Bu şehrin en büyük sorunu; Bürokrasi Hâkimiyetinin olması, siyasi yozlaşma boyutlarının artması ve Beşeri Sermayesinin(Üniversite, STK, Basın) zayıflığı.
Dolayısıyla ‘asgari müşterek’ ve sorunlar üzerinde ‘müzakere’ ile antant kalmak(uzlaşmak)çok zor.
Sayın Başbakan Binali Yıldırım’ın son Zonguldak gezisi, bunun en büyük delili oldu.
Başbakan’ı basından takip ettim, Gelişmeleri de.
Ne hikmetse, Başbakan’ın gelişiyle birlikte, herkes ‘Vatan Kurtaran Şaban’ rolü’ne soyundu. Kimi yol, su, tünel istedi. Kimi hafriyet alanı; kimi top sahası istedi açıktan.
Kimileri de isteklerini dosya da gizleyip, elden vermeye kalktı.
Vatan Kurtaran Şaban,
'in 1965 yılında yazdığı ve ilk defa 1967'de sergilenen tiyatro oyunu.
Kadastro memuru iken Kültür Müsteşarlığına atanan Şaban Efendi'nin kültür alanındaki komik ve çarpık uygulamalarını komik ve hicivli bir dille anlatan skeçlerden oluşur.
Anlatacaklarımla ilgisi, isminden ibaret…
Bizim Şabanlar… ‘Sahipsiz’ ya da ‘629 Adımlık Şehir’in seçilmiş ve atanmışları. Ellerine düşen fırsatı kaza etmeyen. Fırsatları ganimet değerinde kullanan…
Sayın Başbakan’ın dönüşü akabinde öğrendik ki, kravatı takan, Sayın Başbakan’a bir kurtuluş reçetesi/ Zonguldak dosyası sunmak için ‘Milli Mücadele(!)’ vermiş.
Dosyalarının kıymeti kendilerinden menkul bu beyefendiler; her ne hikmetse, hazırladıkları dosyaları bir sır gibi gizli tutmayı becermişler.
Sır’rın sebebi; Dosyaların içeriğindeki kıymetli bilgilerden mi, bilgi bahanesiyle Başbakanın katında arzu endam etmek mi pek belli değil.
Kim mi bunlar?
Belediye Başkanı, Sendika Başkanı, Muhtarlar Derneği Başkanı. Bunlar bildiklerimiz.
Bilmediğimiz seçilmiş ve atanmışlar da, Başbakan’ın ‘Zonguldak gezisi’ içinde şifahi ve yazılı bilgiler vermesi kuvvetle muhtemel.
Biz bildiklerimizden hareket edelim.
AKDEMİR DOSYASI
Sayın Muharrem Akdemir, Şehr-i Emin(Belediye Başkanı) olarak becerip de Zonguldak’ta Başbakan’a ulaşamadı. Hırsını, derhal Ankara’ya gidip, Zonguldaklı Vekillerden bazılarına ulaşarak tatmin etti.
Sayın Akdemir, Zonguldak’la ilgili bir çözüm öneriniz var idiyse, neden önce bunu Zonguldak Halkıyla paylaşmıyorsunuz? Hani Belediyeler; halkın birlikte yaşama adım attıkları yerlerdi?
Kaldı ki, kendi partili Meclis Üyelerinin bile haberleri yok!
Mülkiyet Sorun, ’2B Alanları’, ’İller Bankası Katkı Payları’ konularını m?
Birlik Mahallesi’nde eski TTK Çaydamar Bölümü alanında hastane yeri isteğini mi?
Eski Çöp Deponi alanında Cumhuriyet Parkı hesabını mı?
Kızlar plajı, Adliye önü dolgu isteğini mi?
Tersane-Orta kapuz plaj isteği mi? Köprü ayağındaki ‘Seyyar pazarı’na çatı ve resmiyet kazandırma düşünceni mi gizlemek istiyorsun?
İlginç… Kaçak yapı, trafik Rezaleti, kaldırım işgalleri gibi kangren olmuş sorunlar da ‘patinaj’ eden zat-ı aliniz, gizlediğiniz projelerle mi ‘irade-i beyan’ göstereceksiniz?
Sayın Akdemir; varsayalım ki, ‘çok gizli’ damgalı dosyanıza ‘Endüstri Mirası’ görseli olarak, Liman’daki şarjömen yapı’nın resmini koydunuz.
