TTK’yı YIKMAK İÇİN…
‘Tekel Binası yıkıldı, TTK yıkılmadı’ başlığı ile aslında, kurum sınırları içindeki bir kaçak yapıya dikkat çekmek istiyordu, Ali Rıza.
Şehrin kaderidir bu. Bürokrasi, bir işi yapmak istemiyorsa, ya ‘sağıra yatar’ ya da gündemi değiştirmek için başka bir operasyon yapar.
Bu tekel binası yıkılışı da ‘ağamsın- paşamsın’ abartılarıyla, yapılan göstermelik bir iş.
Elbette yıkılması gerekirdi. Lavuar Alanı nasıl ‘eşek ölüsü gibi’ ortada yatıyorsa, ‘Tekel Binası’ da ‘Anayasa Kazığı’ gibi ortada duruyordu.
Aslında yapılan ironi’de; yıkım müteahhidi ve ya yıkacak kepçe bulunamadığı için, yıkım bekleyen kaçak binaları hedefliyordu.
İmara aykırı ya da yıkım kararı alınmış ancak; yıkım bekleyen kaçak binaları yıkmayan, bu habere rağmen, sağıra yatanların kulakları çınlasın…
Benim derdim; ‘yıkılmayan TTK’.
TTK yıkılmadı ancak ‘yıkılmadım ayaktayım’ diye feryat ediyor, zevkle saldıranlara inat…
Gerçekten de iyi yönetilmiyor TTK.
Kim bilir, beklide yukarı’nın bakışı paralelinde uygulanan bir kumpastır…
Yazı ve konuşmalarımda: “TTK’nın İnsan gücü Eğitim Şube ve eski kok fabrikası yanındaki sahalarını neden başkasına ‘çıkar’ amaçlı kullandırıyor?” dedim.
“Neden bölgelerde trilyonlarca liralık elektrik sarfiyatı konusunda ‘tasarruf’ yapmıyor?” diye sormama rağmen cevap alamadım.
Dolayısıyla bu gün yine, ‘TTK’nın zararları’ üzerinde duracağım.
KAZA SİGORTASI
Elbette, ‘işçi sağlığı- iş güvenliği’ ve ‘işçilerin sosyal ve ekonomik şartları’ konusunda, hükümetin yaptığı iyileştirmeler neticesi artan maliyetler sonrası, Özel sektör işletmecilerinin, sızlamalarını da ekleyeceğiz zarar paketine…
8. 500 çalışanı var TTK’nın. Geride bıraktığımız yıl itibarıyla zararı 700 milyon civarında idi.
Zorunlu Kaza Sigortası maliyetinin SGK’dan alınıp kuruma yüklenmesiyle (adam başı 700 lira ve sakatlanan ve ölen işçiye 150 bin lira tazminat) tahmini zarar otomatikman 850 bin liraya çıktı. Asgari ücretin 1300 liraya çıkmazsıyla, bu rakam üzerine % 30 daha koyun.
Ekleyin üzerine Toplu İş Sözleşmesi farklarını da…
LİMAN SATIŞI
Geçenlerde TV programında, Kozlu Limanı’ndan bahis ederken ‘karadan Apaçiler, denizden Vikingler, doğudan playboylar, batı dan anzolotçular saldırıyor’ diyerek, ‘Balıkçı Barınağı’nın güvenlik zafiyetini anlatmıştım. Limandan gelir sağlayan ve Milli Emlâk’a borcunu ödemeyen Kozlu Belediyesinden ‘tık’ çıkmadı. Anlaşılan O da ‘çift maaşlı bürokratlar’ gibi sağıra yatmayı yeğledi…
Aslında Kozlu Belediyesi’ne eleştirim, ‘kozlu balıkçı barınağının yat limanı olması’ için yükseltilen seslere cevap vermemesiydi.
Aynı sesler, Zonguldak limanı için de ‘TTK liman hakkını özel işletme işletmeye versin’ diye yükseltmişti.
Bu, TTK’ya içerden vurulmuş en ağır darbelerden biriydi aslında…
Zira: TTK’nın şu an itibarıyla ‘kâr’ eden en önemli birimi ‘Liman’dı.
Tahmini ciro’su 29 milyon. 6-7 milyonu DLH’ya gitsin,7 milyon masraf çık, TTK’nın kasasına net 10 milyon lira girer. Hem de ‘salla parti’ yönetilmesine rağmen…
Bu gün özel sektör elinde, en az 20 milyon kâr eder.
‘TTK limanı özel işletmeye devredilsin’ çok stratejik ve taktik bir bakış… ‘Bana ver’in İngilazca’sı… Filyos Ateş Tuğla ve Çates’te ki gibi…
Durum böyle olursa, ekleyin zarar hanesine 10 milyon lira daha…
ÇATES’E FİLİTRASYON
Gelelim, TTK’nın santrallere kömür verme işine…
TTK yıllık 1.200 bin ton kömür üretiyor. Zaten, üretirken zarar ettiği yetmiyor gibi, satarken de zarar ediyor. TTK, üç çeşit kömürü (filitrasyon /santral - 010 / Karabük ve parça/ torba)ortalama 600 liraya üretirken, ortalama 220 liraya satıyor.
