Yakaladığı iktidarı bırakmak istemeyen AKP’nin ülkeyi düşürdüğü hal içler acısı. Ekonomiden dış politikaya, sağlıktan eğitime, demokratik gelişimden insan haklarına, her alanda, vaz geçtim üçüncüden, dördüncü hatta beşinci dünya ülkesi olduk resmen. Kullanılan düşmanlık diliyle, toplumsal gerilimler en üst safhaya taşınırken, birçoğumuz, yarın umudunu olmadan yaşıyor. Benim gibi ak saçlılar kendinden çoktan vaz geçti de, çocuklarımız ne yapacak, o soruya yanıt arıyor…
Çok net: Büyük beceriksizlere imza atan AKP her şeyi eline yüzüne bulaştırdı. Sözde vesayet rejimini kırmak için yapılan oldubittilerle devlet, cemaatlere teslim edildi. Aklı başında herkesin tüm uyarılarına “Sizden öğrenecek değiliz” kibriyle kulaklarını tıkayan haramiler, devleti FETÖ’ye teslim etti geçmişte. Ucu 15 Temmuz alçaklığına kadar ulaşan savaşın sonunda kaybeden ülke oldu. Bundan hiç ders çıkarılmadı, FETÖ’den artan parsa, yeni cemaat ve dini yapılanmalara dağıtıldı şimdi de…
YARGI, ADALETTEN YILDIZLAR KADAR UZAKLAŞTI
Demokrasi kültürü çok gerilere gitti. Her biri tırnakla kazınarak elde edilen demokratik kazanımlar bir bir yok edildi. 15 Temmuz sonrası daha da otoriterleşen ve o dönemdeki OHAL’i fiili olarak kalıcı kılan AKP, bir polis devleti yarattı resmen. Baskı ve şiddetle tüm hak arama yolları kapatıldı. Sosyolojik tabanını mobilize ederek dokusuna işlediği toplumsal muhalefetin önceki dönemlere göre son derece sönükleşen protesto gösterilerine bile tahammül edilemeyen bir siyasal atmosfer çıkarıldı ortaya…
Lamı cimi yok, tek adam rejimine geçeli beri tam bir ceberut yönetim var ülkede. Devletin henüz FETÖ ile işgal edilemediği 2002-2007 dönemindeki reformlara büyük destek veren liberaller bile, salt AKP’yi o günlerdeki politikalara çağırıp desteklerini geri çektiği için hapislere tıkıldı. Bir cezalandırma aparatına dönüşen yargı, adaletten yıldızlar kazar uzaklaştı. Savcılar emir kulu oldu. AKP’lilerin akşam eleştirdiği kişi hakkında sabah soruşturma açıyor, iddianame hazırlamadan aylarca içerde tutuyor sonra da…
DEVLET BAHÇELİ’NİN İNSANLIK DÜŞMANI DİLİ KİN VE NEFRETE DAYANIYOR
Ekonomi fecaat. İşsizliğin hat safhalara ulaştığı ülkede, tüm manipülasyonlara karşın enflasyon gibi faiz de sürekli tırmandırıldı. Parlamenter sistemin son günlerinde dolar kuru 4,60 civarındaydı mesela. “Hele şu kardeşinize bir yetkiyi verin kur mur, nasıl uğraşılır göreceksiniz” diyerek yetkiyi alan Erdoğan, basiretsiz politikalarla doları uçuşa geçirdi. Dış güçlere havale edip üstünü örtmeye çalışsa da, Merkez Bankası başkanı atamalarındaki gibi beceriksizler, faiz gibi kuru da iki ile çarptı…
Dinlerken insan yanım kanıyor. 2002 sonundan beri ülkeyi yöneten AKP’nin yangın yerine çevirdiği ülke, şimdi de, varlığını yancılığa borçlu Devlet Bahçeli’nin kin, nefret ve düşmanlık diline teslim oldu. İnsanlık düşmanı bu dil, Türkiye’ye, komşuları gibi tüm dünyada da itibar kaybettirirken, içeriye de karabasan gibi çöküyor. Herkes farkında ki, artık bir beka sorunu haline gelen bu çağ dışı ittifakı taşıyacak takati kalmadı ülkenin. Tüm tehlike çanları, imdat çığlıkları ile birlikte Türkiye için çalıyor…