VATANDAŞ PARTİSİNİ ARIYOR

Abone Ol

Bugün Türkiye'de parti sayısının kaç tane olduğunu bilen var mı? Son günlerde kurulan yeni partilerle bu sayının 80'i geçtiği söyleniyor; peki on tanesini sayabilen var mı? Acaba neden bu kadar çok parti kurulmasına ihtiyaç duyuldu hiç düşündünüz mü?

Tabii bunların bir kısmı tabela partisi olarak kalmaya mahkum. Bir kısmı da-benim tabirimle-''butik parti'' durumunda ve bunlar daha ziyade marjinal kesimlere hitap ediyor. Yani daha fazla büyümeleri mümkün değil. Hatta bana göre bunlar sivil toplum örgütü bile sayılabilirler. Ama yeni kurulan partiler arasında bazıları da var ki kısa sürede çok büyüyebilir.

Koskoca Amerika'da bile sadece iki parti varken bizde neden bu kadar çok? El cevap: Halk artık mevcut partilerden ümidini kesmiş ve yeni bir arayış içinde. Görünen o ki aradığını buluncaya kadar da parti kurulmaya devam edilecek. Aradığını bulduğu zaman da, kuşkusuz, şimdiye kadar kurulan irili ufaklı birçok parti halkın ilgi gösterdiği bu bir veya birkaç partinin çatısı altında birleşecektir.

Peki halk neden meclisteki partilerden şikayetçi? Evet, onlara oy veriyor ama büyük bir çoğunluk daha iyi bir seçenek olmadığı için mecburiyetten ve kerhen veriyor. Bunu nereden biliyoruz?  Şuradan biliyoruz: Birincisi, kararsız seçmenin %30 gibi yüksek bir oranda olmasından. İkincisi de çevremizdeki çok sayıda insanın AKP ve CHP gibi iki büyük partiye bakışından.  (MHP ve HDP'yi saymıyorum. Zira onların politikaları etnik kökenleri farklı tüm insanlarımızı kucaklayıcı olmayıp ideoljik ve etnisiteye dayalı olduğundan; seçmen sayıları da sabitlenmiş durumdadır. Zaten şu anda da maksimum seviyelerine ulaşmışlardır. Bu yüzden daha ileriye gidip tek başlarına iktidara gelme şansları da yoktur.)  AKP'ye oy veren bir kısım vatandaş diyor ki, ''Diğerleri gelse daha mı iyi yapacak? Belki de sosyal yardımları da kesecek. Evet, bunlar çalıyor ama iş de yapıyor. Nasıl olsa diğerleri de çalacak; üstelik de iş yapmayacak!'' CHP'ye oy veren çok sayıda seçmen de diyor ki; ''Aslında CHP'nin gidişatını hiç beğenmiyorum ama sırf AKP daha fazla güçlenmesin ve demokrasinin sol kanadı zayıflamasın diye bu partiye oy vermek zorunda kalıyorum!''

Görüyorsunuz ki AKP ve CHP'ye oy veren bir kısım vatandaş inandıkları ve güvendikleri bir parti bulsalar bunları terk edecekler. Hatta sırf bu iki partiye tepki olsun diye MHP ve HDP'ye oy veren çok sayıda vatandaş olduğunu da hepimiz biliyoruz. Tabii ki ideal partiyi bulsalar bunlar da oraya geleceklerdir.  Türk milletinin büyük bir çoğunluğunun istediği ideal parti; halkın tüm kesimlerini kucaklayan, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik, demokrasiye ve hukuka çok önem veren, etnik kimliklere ve inançlara saygılı, sosyal devleti ve devletimizin üniter yapısını koruyucu ve tüm bu konularda inandırıcı bir partidir. Bu demektir ki tüm bu kriterlere sahip yeni bir partinin şansı oldukça fazladır.

Şimdi de meclisteki bu dört büyük partinin karnesine vatandaş hangi derslerden ve neden kırık not veriyor ona bakalım.

AKP'nin kırıkları: 1-Kendisine oy vermeyen kesimleri ötekileştirme, halkı bölerek kutuplaştırma ve ayrıştırma. 2-Cumhuriyet'in kazanımlarını inkar etme ve değiştirmeye çalışıp din eksenli, hatta mezhep eksenli bir devlet oluşturmaya çalışma. Bu suretle halkı Batı medeniyetinden uzaklaştırarak laik ve demokratik bir devlet olmaktan çıkarıp tipik bir Ortadoğu ve İslam ülkesi yapmaya çalışma. 3-Yargıya müdahale edip kendi yargısını oluşturmaya çalışma. 4-Kendi yandaşlarını hukuksuz ve haksız bir şekilde kayırma (Dinimizde affı olmayan tek günah olan kul hakkı yiyor.) 5-Hırsızlarını açıkça koruma ve kollama. 6-Bütün günahlarını düne kadar et tırnak gibi oldukları ve ''paralel yapı'' dedikleri bir cemaate yükleyip ''cambaza bak'' diyerek kendini temize çıkarmaya çalışma ve halkın zekası ile alay etme. 7-Açılım politikası adı altında üniter devleti parçalayıp Kürdistan'ın kuruluşuna zemin hazırlama.8-Ekonomiyi üretime dayandırmadan, sıcak para politikaları ile suni bir rahatlık yaratıp ülke ekonomisinin geleceğini tehlikeye atma. 9-Dış politikada mezhepçilik yapıp Türkiye'yi tüm komşuları ile kavgalı hale getirme ve dünyada yalnızlaştırma.10-Medyaya yoğun baskı yapıp özgür yayıncılığı sindirme. 11-Ülkeyi dikta ile yönetme hevesi.  12, 13,....

