Ya yeni hal, ya izmihlâl

Abone Ol
Başlık (ç)alıntı tümüyle. Malum, Said-i Nursi pek revaçta bu sıralar… Dini görüşleri pek konuşulmasa da, siyasal mirasını paylaşmak için yapılan mücadele ülkenin en sıcak gündemini oluşturuyor. Siyasi iktidar, kamu gücüne, sanki onlarla yaptığı suç birliğiyle ulaşmamış gibi, Nursi’yi adeta yeniden doğuran ardıllarını, “paralel”, “haşhaşi” suçlamalarıyla enterne etmeye çalışıyor. Mutlu, mesut giden al gülüm, ver gülüm günleri,  “Ne istediniz de vermedik” itirafıyla son bulurken, iki taraf arasında, her şeyin mubah sayıldığı bir kirli bir savaş sürüp gidiyor. Toz duman arasında bir cümle de ben araklayayım dedim ve onun kentin içinde bulunduğu durumu iyi anlatacağını düşündüğüm, “Eski hal muhal, ya yeni hal, ya izmihlâl.” cümlesinden bir bölümü başlığa çektim.

 

Evet, Zonguldak’ın da eski halle yürümesi mümkün değil artık… Ya yeni bir hale geçecek, ya da kimliğini, tüm birikimini, bir kenara bırakarak yok olacak hepten… Bana sorarsanız, bunun alametleri belirdi iyice… Kent suçlarına karşı halk arasında başlayan homurtu önce basında, sonra sivil toplum örgütlerinde, oradan da vicdanını siyasal beklentilerin üzerine koyan siyaset insanlara yayılarak başka bir politik atmosfer yarattı. Eğer toplum vicdanlı insanlara sahip çıkarsa her yönüyle bambaşka olacak yeni bir Zonguldak kapıda demektir… Yok, yine aynı aymazlığın karanlık sularında yüzülürse yolumuz bu kez kör kapılara çıkacaktır ki, emin olun bu kez hiç çıkışı yoktur o kapıların…

 

IHLAMURLARDAN SONRA ÇAMLAR VAR SIRADA

Kötü şeyler olmaya devam ediyor bir yandan. Kent trafiğinin kilit noktası Kadırga Rampası’nda, sorunları daha da artıracak tuhaf yapılaşma sürüp gidiyor örneğin… İnşaatı başlayan dev yapının yolu rahatlatacak şekilde geri çekilmesinden vazgeçtim, kaldırımı da içine alarak yükselmesine izin veriliyor nedense. Üzüntüyle izledim, hemen yanındaki küçük koruya gizlenmiş, kent merkezinin son ıhlamurları da kesildi. Sanki çok gereksinim varmış gibi, yeni bir alışveriş merkezi yapılacakmış yerine… Akıl alacak gibi değil, bulunan her açıklıkta kaçak ya da yasal yeni bir inşaat başlıyor. Tüm alanları dolan kent, apartmanlar silsilesinden ibaret koca bir beton bloğuna dönüşecek bu gidişle… Zaten can çekişen yeşil, hepten çekilip gidecek hayatımızdan…

 

Bunların peşinde koşarken bir haber de Kozlu Kılıç’tan geldi… Mahallenin güney yamacında, içine güneş sızdırmayan yüzlerce çamın bulunan koruluğa, villalar yapılacakmış… Göğe bir kalem zarafetiyle yükselen çam, sedir, ardıç ağaçlarının güzelliği, beton grisiyle boyanacakmış orada da… Çevre gönüllüsü Kadri Dilmen ve Meltem Gürbüz ile gidip, yerinde inceledik araziyi… Bakmaya doyulmayan güzellik bir heyelan mıntıkasıymış aslında. Zamanında EKİ’nin bir arsasıymış. Ağaçlar toprak hareketini durdurmak için dikilmiş. Vahşi kapitalizmin gelip kapıya dayandığı günlerde de satılmış… Mahalle halkı ikiye bölünmüş. Kimileri ağaçlarına sahip çıkarken, kimileri de “O sayede hizmet gelir, mahallemiz şenlenir” diye seviniyor… Çamlık’ta gezinirken gördük. Eren Holding hemen yanından geçecek bir enerji nakil hattı yapıyor… Yaşam alanlarının içinden bunca yüksek gerilimi geçirmek, hangi akla hizmet bilmiyorum doğrusu…

 

SOSYAL DEMOKRATLARIN ERDEMİ

“Oh be” dedirten, iyi şeyler de oluyor. CHP İl Başkanı Halil Furat’ın kent merkezindeki mülküyle ilgili talebini, CHP’li yerel yönetim reddetmiş örneğin… Furat, sonucu duyunca hangi duyguya kapıldı bilmiyorum ama onun yerine ben olsan sevinirdim partim adına… Hele AKP’li yerel yönetimlerin il, ilçe başkanlarına çektiği kıyaklar tüm çirkinliğiyle toplum hafızasında yerini korur, Kozlu’ya dikilen “AKP Kavşağı” tabelası asıldığı yerde dururken, sosyal demokratların alkışlanası erdemi olarak sayardım arkadaşlarımın hareketini… Belediye Meclisi Üyesi Sayın Lale Karakulak’ın kente karşı işlenen suçlarla ilgili bizle birlikte suç duyurusunun altına imza atmasını da aynı erdemli davranışın bir diğer halkası olarak yorumlar, için için gurur duyardım onunla…

 

Kent suçlarıyla ilgili verdiğimiz mücadelede yerel basının ilgisi, daha yaşanabilir bir Zonguldak için mücadele eden bizleri mutlu ediyor. Son suç duyurusu eylemimizi, Halkın Sesi ile Pusula manşetten, Şafak Gazetesi ise sürmanşetten verdi. Sahiplerinin başta Deniz Kulübü, TSO binasının önündeki lokalleri olmak üzere kimi tesislerinde imara aykırı durumlar bulunduğundan olacak, Demir Medya hem televizyonu, hem de yazılı basınıyla görmezden geldi… Nasıl habercilikse artık… İlginin artması önemli, bu hukuksuzlukların üstesinden ancak birlikte mücadele ile gelebiliriz çünkü… Ama basının tavrı konusunda bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Kente karşı suç işleyen herkesi aynı kararlılıkla teşhir etmemiz gerekiyor. CHP’lilerin yaptığını ayyuka çıkarıp, AKP’lilerin açgözlülüğünü görmezden gelmek, ya da sahibini sesi olup güç odaklarını kollayan yayınlar yapmak hem yakışmıyor, hem de toplumun önemli bir kesimine hiç inandırıcı gelmiyor.