İşte o yazı:
Son 25 yılda 6.0 ile 7.8 arasında toplam 30 yıkıcı ve hasar yapıcı depremin meydana geldiği ülkemizde bunu maddi çıkar etmek amacıyla fırsata dönüştürmek isteyen dolandırıcılar türemiştir. Bu dolandırıcılar bulutlara bakarak, karıncaların davranışlarını izleyerek, depremi önceden haber veren manyetik cihaz geliştirdiğini ileri sürerek, gökyüzü enerjisini okuyorum diyerek, gezegenlerin hareketlerini izliyorum vb. sözde bilimsel kılıf uydurarak halkımızın deprem konusundaki korkusunu ve zaafını kullanarak internet ortamında açtıkları sitelere para karşılığında üye yapmaya çalışmaktadırlar. Yanı sıra bana sorulan bir soru da uydu verileriyle deprem tahmini yapılabilir mi? Sorusudur.
Yerkabuğu; tektonik levhalar denen devasa, sınırlarda birbirlerinin içine geçen kayaç katmanlarından oluşmaktadır. Bu levhaların her biri Dünya'nın mantosunun sıcak ve eriyik katmanı üzerinde adeta yüzer durumdadır. Sıcak mantodan soğuk yerkabuğuna doğru oluşan ısı akımları (konveksiyon akımı) nedeniyle yerkabuğu levhaları çok yavaş hareketlerle yılda 1 cm'den 20 cm'ye kadar yer değiştirebilmektedir. Bu yavaş ve küçük hareketler, levha kenarlarında sıkışma veya açılmalar nedeniyle ana kara içinde kırılmalara (faylara), dolayısıyla yer değiştirmelere neden olabilmektedir. Artan baskılar daha önce kırılarak deprem oluşturmuş bölgelerdeki fayları tekrar tetikleyerek yeni depremlerin oluşmasına da yol açabilmektedir.
Bu küçük hareketleri izlemek oldukça zordur ve tüm hareketler depreme yol açmamaktadır. Bu hareket değişimlerini depreme dönüştüren farklı unsurlar bulunmaktadır. Her deprem oluşturan fay da yeryüzünde kırık oluşturacak diye bir kural yoktur. Birbirlerinden farklı hareket edebilen değişik türlerdeki fay hatlarında ve bunların deprem oluşturan bölümlerinde (segmentlerinde) farklı sertliklerdeki kayaçlar birbirlerine yaklaşmakta veya uzaklaşmaktadır. Yerkabuğunun deprem oluşan bölgedeki kalınlığına bağlı olarak farklı kayaç türleri yüksek sıcaklıklara farklı tepkiler verebilmekte, eriyebilmekte ve fay hattının sürtünmesini azaltan kaygan eriyikler açığa çıkabilmektedir. Bazı kayaçlar ise katılığını korumakta ve üzerinde artan baskıyı diğer kayaçlara iletebilmektedir. Yerkabuğunu oluşturan plakalar Dünya'nın mantosu boyunca hareket hâlindeki sıcak ısı akımları nedeniyle farklı düzeylerde yerçekimi kuvvetlerine de maruz kalmaktadır.
Sonuç olarak, odanızda veya ofisinizde belirli aralıklarla elde ettiğiniz uydu verilerini karşılaştırarak yerkabuğunun hareketlerini büyük bir hassasiyetle ölçülebilirsiniz, yeni yapılan bina, yol vb. yapıları tespit edebilirsiniz, heyelan, yangın, çevre kirliliği vb. olayların boyutlarını belirleyebilirsiniz. Ancak; oturduğunuz yerden yerkabuğu hareketlerinden yola çıkarak ölü veya diri fayların yerlerini, depremlerin nerede kaç şiddetinde veya büyüklüğünde olacağını vb. kestirimleri yapamazsınız. Veya uydu verilerini kullanarak herhangi bir bölgedeki binaların zeminlerinin dayanımıyla ilgili bilimsel görüş bildiremezsiniz. Bunu yaparsanız akademik veya başka herhangi bir unvana sahip olmanız da bilimsel olarak doğru söylediğiniz anlamına gelmez.
Depremle ve fayların aktivitesi ile ilgili görüş bildirebilmeniz için bu konuda eğitim almış olmanız ve araziye çıkarak jeomorfolojik, jeolojik, stratigrafik, tektonik, sismolojik vb. araştırmalar ve ölçümler yapmış olmanız gerekir. Zaten deprem üreten fayları yerinde çalışarak; geometrisini, kinematik özelliklerini, davranış parametrelerini, tehlike parametrelerini, anatomik yapısını vb. araştıranlar depremlerin oluşum zamanıyla ilgili önceden fikir yürütülemeyeceğini çok iyi bilirler.
Yerkabuğu hareketlerinin uydularla ölçümü bir deprem kestirimi yöntemi değildir. Eğer birileri yerkabuğu hareketlerinden deprem kestirimi yapıyorsa, bilin ki o kişi yerbilimci olmadan deprem uzmanı olma veya ünlü olma hevesindedir.