3 Mayıs Türkçülük Bayramı bugün. Aslı Türk, Nesli Türk ve kendini Türk olan herkesin bayramını kutluyorum. Böyle önemli günlerde Türk Ocağı Başkanı ağabeyim Erol Şeref’in yazılarını takip ederim. Erol ağabey dünkü açıklamasında Türkçülük Bayramının tarihsel gelişimini ve bugün gelinen noktayı çok güzel açıklamış.
Sayın Şeref yazısında, “Türkçü düşünür Hüseyin Nihal Atsız’ın, dönemin başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı iki açık mektupla, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere devlet kadrosu içindeki komünist yapılanmaya dikkat çekmesi üzerine mahkeme süreci başlatılır. Bu mahkeme duruşmalarının ikincisinin yapılacağı 3 Mayıs 1944 günü, Türkçü düşünür Atsız’a destek olmak üzere yurdun çeşitli yerlerinden binlerce öğrenci Ankara’da toplanarak gösteri yaparlar. Ancak emniyet görevlilerinin müdahalesi sonucu öğrencilerin bir çoğu yaralanır, bir kısmı da gözaltına alınır.
Bu aşamada dönemin devlet yöneticileri Rusya’nın da baskısıyla Türkçülere karşı sert uygulamalara başvurulur, ağır ifadeler kullanılıp, Atsız başta olmak üzere 22 Türkçü aydın tutuklanır, insanlık dışı işkencelere tabi tutulur ve tabutluklarda yatırılır. Üç yıllık tutukluluktan sonra nihayet 1947 yılında sonuçlanan “Türkçülük ve Turancılık” davasında Türkçüler beraat eder. Nihat Atsız’da bir yazısında 3 Mayıs gününü “Türkçüler Günü” olarak ifade edip, bu günün Türk Milliyetçileri tarafından kutlanmasını istemiştir. O günden beri 3 Mayıs, Türk Milliyetçileri tarafından “Türkçüler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Türkçülük, Türk Milleti’nin Mete Han’dan bu yana tarih içerisinde kavrayıcı, kapsayıcı, koruyucu ve birleştirici bir anlayışın ifadesidir. Bu anlayış, Orhun Abideleri’nden itibaren Türk tarihi içinde açıkça görülmektedir. Türk Milliyetçiliği anlayışında, milli birlik içinde milleti zengin, düzeni adil, nizamı sağlam, güçlü devlet esastır. Bunu sağlayamayan kağanlar, hanlar, devlet başkanları meşru sayılmazlar. Dolayısıyla Türk Milliyetçiliğinin batı milliyetçiliği ile kavramsal ve kuramsal hiçbir benzerliği yoktur.
Ancak ülkemizde kimliğine yabancılaşmış, Türk’ü etnik bir grup gören, Türkçülüğü ırkçılık sayan, milliyetçiliği ayaklar altına alan sözde aydınlar ve bir kısım siyasetçiler tarihi batıdan başlatıp, insanlığı Avrupalı’dan ibaret saymaktadırlar. Unutulmamalıdır ki; her milliyetçilik, kendi milletinin tarihi, kültürel, sosyal değerlerine ve hususiyetlerine göre şekillenir ve yaşar. Türk Milliyetçiliği, batı düşüncesinde ve medeniyetinde olmayan madde ve mana dengesini dikkate alan bir fikir sistemidir.
Türk Milliyetçileri olarak bizler, üniter milli devleti zayıflatacak veya parçalayacak, aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin kanlarıyla sulanarak vatan yapılmış topraklarımızı bölecek, farklılıkları kabul ederek insanlığı kavrayan, koruyan ve kapsayan “Türk” adının yok sayılmasına kapı açacak hiçbir harekete ve çalışmaya izin vermeyiz. Bu yetenek ve beceriye sahip olan Türk Milleti, kutsal değerler üzerinde yapılmaya çalışılan böyle bir tahribata müsaade etmeyecektir” diyor.
Erol ağabeyin fikir ve düşüncelerine bende aynen katılıyorum. Tüm Türk Dünyasının bayramı kutlu olsun. Ne mutlu Türküm diyene. Sevgiyle kalın.