Vatan hainliğine devam

Abone Ol

Her yanda bombalar patlarken başka bir şey yazmaya gitmiyor elim… Yüreğim de, kalemim de aynı sızıya saplanıp kalıyor… Bir katliamın onulmaz acısı içimizde közlenmeden, bir diğerinin haberi geliyor büyük kentlerden... Kalbimizin doğusu yaralıydı, şimdi batı tarafı da kanıyor… Her defasında onlarca insanımız ölüyor… Terör başarıyor galiba, tüm kentlerde bir panik havası yaşanıyor çünkü şu sıralarda… Bombalı bir saldırıda ecelsiz bir ölüme kurban gitme korkusu herkesin içine yerleşiyor… Cumartesi günü marul aldığım teyze,“Pazaryerinde canlı bomba var diyorlar, aslı var mıdır ki uşağım… İnsan pazara gelmeye korkuyor”derken, iri iri açtığı gözlerine nasıl da korku egemendi… Başından beri anlatmak istediğim de bu… Terör öldüre öldüre bitiremediği halkı, korkuyla teslim almaya çalışıyor… Gündelik hayata sekteye uğratmak en büyük hedefleri arasında onların…

 

Yıllardır anlata anlata bitiremedik: İnsanlığın on binlerce yıllık deneyimi gösterdi ki, şiddetle hiçbir sorun çözülmez… Çözüldü zannedilir yalnızca… Her defasında da bambaşka bir biçim alarak, çok daha büyük ölçekli olarak çıkarkarşımıza… 90’lı yıllarda binlerce faili meçhul cinayet işlendi bu ülkede; bin günde yapılan bin operasyon övüle övüle bitirilemedi… Sonuç, PKK’nin büyümesine yaradı yalnızca… O faili meçhule kurban gidenlerin çocukları, “canlı bomba” olarak intikam alıyor şimdilerde hayattan… Yaratılan şiddet ikliminde, silah sesleri maytap gibi gelirken ölmek ya da öldürmeksıradanlaştı o çocuklar için… Bir düşünün Allah aşkına, yürütülen operasyonlar sırasında, yüz binlerce insan, evini, barkını olduğu gibi terk edip bir yerlere kaçıyor… Sormak hakkımız: Nereye sığınıyor bu insanlar? Döndüklerinde yerle bir edilmiş bir evle karşılaşıp sahip olduğu her şeyi yitirdiğini görünce ne yapacaklar sizce?

 

HÜKÜMET POLİTİKALARI TABU HALİNE GELDİ

Bombalar patlıyor ülkenin batısında, doğusunda kentler tarumar ediliyor… Ölüm haberi gelmeyen bir gün yaşanmazken, yetkililer, hep aynı sözler ve ritüellerle geçiştiriyor olayları. Katliamların ne azmettiricileri ne de siyasi sorumluları açığa çıkarılıyor… Şu işe bakın ki, onlarca patlama oldu, bir kişi hakkında bile görevi ihmalden işlem yapılmadı bugüne kadar… Yapılmadığı gibihükümetin güvenlik politikaları tabu haline getirildi…  Eleştirmek vatan hainliğiyle eşdeğer sayılmaya başladı neredeyse. İzliyoruz hep beraber, bedenini patlatarak yüzlerce insanın ölümüne neden olan zavallıların ismi,kurbanların isminden önceaçıklanıyor; hepsinin devlette “terörist”kaydıvar çünkü… Sözüm ona,fellik fellik aranıyor tamamı da… Bu şahıslar Ankara, İstanbul gibi metropol kentlerin en işlek caddelerinde katliam yaparken “Bu nasıl olabilir” diyenlereküfürler yağdıranzihniyet, “Bunca ihmal mümkün mü?” sorusunu, aklına, zaten getirmiyor…

 

Katliamların arkasında IŞİD, PKK ya da TAK olmasının hiçbir önemi yok bence… Şiddeti bir yaşam biçimi olarak seçen ve kanla beslenen örgütleri kınamak da hiçbir şeyi çözmüyor…Hiçbiri insanların muhatabı da değil ayrıca… Onların kendi ajandaları var, diledikleri gibi suç işliyorlar bu uğurda… Tek muhatabımız, vatandaşlık bağıyla bağlı olduğumuz, nüfus cüzdanını taşıdığımız, vergi verdiğimiz, güvenliğimizi sağlaması için zor kullanma yetkisini tanıdığımız, devlettir. Devlet, ancak meşru yöntemler ve kendini oluşturan hukuk içinde kalarak sağlayabilir güvenliğimizi. Hukukun dışına çıkmasını istemek, devletin kimi organlarının meşru olmayan yöntemleri kullanmasına göz yumup, yapılan insan hakları ihlallerini görmezden gelmek,onu, terör örgütüyle eşitlemek anlamına gelir ki, yapılan en büyük yanlış da budur bence…

 

TEK ADAMIN, GÜNLÜK SİYASETİNİN PEŞİNDE SAVRULUYORUZ

Kim ne derse desin, devlet politikalarının Erdoğan’ın kan şekerinin seviyesine göre belirlendiği on dört yıllık AKP iktidarı, izlediği politikalarla, Türkiye’yi bir Ortadoğu devleti haline dönüştürdü...Ülke, tek adamın, günlük siyasetinin peşinde, bir uçtan diğer uca savruluyor…Olan biteni akılla izah etmek mümkün değil artık… Hangisini sayayım, iktidarının ilk yıllarında bir Amerika muhibi olan Erdoğan Irak’ın işgali sırasında her türlü desteği verirken, sanki hiç kendi sorumluluğu yokmuşgibi Ortadoğu’da kan içtiğini ima etti daha sonra…Türkiye tarihinde ilk kez bir başka ülke ile müşterek bakanlar kurulu toplantısı yapılan “Kardeş Esat”, devran döndü “Zalim Esed” oldu… Yüksek düzeyli stratejik işbirliği anlaşması yaptığı Esad’ı ziyaret eden muhalefet parti milletvekillerini, katil eli sıkmakla suçladı…

 

Önce “Terör örgütü ile görüşen şerefsizdir” dedi. MİT müsteşarı Fidan’ın yıllardır bu görüşmeleri yaptığı ortaya çıkınca, “İmralı’ya ben gönderdim” diye posta koydu konuşanlara… Diyarbakır meydanında “megri, megri” türküsünü söylediği insanları, eli kanlı katil yaparken. “Van minut” şovuyla cani saydığı İsrail’le ticari potansiyelitarihin en büyük rakamın açıkladı. Hiç sıkılmadan “İsrail’e muhtacız” açıklamasını yaptı daha sonra da…Rusya, İran, Çin ile ittifak kuracağını söyleyerek AB’ye kafa tuttu, şimdi, bu ülkelerle savaş noktasına gelindi neredeyse…  Huzurunda salya sümük ağladığı “Muhterem Fettullah Gülen”, bir anda FETÖ lideri olup şeytanlaşırken, ülkeden asker sevkiyatı yapmasına izin verilen PYD, terör örgütü olarak lanse edildi dünyaya… Örnekleri daha da çoğaltmamız mümkün… Her türlü insafsızlığın yaşandığı bölgede, bunca zikzaklı politika şiddet doğurmaz da ne yapar? Bunları eleştirdiğimiz vatana ihanet mi etmiş oluyoruz öyle mi? Yazın bir kenara, şayet böyleyse, vatana ihanete devam edeceğim, hiç gaz kesmeden hem de…