Protokol ziyaretlerinden öteye geçmez çoğu zaman…
Ne çektiğiniz fotoğraftan keyif alırsınız, ne yazdığınız haberden…
Hummalı bir koşturmacadır hepi topu…
Bir yandan ulusal gazete ve televizyonlardan gelen muhabirlerle rekabet içinde boğuşursunuz…
Diğer taraftan insan azmanı, zebella gibi koruma ordusunun çaktırmadan attığı dirseklerden korunursunuz…
Geçtiğimiz Cuma günü de benzer bir telaş yaşadı gazeteciler…
Cumhurbaşkanlığı yarışına az bir zaman kala ziyaret etmediği 4 ile gitme kararı alan Reisicumhurumuz, Cuma günü Zonguldak’taydı, Cumartesi’yi ise Bartın’da geçirdi…
Allah aşkına Abdullah Gül’ün ziyaretinin maksadını bilen var mı?
Bana göre tek sebebi var:
“Gelmedi” demesinler diye!
Cumhurbaşkanı geliyor diye yapılan kısmi temizliğin dışında şehirde ne değişti?
Saatlerce tıkanan trafikte kalan insanların isyanı…
Vilayet binasına girmelerine bile izin verilmeyen vatandaşların feryadı…
Cumhurbaşkanı gelecek diye aracını otoparka dahi park edemeyenlerin çilesi…
Gereksiz güvenlik tedbirleri ve lüzumsuz onca şey…
Gül’ün ziyaretinde akılda kalanlar ise…
Zonguldak adına söylediği güzel şeyler ve devletin bir numarasının Zonguldak’ı diğer vilayetlerle kıyaslayıp küçülmeye dikkat çekmesi…
Hepsi bu kadar…
Hoş geldin ve güle güle Gül!
***
Bir süredir bu köşeden Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti ile ilgili iddialara ince ince yer veriyor, hem yöneticileri hem üye arkadaşlarımızı cemiyette yaşananlara müdahil olmaya davet ediyorum…
O kadar komik olaylara şahit oluyorum ki, anlamakta güçlük çekiyorum…
Zaman zaman KGD’nin yaptığı basın açıklamalarında ZGC ile ilgili satır aralarına serpiştirdiği usulsüzlük iddialarını olayın muhataplarından duydukça şaşkınlığım daha da artıyor…
İşi yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarını sorgulamak olan gazetecilerin aynı hassasiyeti kendi meslek örgütlerine göstermeyişlerinin iki nedeni olabilir…
Birincisi genetik hastalığımız; “Bananecilik”
İkincisi sırtlanların bu ranttan pay alma telaşı…
Cemiyetin etinden sütünden faydalanan yancıları herkes biliyor da…
Bin bir güçlükle gazete çıkaran, mesleğin çilesini çeken onca insan niçin susuyor aklım almıyor.
Tabi biz bunları yazınca, Cemiyet Başkanı Derya Akbıyık, bize karşı açık tavır alıp köşesinden taarruza geçiyor!
Telaşa gerek yok Sayın Başkan…
12 yıldır o koltukta oturan biri eğer utanacağı, yanlış işler yapmadıysa, öyle karar defterini, gelir gider tablosunu kimseden köşe bucak kaçırmaz.
Namuslu bir başkanın yapacağını yapıp, gizlemesi gereken şey yoksa karar defterini tüm üyelere gösterir…
Böylece biz de ağzımızın payını almış oluruz…
Öyle değil mi?