CHP'nin kırıkları: 1-Partiyi Atatürk'ün kurduğu çizgiden saptırma. 2-Yenilikçi olmayıp statükocu olmaya devam etme. Eskiye takılıp kalma, çağa ayak uyduramama. 3-Yeni projeler üretip halka ümit verememe. 4-Halkla empati yapamama, elitler partisi görüntüsü verme. 5-Partiyi ele geçiren kesimlerin partiyi halka açmaması. 6-Parti yönetimine, Bremen Mızıkacıları gibi, her sesten insanları doldurma ve bunların farklı söylemleri nedeniyle vatandaşın kafasını karıştırma. 7-Sürekli demokrasi edebiyatı yaparken kendi içinde demokrat olamama. Örneğin, milletvekili seçimlerinde ön seçim yapmama. Seçim barajına karşı çıkmama.8-Girdiği her seçimi kaybedip kendisine gönül verenleri her defasında hayal kırıklığına uğratma. AKP zafer çığlıkları atarken kendisini fedakarca ve ısrarla destekleyen Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve laik insanların yutkunarak başlarını önlerine eğmelerine sebep olma. Üstelik alay eder gibi her mağlubiyetten sonra bundan pişkince başarı payı çıkartma. Partiyi ''Kocamış Kurt'' konumuna sokup alay edilir hale getirme. 9, 10,...

MHP'nin kırıkları 1-Tüm halkı kucaklayıcı olmayıp sadece etnik bir kimliğin partisi görünme. 2-Hiçbir yeni proje üretememe. Halka gelecekle ilgili inandırıcı umutlar verememe. Sadece Türklüğe vurgu yapıp Türk'e Türk propagandası yaparak ve vatan millet edebiyatı ile işi götürmeye çalışma; başka bir marifeti yok! 3-Belli bir vizyonu olmayıp çağ dışı ideolojik politikalar gütme. 4-AKP her sıkıştığında ona koltuk değneği olma. Örneğin, son tezkereye destek vererek Peşmergeler'in Türkiye topraklarından gösteri yapa yapa geçerek Kobani'ye gitmelerine sebep olma gibi. 5-Parti içi demokrasinin işlemeyişi, genel başkanın Hitler'i çağrıştıran tutum ve davranışları. 6, 7,...

HDP'ye gelince; kendilerini zaten bölgesel ve Kürt partisi olarak tanımladıkları için bizim ulusal bir partimiz değildir. Zaten PKK güdümünde olduğundan ve Apo'dan emir aldığından dolayı parti bile değildir. İdeolojilerinin ve hedeflerinin önce özerk Kürdistan'ı, sonra da tam bağımsız Kürdistan'ı kurmak olduğunu sağır sultan bile biliyor. Açılım politikası sayesinde bu hedeflerine adım adım da yaklaşmaktalar. Bunu biliyoruz; kimse zekamızla alay etmesin!

Değerli okuyucular, gördüğünüz gibi mevcut büyük partilerimizin karneleri kırıklarla dolu; hiçbiri sınıfı geçemiyor. Çare; Türk milletinin özlediği ve beklediği niteliklere sahip yeni bir partide yoğunlaşmaktır. Türk halkı, tarihteki birçok örnekte de görüldüğü gibi, ülkemizi bu badirelerden de kurtaracak bir çıkış yolunu mutlaka bulacaktır. Buna inanıyorum.Bu nedenle de halkımıza yeni kurulan ve tabela partisi veya butik parti olmayan ciddi partileri izlemelerini ve yakından tanımalarını öneriyorum.

NOT: Yukarıda anlatmaya çalıştığım nedenlerden dolayı 60 yıldır gönül verdiğim ve kayıtlı üyesi bulunduğum CHP'den istifa etmek zorunda kaldım. Çünkü iktidara gelmek gibi bir hevesi görülmeyen bu partinin iktidara gelebilmesi için bir 60 yıl daha bekleyecek zamanımız ve tahammülümüz yok. Ülkeyi bir an önce bu sıkıntılı günlerden kurtarıp çocuklarımıza güzel bir gelecek temin etmek zorundayız. Ben bunu başarabileceğine inandığım bir parti buldum. Bu parti insana değer veren, insan merkezli olmayı ilke edinmiş olan MERKEZ PARTİ'dir. Yukarıda tarif ettiğim,Türk Milleti'nin arzu ettiği ideal bir partinin tüm özelliklerini taşımaktadır. Bu partinin tüzüğüyle, programıyla, çok donanımlı Genel Başkanıyla (Prof.DrAbdurrahim Karslı) ve çok tecrübeli ve seçkin yönetim kadrolarıyla ülkemizi en iyi şekilde yöneteceğine; ve en azından Atatürk'ün hedef koyduğu çağdaş medeniyetler seviyesine çıkaracağına inancım tamdır. Bu nedenle bu partide politika yapmaya karar verdim ve şu an partinin yönetiminde Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi olarak görev yapmaktayım. Benim için politika başkalarınınki gibi amaç değil; hizmet için araçtır. İnşallah Allah utandırmaz.

Değerli okuyucular, bunu şunun için yazdım; benim bir partide görev almam tarafsız bir şekilde davranmamı ve doğruları yazmamı asla engelleyemez. Beni yakından tanıyanlar bunu bilir. Bu yüzden bundan sonraki yazılarım da ne pahasına olursa olsun doğruları ve yalnızca doğruları içerecektir. Bundan lütfen emin olunuz!