçekten.

     Ev, bostan, tarla, harman, yaşantı betimlemeleri çok etkileyici. Düğümler, çözümler usta işi. Okuyucu sayfalar boyu diri tutulabiliyor. Merak hep var. Bazen öfke, bazen huzur...

     Romanın olay örgüsünü öne çıkarıp okuma ilginizi azaltmak istemiyorum. Bir iki nokta vuruşu yapacağım yalnızca. Nasıl olsa, okurken vurulacaksınız aklınızla, yüreğinizle.

     Onurlu, güzel, çalışkan insanların gelenekler, görenekler, töreler önündeki güçsüzlükleri, tepkisizlikleri; özellikle kadınların kör inançlara, çıkarlara kurban edilişleri dönüp dolaşıp yaşartıyor gözümüzü. Çakallar rant ve yalan dolan ağını ne güzel de kuruyorlar bakan kör gözlerin önüne.

     Mehmet'in ilk eşi Zehra, Melike'yi doğururken yolda ölür. Melike, büyür, serpilir, her işe koşar; çevrenin ilgisini çeker. Bostan çevresinde, deneyimsiz Melike'nin Halil'e  yakınlık gösterdiğini öğrenen Gülsüm Ana, üzülür, torununa gücenir.

     Harman zamanı, Halil'in annesi, yanına küçük kardeş Zübeyde'yi alarak Aşağı Köye kız istemeye gider. Gün belirlenir. Dönüşte, Zübeyde, Halil'in Melike'yle yavuklu olduklarını söyler annesine. Durumu bildiği halde, baba, ilçeye gidip söz bohçası alır gelir.

      Üzüntüler, keşkeler,  yorumlar geri adım attırmaz. Melike, Aliye'nin sütkardeşidir üstelik. Halil, çıkmazda, Melike darda...

     Bir de Kör Tafık'ın oğlu Şaban vardır ortalıkta dolaşan. Şaban kıskançlıktan saldırgandır, her şeyi yapmaya hazırdır.

      Ne olursa bundan sonra olur işte! Siz de okuyun da olanları, birlikte, yorumlayıp tartışalım.

      Güzel bir roman okuduğumun bilincindeyim. Okuma bitti, içimdeki dalgalar dinmedi. Benim için en önemli ölçü bu! Güzel bir tat kaldı içimde. Duygularım, düşüncelerim yıkandı yeniden.

      Yazar, kent karmaşasından kaçırmış insanları. Doğanın, emeğin, üretimin öne çıktığı köy yaşamının güzelliğinde yaşatmış yeniden insanlığı.

      İnsan, nerede olursa olsun, iyiyi, kötüyü kuruveriyor hemen çatışma dünyasına. Yürek kıpırtısı boğuyor kuş cıvıltısını, su şırıltısını.

     İşte orada, yazar, devreye girer. O, yüreğe mavi bir damla düşürür. O damla benim yüreğime 2022'nin son günlerinde düştü, önce düşenleri zıplatarak. 2023'e girdim. Yüreğime düşen damla sıcacık...

     2023'te Sürgün Gelin çok okunacak, biliyorum. Keşke okumaların gereği yapılsa da kadın hep melike ilgisi görse, mümtaz olsa!

       İyi okumalar...

      

     (Hayri Sarıoğlu)