Takvimlerin 9 Kasım 1829' u gösterdiğinde Neyren Deresi'nin Köseağzı çevresinde Uzun Mehmet tarafından Taşkömürünün bulunuşunun 192. yılındayız. Kömürün bu topraklarda bulunuşu ve ulusal ekonomiye kazandırılması o dönem Osmanlı donanmasının dışa bağımlılığını azalttığı gibi ulusal kurtuluşa giden yolda da önemli bir mihenk taşı olmuştur. 1848 yılında resmi kömür üretimine başlanan havzanın 173 yıllık tarihi ve tarihin biriktirdiği üretim kültürü kentin ‘Emeğin Başkenti’ olarak anılmasını da beraberinde getirmiştir .Ayrıca taşkömürünün varlığı Zonguldak’ı Cumhuriyetin ilk vilayeti yapmış, bunun yanı sıra yarattığı katma değerle Zonguldak’ın, çevre illerin ve bölgenin kalkınmasını sağlamış; ülke bazında sanayi gelişimine ivme kazandırmıştır.
Taşkömürünün Demir-Çelik sektörünün vazgeçilmezi imkansız hammaddesi olduğu gerçeği ile düşük kalorili yan ürünlerinin de enerji sektörünün önemli bir girdisi olduğu bilinmektedir.
TTK' nın kurulu kapasitesi 5 milyonton/yıl satılabilir olarak planlanmış olmasına rağmen 1980 sonrası uygulanan ekonomik politikalar ile TTK kendi ruhsat sahası içinde bazı alanları rödevans adı altında özel firmalara devretmiş olduğu gibi kendi asli işleri olan ocak içi ilerlemeleri de özel firmalara taşere etmiştir. Maliyetlerin daha aşağılara çekileceği yalanları ile taşeron firmalar kuyu başlarından ocak içlerine sokulmuştur. Bu sakat doğan yapılanma ile aynı zamanda TTK çalışan sayısı norm kadro uydurmaları ile minimum seviyelere indirilmiştir.
1980'den sonra planlı olarak uygulamaya sokulan küçültme politikaları ile ‘havza madenciliğinden’ uzaklaşılmış, sanki alternatifmiş gibi taşeronlaşma geliştirilmiştir. Bugün gelinen noktada norm kadro diye adlandırdıkları sayıların altında iş gücü ile kurum '' Sınırlı Üretim yapabilme'' kapasitesinde çalışmaya ve üretim yapmaya zorlanmaktadır.
Unutulmaması gereken şey doğal kaynakların ülkelerin en önemli ekonomik gücü olduğu gerçeğidir. Doğal kaynakların varlığı ve heba edilmeden üretilip ulusal ekonomiye kazandırılmaları ülkelerin tam bağımsızlığı için elzemdir. Zonguldak havzasında mevcut rezervin ekonomiye kazandırılması özellikle sanayinin olmazsa olmazı olan demir-çelik sanayisinde kullanılması ülkemizin kalkınması açısından çok önemlidir. Bugün yapılması gereken ülkemiz Taşkömürü kaynaklarının en verimli şekilde işletilip ekonomiye kazandırılmasıdır. Bu nedenden dolayı TTK 'nın kurulu kapasitesine yönelik hedefler belirlenmeli havzaya mutlaka teknolojik yatırımlar arttırılmalı, TTK işçi açıkları giderilmeli, hazırlık ve üretim koordineli şekilde planlanmalı ve verimlilik arttırılmalıdır. Planlama tek merkezli yapılmalı ve ‘havza madenciliği’ önemsenmelidir.