Türkmen Dağı Komutanı Halit Şireki, Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Cevdet Akgün ile geçmişte hem Elmas TV ekranlarında olsun hem de gazetede röportaj yapmıştı.
İşte o duygusal mektup:
“Mazlum, ama onurlu insanların dik durmaya çalıştığı bölge... HY’nin kontrolünde... Sorsan düşman müşterek. Kendi köyünde, öz vatanında, şehitler verdiğin yerde, faaliyet yaparsın. Göreceli yokluklar içerisinde. Şehit Aybüke Yalçın Okulumuzun yapılması, Karargah binalarımız, uçaksavarlarla tahrip edilmiş tarihi Camimizin onarılıp mücahitlerimizin hiç değilse cumadan cumaya buluşturulması ibadete açılması, ateş altında ulaşılması çok zor olan köylere ta Afrin'den Beklenen ana depodan, her gidiş gelişte gıda kolisi takviyesi, bu binaların yapımında, tamiratında tadilatında destek olan El Ele Derneği, Yıldırım Bölge, Alperen Ocakları, şahsi destek olan hayırseverlerin destekleri ile, yokluklar içinde mücadeleye devam edildi ediliyor. Zannediliyor ki, ustayı malzemeyi parayı bulursan bu faaliyetleri yapabilirsin. Öyle değil. Aybüke Yalçın okulumuza ek sınıf yapılması için gayret gösterirken, HY den birkaç kişi gelip, yapamazsınız demeleri bir toplantın yapılmasını mecbur kıldı. Yemek yendikten sonra gündem üzerinde konuşmalar başlar. Baştan beri Türkmen dağında uygulanan politikanın yanlışlığı, el oğlu uzak diyarlardan gelir kendi toprağında sana hesap sorar. Yapılan faaliyetlerin görülmesi, Bedeme yerli hocasının şehadeti, hastane başhekimin, 1.sahil,2ci sahil, köylülerin, Halit komutanın dışında burada halkın ihtiyaçlarına başka bakan kimse yoktur demeleri üzerine, Yamadi, cami, okul, evlere ve yangınlar için suyunun dağıtılması, karargahı önünde ve içinde Türk Bayrağının, dalgalanması... Bu dağlarda Türk Bayrağı Dalgalandıramazsınız. Halkın yanında olmak, yokluk içinde her yaraya merhem olmak, emek vermek en önemlisi ben bu topraklarda ölürüm terk etmem kararlılığı... Helal süt emmiş yetkili komutan, ne eksiğiniz varsa bildirin, ben bir telefon kadar yakınım deyip vedalaşıp ayrılırlar.... Öz yurdunda garipsin... Ölmek ne ki baba...”