Dostum, bu tarihi yapı’nın eski haline getirilmesi için, henüz becerip bir ‘rotasyon Projesi’ çizdiremediniz. Çizdirebilseniz: KUDEP /Özel İdare onarımını yapacak.
Bırakın onu, elinizde olan ve 1932 yılında yapılan Belediye Binası BKM’nin tescilini yaptıramadınız. Dosya’yı neden gizliyorsunuz?
SENDİKA DOSYASI
GMİS Genel Başkanı da Sayın Başbakan’a bir dosya vermiş.
Sendika’nın varsa yoksa işi ‘TTK’ya işçi aldırmak’. Malumunuz: TTK’ya alınacak her işçi, Sendika kasasına gerecek aidat demek.
Başkan Ahmet Demirci, her fırsatta ‘TTK hakikaten yatırım yapıyor. Emniyet konusunda kesinlikle taviz verilmiyor Bu TTK’ya önem verildiğini gösteriyor’(İnanış/ 23 Aralık) diyor.
Sayın Demirci; Bu ne perhiz, bu ne turşu?
Yatırım yapmasını bilen Hükümet, işçi almayı/ zamanını size mi soracak? Efendim, norm kadro 14.500 imiş. Şimdi 8.500 işçi varmış. Peki, Tabanlar, bacalar, ayaklar hazır mı? Bu gün ek bin işçiyi kaldıracak teknik kapasite var mı?
‘3-5 bin işçi alınsın’ demek, bilgi yetersizliği mi, üye sayısını yükseltip para kazanmak mı?
Siz üyenizden ve Zonguldak halkından gizlediğiniz dosyanızı gizlemeye devam edin.
Bölgelere göre kömür maliyetleri, rehabilitasyon komisyon toplantıları, danışman hikayeleri, maaşlar, Özelleştirme gerek(çe)leri ve diğer konuları bu haftadan itibaren elleyeceğiz.
STK olmanın esbab-ı mucibesi; olayları/sorunları samimi/açık tartışabilmektir.
Konu Zonguldak, biz de bir parçası olunca, bunu yapmaya elimiz mecbur.
MUHTARLAR DOSYASI
Bir dosya da Zonguldak Muhtarlar Derneği Başkanı Şerafettin Nas’tan.
‘Emmoğlu’nun Zonguldak sevgisinden kuşkum yok. Üniversite, Sendika, Filyos, Büyük Şehir, Tünel, Dere gibi sorunları derdest edip yola çıkmıştır.
İyi ki Mustafa Sarıoğlu yoktu şehir de! O da ‘Şehir de 150 bin emekli var. Ne oldu İntibak yasası?’ diye kırmızı kapaklı bir dosya verirdi valla…
SONUÇ:
Ak Parti İl Başkanı Zeki Tosun’a ‘SSK yanına ek hastane, sahil’e cami, çarşı ortasına karakol, FETÖ kolejine İmam Hatip… Kim icat ediyor bunları?’ diye sordum.
Cevap ilginç. ‘Valla biri plânlıyor ama kim bilmiyorum’ demişti.
İşte sahipsiz kentin ‘anatomisi’ bundan ibaret… Bir kopukluk var. Hem resmi hem özel… Düşünebiliyor musunuz, içeride emperyalizm’in uzantılarına karşı, Suriye-Irak hattında yedi düvel’e karşı Yeniden Milli Mücadele veriyoruz… Ancak, Vilayet Konağı’nda Tarzanca mantolama ile ilgili yayınlarımıza cevap/önlem alamıyoruz.
Verilen öneme binaen, iskele de ölümle burun buruna insan…
Ne yapsın Tayyip Erdoğan!
Dedim ya! ‘Zonguldak’ın Beşeri Sermayesi(Üniversite, STK, Basın) zayıf’ diye.
Birlik- beraberlik olmayınca, her kafadan bir ses çıkıyor. ‘Reklamlar geçidi’ başlıyor.
Tatlı su kurnazlığından başka bir şey değil.
Gizlice git dosya ver. Yarın dosyadaki işlerden biri hasbelkader ‘icra’ edilince, ‘ben dedim de oldu’ diye ‘selden kütük kap’. Kemal Sunal geldi aklıma… Rahmet istedi demek ki!
Birlik olmadıkça, sorunlar sıraya konmadıkça, herkes haddini bilmedikçe ‘629 Adımlık Şehir’ olmaktan kurtulamayız vesselam.