Yani, bir kilo pastırma fiyatına satıyor.
Malum-u Aliniz: ÇATES özelleşti. Aralık 2015 itibarıyla, TTK ile olan ‘alış-veriş’ sözleşmesi sona erecek. Çates ihtiyacı olan kömürün(1. 5 milyon ton) 1/3’ünü TTK’dan karşılıyor.
Gerisini Redevanscılardan ve ithalden alıyor.
TTK bu gün ÇATES’e piyasa fiyatları üzerinde(148 TL) kömür veriyor. ÇATES’in TTK’ya verdiği fiyat da (80 TL)piyasa altında. TTK’da piyasa üzerinde(120 TL) teklif getirmiş.
Biz olaya ortadan bakalım. TTK’nın Çates için kurulmuş özel yatırımı var. Lavuar/ yıkama ve bant sistemi gibi. Çates kömür almazsa, TTK sistemini gözden geçirecek. Lavuar yeniden dizayn (tasarım) edilecek. Yani, TTK zarar edecek.
Gelelim, Çates’e… Çates 3200-3300 cal. Kömür kullanıyor. TTK’dan filitrasyon al(a)mazsa ithal edecek. Devlet 5. 900 cal. /altı kömür ithalini yasaklamış. 5.900 cal. Kömür alsa bile bunu paçal yapmak için piyasadan kömür alacak.
Bu da düşük kalorili linyit (8.2000 cl.) ve ya şist (700-800 cal.) olacak.
Diyeceksiniz ki, “Çatalağzı Dağı’nda TTK’nın atıkları var. Geceleyin bir kepçe ile kamyonlara yükle getir(!)”. Bu saate kadar alan almıştır(?). Ancak, bu saatten sonra kurum bu ‘parayla mal olmuş atıkları’ tonu dört dolardan ve /rebilir/ mi?
Netice olarak: Çates, ithal kömüre paçal yapmak için alacağı kömürle, maliyeti en düşük 250 lira altına düşüremez.
Yani, TTK ile 100- 110 liraya anlaşması en doğru yol olarak görülüyor.
Böyle akitleşirseler: Çates’e 148 liradan satılan kömür dolayısıyla 110 liraya düşecek.
Ton başına 30 lirayı da ekleyin zarar hanesine…
REDEVANSLI SAHALAR
Gelelim, son günlerde Redevanslı saha sahiplerinin(TTK kiracıları) feryatlarına…
Hükümetin yaptığı iyileştirmeler dolayısıyla mali açıdan sıkıştıklarını ve ocakları kapatacaklarını söylüyorlar. Bence de haklı tarafları var. Biz matematiğe bakalım.
TTK sahası içindeki ‘redevaslı’ işletme sayısı 26+ 10 = 36.
TTK’nın bunlardan toplam geliri, 66 milyon lira civarında.
Görünürde, devlet bu işletmelerde kira ücretini indirime gitmez. Sadece Zonguldak’ı değil, Türkiye genelini ilgilendiren bir konu olduğu için, kanun gerekli.
Bana göre olacağı; özel sektör işletmecilerine, yandan çarklı teşvikler yapmak suretiyle ‘yara sarmak’ ve ‘sorun savmak’ şeklinde olacaktır.
Var sayalım ki: Redevansçıların istekleri oldu ve kiralar yarı yarıya indirildi…
Ekleyin o zaman TTK’nın zararına 30 milyon daha…
SONUÇ:
Dönelim başa…
Yukarıda belirttiğimiz zarar sebebi olacak 3-5 kalem dışında, birçok konu eklemek mümkün…
Lojman zarar, işçiye yılda 4-5 ikramiye külliyen zarar… Zarar eden bir Kurum da işçiye dört ton kömür zarar. Ocaklardaki malzeme israfları zarar… Fen- Tetkik yatarları zarar…
Kurumun ‘göz göre göre’ zararları karşısında sesini yükseltemeyen Sendika ise ‘illaki ‘3.500 işçi daha alınmalı’ diyor. Zarar oğlu zarar…
Alt alta yazdığınız vakit ortaya karamsar bir tablo çıkıyor. Ürettiği kömür kadar (yıl da 1 milyon 100 bin ton)yükseliyor zarar hanesi…
Bürokrat, aldığı çift maaşa bakar. Siyasetçi, tribüne oynayıp alacağı oy’a… İş Adamı, beleşe getireceği yatırıma bakar. Sendikacı önce masasına, sonra kasasına girecek üye aidatına…
Sivil Toplum Kuruluşları mı? Ben onlara ‘tabela kuruluşu’ diyorum…
Velhasılı-ı Kelam; TTK’nın da, Zonguldak’ın durumu da, santral bacalarından çıkan duman gibi sıkıntılı…
‘Demedi’ demeyin diye, ‘hatırlatayım’ dedim.